RS (Rusya’nın Sesi) FM’de bir programcı Esed’in zaferini ilan ediyor ve AK Parti iktidarını Suriye’de yenildiğini kabul etmeye çağırıyor…
Program konuğu da bu minval üzere laflar ediyor…
Birincisi; Esed rejimi devrimcilere yeniliyordu, İran’ın desteği de bunu önlemeye kafi gelmiyordu; onu Rusya kurtardı. Bir zafer varsa, Esed’in değil Putin’in zaferidir.
İkincisi; AK Parti yönetimindeki Türkiye Suriye’de Esed rejimi ve müttefikleriyle savaşmadı ki onlara yenilmesi söz konusu olsun.
***
Cerablus ve Bab’da IŞİD’le, Afrin’de PKK’yla savaştı -ve o cephelerde onları yendi- Türkiye.
Rejim ve müttefikleriyle hiçbir cephede karşı karşıya gelmedi.
Onlarla savaşan devrimcilere gereken askerî desteği layıkıyla vermekten de geri durdu.
Bunu yapmış olsaydı, vaktiyle devrimcileri hava bombardımanlarıyla baş edebilecek derecede donatmış olsaydı mesela, bugün Suriye’nin vaziyeti bambaşka olabilirdi.
“Muhaliflerin arkasında öyle veya böyle Türkiye var, dolayısıyla muhaliflerin yenilgisi Türkiye’nin yenilgisi anlamına gelir” mi diyorlar?
Öyleyse, rejimin arkasındaki İran ve Rusya’yı zikretmeyip yekten “Esed’in zaferi” diye konuşmak neyin nesi?
***
“Esed’in zaferi” derken zevkten dört köşe oluşları da cabası.
Erdoğan’ın otoriterliğinden, “AKP” iktidarının demokratik hukuk devletine mugayir hallerinden şikâyet edenler, Esed’in kanlı diktatörlüğünü öpüp başlarının üstüne koyabiliyorlar.
Hamaney’in diktatörlüğü, Putin’in ‘tek adam’lığı da onların başı gözü üstüne; Şam’da elçiliklerini yeniden açmak için sıraya giren Arap diktatörlükleri de…
Sorsan, hepsi insan hakları havarisi.
Esed’in, Hamaney’in, Putin’in katlettiği binlerce masumun kanına metelik vermeyen insan hakları havarileri!
***
“Ama IŞİD… Ama El Kaide…”
Eee?
Zalimin hem berikini hem ötekini telin etseniz ya!