Dagan, Mossad'dan ayrıldığı geçen yıl Eylül ayından sonra, Kudüs'te İbrani Üniversitesinde düzenlenen bir konferanstaki sözleriyle dikkatleri üzerine çekti.
Haaretz gazetesinin internet sitesindeki habere göre, İran'ın nükleer altyapısının meşru, sivil fonksiyonlarının yanı sıra gizli bir tarafı da bulunduğunu belirten Dagan, bunun Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının uluslararası gözetimi altında meşru bir altyapı olduğunu ifade etti. Dagan, "bu meşru altyapıya yapılacak herhangi bir saldırının, uluslararası hukuka göre açıkça yasa dışı olacağını" kaydetti.
Eski Mossad Şefi, İran'a yapılacak olası bir saldırının, İsrail'in 1981'de Irak'ın nükleer reaktörüne düzenlediği başarılı saldırıdan çok daha farklı olacağını; İran'ın nükleer tesislerinin ülke çapında değişik yerlere dağılmış olduğunu, bunun da İsrail için etkin bir operasyonu güçleştirdiğini vurguladı.
Dagan'a göre, uluslararası gözlemcilerin ve istihbarat kuruluşlarının gözlerinden uzak tutabilmek amacıyla, İran'ın nükleer faaliyetlerini birkaç yere dağıtma yeteneğine sahip olduğuna ilişkin kesin kanıt bulunuyor. Dagan, "İran'da hiç kimsenin, eğer isterlerse, bir okul bodrumunda santrifüj sistemi inşa etme konusunda hiçbir zorluğu yoktur" dedi.
"İsrail Hava Kuvvetlerinin yetenekleri şüphe götürmez. Ancak bu konudaki şüpheler, görevin tamamlanması ve tüm hedeflere ulaşılması imkanlarıyla ilgilidir" diyen Dagan, İsrail'in bir saldırısı sonrasında ne olabileceği yolundaki soruya, "Bunun devamında İran'la bir savaş gelir. Bu, nasıl başladığını bildiğimiz ama nasıl sonlanacağını kestiremediğimiz bir şeydir" ifadesini kullandı.
"BÖLGESEL SAVAŞA YOL AÇAR"
Dagan, İran'ı vuracak olanların, bölgesel bir savaşa da yol açabileceklerini bilmeleri gerektiğinin altını çizdi.
İranlıların aylarca İsrail'e roket saldırısında bulunma kabiliyeti olduğuna, ayrıca Hizbullah'ın da on binlerce Grad roketi ve yanı sıra yüzlerce uzun menzilli füzelerle saldırıda bulunabileceğine işaret eden Dagan, aynı zamanda Tahran'ın Hamas'ı harekete geçirebileceğini; diğer taraftan Suriye'nin de savaşa girme tehlikesinin olduğunu kaydetti.
Dagan, İran sorununun uluslararası toplumla birlikte çözülmesi gerektiğini de vurguladı.
Eski Mossad Başkanı, Ortadoğu'da bu yıl başından bu yana gözlenen ayaklanmalar konusunda uzmanların görüşlerine de katılmadığını belirtti. Dagan'a göre "Ortadoğu'da bir değişim tsunamisi yok" ve meydana gelen bu olaylar, Arap toplumundaki tarihi bölünmelerden kaynaklanıyor.
"MÜSLÜMAN KARDEŞLER'İN ŞANSI YOK"
Mısır'daki gelişmelere de değinen Dagan, Mısırlıların çoğunun bilgisayarlarının bulunmadığı gerçeğinden hareketle, halkın kitleler halinde sokaklara dökülmesini ateşleyenin, internet devrimi olmadığını ifade etti. "Mısır'da bir devrim değil, liderlik değişikliği oldu" diyen Dagan'a göre, iktidara gelmeleri halinde özellikle turizm gelirleri ve ABD yardımları açısından Mısır ekonomisinin zarar göreceğinden korkulan Müslüman Kardeşler'in de iktidara gelme şansı bulunmuyor.
Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın iktidardan uzaklaşmasının İsrail açısından çok daha iyi olacağını vurgulayan Dagan, böylece bu ülkenin Hizbullah'a yardımının sonlanacağını, İran'ın etkisinin de zayıflayacağını kaydetti. Dagan, böylece Suriye'de ve Arap dünyasında Sünni kesimin de güçleneceğini, tüm bunların İsrail için stratejik açıdan iyi olacağını belirtti. Beşşar Esad'ın sonuna dek mücadele edeceğine de inanan Dagan, "Başka da bir seçeneği yok" dedi.
Dagan, bu yıl başında "İranlıların 2015 yılından önce nükleer bomba geliştiremeyecekleri" yolundaki açıklamasıyla da şimşekleri üzerine çekmiş ve sözleri özellikle İran'a karşı saldırgan bir tutum içinde bulunan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu öfkelendirmişti.
On yıldan fazla süredir İsrail'in, İran'ın nükleer bomba tehdidi altında yaşadığı; ülkenin askeri, ekonomik ve hatta sosyal gündeminin bundan doğrudan etkilendiği vurgulanan bazı yorumlarda, Dagan'ın bu açıklamalarının, son 10 yılda yapılan tarihi önemdeki açıklamalar olmasına rağmen, İsrail basınında yeterli ilgi görmediğine işaret edilmiş; basında sadece bir gün yazılıp, çok az reaksiyon aldığı, birkaç kısa analizin içinde eriyip sonra da kaybolduğu dile getirilmişti.