Esirleri Yalnız Bırakmayın

Bugün, özgürlük esiri olan bu kahramanların, halkını ve toprağını gaddar, barbar ve vahşi işgalciden kurtarmak isteyenlerin günüdür.

Mustafa Es-Savvaf

(17 Nisan Salı) Filistin Esir Günü'ydü. Bugün, Siyonist zindanlarda her türlü zulme, baskı ve insanlık dışı muameleye maruz kalan Filistinli esirin daha iyi hatırlandığı gündür. Bugün, özgürlük esiri olan bu kahramanların, halkını ve toprağını gaddar, barbar ve vahşi işgalciden kurtarmak isteyenlerin günüdür. Savaşçı olan bu insanlar, adi suç işlemiş gibi zindana atılmış ve bu şekilde muamele görüyor. Halbuki bu insanlar işgale karşı savaştıkları için tutuklandılar. Uluslararası hukuk onları unutmuş ve adeta görmezden geliyor. Çünkü bu insanlar siyasi körlük yaşıyor ve düşmana açıkça meylediyorlar. Kendi elleriyle yaptıkları kanunları, Siyonistler gücenmesin diye uygulamıyorlar. Bu uygulamaları kendi hukuklarına, insanlığa ve temel insanlık değerlerine ters düşse de Siyonistler hatırına bunu yapıyorlar.

Halklarının özgürlüğü için hayatlarını, gençliklerini ve en verimli yıllarını feda eden esirleri yıl boyunca unutmamamız gerekir. Onları sadece 17 Nisan'da hatırlamak ve geri kalan günlerde unutmak doğru bir yaklaşım değildir. Hayatımızın her alanında bu kahramanlara yer ayırmamız, davalarını önemsememiz ve öncelikli meselemiz haline getirmemiz gerekir.

Bu yılki Esir Günü diğer yıllardan farklı geçeceğe benziyor. Bu gün esir tarihinde ve mücadelesinde yeni bir ufuk açacak ve yeni bir aşamanın başlangıcı olacak. Çünkü Filistinli esirler bugün Siyonist cezaevi idaresine ve işgal aygıtlarına karşı ellerindeki tek silah olan boş mide ve bağırsaklarla karşı koyma kararı aldılar. Bu savaşın başarıya ulaşmasını ve esirlerin taleplerinin karşılanmasına zemin hazırlamasını umut ediyoruz. Bu durumda üç önemli noktayı gözden kaçırmamak gerekir:

Bir: Bu savaşan etkili olması ve işgalciyi dize getirmesi için öncelikle esirlerin birlik içinde olması gerekir. Bunun için de içerde tek bir liderlik oluşturmaları ve her aşama için plan ve projelerini ortaya koymaları lazım. Ki bu durumda işgal rejimi sadece bir kesimle uğraşıp onları yıpratmasın ve açlık grevlerini başarısız kılmasın. Böyle olması durumda ağır baskı görecek bazı esirler amaçlarına ulaşamayacaklardır.

İki: Filistin içinde istisnasız her kesimin bu harekete destek vermesi gerekir. Bu da içerde faal olan bütün hareketlerin, akımların, kurum ve kuruluşların, sivil toplum kuruluşlarının, insan hakları dernekleriyle basın yayın organlarının her platformda bunu dile getirmeleri, arkasında durmaları ve ortak kanaat, duruş ve tavır sergilemeleri gerekir. Basın yayın organlarına çok şeyler düşüyor bu konuda. Olayı kamuoyuna duyurmaları, halkı bilinçlendirmeleri gerekir.

Üçüncü husus da dışarıdaki Filistinlilerle, özgür insanların, insan hakları aktivistlerinin yapacağı etkinlikler, eylem ve çalışmalardır. Dışarıdaki bu insanların Arap ve İslam ülkelerinde olduğu kadar Avrupa ülkelerinde veya başka kıtalarda da bu konuda kamuoyunu bilinçlendirmeleri, onların anlayabileceği dille mesaj vermeleri gerekir. Bu çalışmalar söz konusu ülkelerle halkların esirler konusuna duyarlı olmalarını ve dolayısıyla esirlere yardımcı olmalarını sağlayacaktır. ***

Bu üç husus birbirini tamamlar ve herkes üzerine düşeni yaparsa, kanaatimce bu mesele gereken ilgi ve etkiyi yapacak, işgalcinin esirlerin taleplerini yerine getirmesi konusunda bir baskı oluşturacak. Yoksa Filistin'in her karışında işgale karşı üçüncü bir intifada meşalesini yakmak gerekecek.

Esirler her türlü yardım ve desteğe muhtaçtır. Çünkü onlar şu anda işgale, işgalcinin nazivari tutumuna karşı ölüm kalım mücadelesi veriyor. Onların başlattığı açlık grevinin, savaşın başarıya ulaşması için hepimizin onların arkasında durması, desteklemesi ve onlar için bir şeyler yapması gerekir. Bu konuda hiç kimse istisna olmamalı. Herkes üzerine düşeni hakkıyla yerine getirmelidir. Hepimizin onlar için yapılan çalışmaların en ön safında yer alması, minnet olarak değil bir hak olarak onlara karış cimri davranmamamız gerekir.

17 Nisan Siyonist işgal zindanlarında başlayan intifadanın tarihidir. Bugünü biz de işgalciyle müttefiklerine, uzantılarına ve destekçilerine karşı üçüncü bir intifada başlangıcı yapabilir miyiz? Şu ana kadar esirler hareketine iştirak etmeyenler, en azından bundan sonra esirlerin başlattığı sürecin başarıya ulaşması amacıyla üzerlerine düşeni yapmak için kendilerini hazırlamaya başlamalıdır. 

fiem

Medya-Makale Haberleri

Abdurrahman Dilipak: Apo’yu İstanbul’a kim getirdi?
Abdurrahman Dilipak: Keyfiniz nasıl?
Abdurrahman Dilipak: Suriye nereye?
Abdurrahman Dilipak: Zamane cinlerinin esrarı
Abdurrahman Dilipak: Gelin yeniden iman edelim