Esed meşru, on iki milyon terörist ha?

Mehmet GÖKTAŞ

“Esed meşrudur” dediğinizde otomatikman en azından on, on iki milyon Suriyeli gayri meşrudur, asidir, teröristtir, demiş oluyorsunuz, farkında mısınız bunun?

Daha da önemlisi Esed tarafından öldürülen bir milyon civarındaki Suriyeli Müslüman da asidir, teröristtir ve cehennemi boylamıştır!, hükmünü vermiş oluyorsunuz.

Ve şu anda Türkiye’ye sığınmış durumdaki dört milyon civarındaki Suriyeli mülteci de meşru yönetime karşı gelmiş asilerdir, teröristlerdir demiş oluyorsunuz öyle değil mi?

Tabi bu arada söz konusu bu dört milyon teröriste kapılarını açan ve yıllardır onları barındıran Türkiye de “teröristlerin yardım ve yatakçısıdır” ha?

Siz bu terörist sayısına İdlip katliamından kaçarak şu anda Türkiye sınırlarına yığılan yüz binleri de ilave edin.

Bu kadarcık da değil. Ürdün’e sığınan milyonları da ekleyin bu rakama.

Sonra, Avrupa ülkelerine, hatta Güney Amerika ülkelerine sığınanları da bu terörist sayısına ekleyin.

Daha bitmedi. İdlip başta olmak üzere şu anda Suriye içerisinde Esed’i istemeyenlerin hepsi de teröristtir demiş oluyorsunuz öyle değil mi?

Suriye meselesinin nerelere kadar uzanacağını bilmiyoruz, İdlib’i nasıl bir akıbetin beklediğini kestiremiyoruz. Gelişmeleri hep birlikte izliyoruz.

Fakat birilerinin ısrarla Esed’in meşruluğunu dile getirip durmalarının ne anlama geleceğini vurgulamaya çalışıyoruz.

Bu noktadan hareket ederek Türkiye’nin Esed’le görüşmesini isteyenler acaba bunun ardından ne isteyecekler? Her halde bundan sonra “Türkiye’ye sığınmış durumdaki bu dört milyon teröristin cezalandırılmak üzere Esed’e iadesini isteyecekler. Bunun ardından da Türkiye’nin bunca teröriste yardım ve yatakçılığından dolayı Esed’e tazminat ödemesini talep edecekler.

Tabi bu arada otomatikman şu anda bulunduğu noktalardan derhal geri çekilmesini, yeni mülteci teröristleri koruma işinden vazgeçerek onları da Esed’in bombalarının önüne atmasını isteyecekler.

Hele Esed’in son zamanlardaki ilerlemelerini, başta Halep ve bir takım yerleri geri almasını, İdlib’i kuşatmasını onun meşruluk iddialarını kuvvetlendirdiğini zannedenler şunu bilmelidir ki galibiyet ayrı bir şeydir, meşruiyet çok ayrı bir şeydir.

Gerçekten ben çok merak ediyorum; kendi insanının tamamına yakınını sürüp çıkaran, katleden bir Esed, viraneye çevrilmiş ve boşaltılmış şehirlerin yöneticisi olduğunu nasıl kabullenip sindirecek acaba?