Malûm, "Hiçbir cinayet mükemmel değildir" diye bir söz vardır... Gerçekten de, "en ince ayrıntılar"ın bile düşünülerek işlenen bir cinayette, mutlaka bir "hesap hatası" yapılır ve "katil" kendini eleverir... Farkına varmadan bir yere bıraktığı "parmak izi"nden, kafasından düşen bir "saç teli"nden, vücudundan kopan bir "deri parçası"ndan ve hatta "vücut ısısı"ndan yola çıkan Adlî Tıp uzmanları, mutlaka "cinayet"i aydınlatırlar ve "katil"in kimliğini açıklarlar... Bazen, bunların hiçbirine gerek kalmaz ve "katil"ler, sırf "merak" saikiyle "cinayet mahalli"nde dolaşarak, şüpheleri üzerlerine çekerler ve yakayı eleverirler... Bazen de, "vicdan" girer devreye... "Cinayet"ten dolayı "vicdan azabı" çeken katiller, bir süre sonra "suçlarını itiraf" ederler... Bu itiraf; doğrudan "polis veya savcıya itiraf" olabileceği gibi; "Şecaat arzederken merd-i kıptî, sirkatin söyler" misali; "kahramanlık" taslarken, "cinayet"lerini de itiraf etme şeklinde olabilir...
yazının devam için tıklayın