Etiyopya"da ilk gün

Abdurrahman Dilipak

İHH"nın yetim kampını ziyaret ediyoruz. Dört gün boyunca buralarda olacağız.
 
İlk gün Addis Ababa"da kalacağız. Daha sonra etkinliklerin yapılacağı Kofele"ye gideceğiz. Kofele"de yetim kampında müzik, konuşmalar, oyunlar, sportif karşılaşmalar var.. Bir sonraki gün panel, gösteriler, bilgi yarışması ve ödül törenleri..
 
Sonra tekrar başkente dönüş ve ardından ver elini İstanbul.
 
Aslında tek etkinlik Etiyopya"da değil. Birçok ülkede, İHH"nın organize ettiği yetim kamplarında eşzamanlı benzer etkinlikler düzenleniyor..
 
Bu çocukların bir kısmı 15-20 sene sonra bu ülkede önemli kişiler olacaklar.. Bazılar üniversite çağına gelince belki Türkiye"ye gelecekler.. Bugünleri hatırlayacaklar.. Bugünki dostluklar o zaman filizlenecek.. Ülkelerimiz arasında dostluklar kurulacak, bugün kederlerimizi paylaştığımız gibi, o gün mutluluğumuzu paylaşacağız..
 
Aslında çok geç kaldık.. Allah (cc) bizi yeryüzünün varisleri kılmak istiyor. Yetimler konusunda kitap bizi uyarır: "Vay o namaz kılanların haline ki, onlar yetimin hakkını yerler..." diye başlayan ayet insanın kanını dondurur. "İman ettik" ya da "namaz kılıyoruz ya" demekle kurtulamayacağımız sorumluluklarımız var bizim.. Bu çocuklara sahip çıktığımızda, bunlar için verdiklerimiz, 10 katı, 100 katı, hatta 700 katı ile bize geri döndürülecek..
 
Bu seferberliğe herkes katılmalı. İmkanı olan her aile, imkanı yoksa, mesela her apartman, 8-10 aile ayda 10"ar lira ile bu kampanyaya katılabilir. Duyarlı öğretmenler, sınıfları örgütleyebilir. 20 kişilik bir sınıfta 5"er lira, ya da kırk kişilik bir sınıfta 2"şer lira ile insanlar bu kampanyaya katılabilir. Onların da bir yetim kardeşleri olur. Adını bildikleri, resmini gördükleri bir kardeş..
 
İnanın bu yardımı yapmaya, bizim o çocukların o paraya ihtiyaçlarından daha çok ihtiyacımız var.. İmkanı olan aileler, 3-5 yetime bakmaları yetmez. Bu işi çocukları eli ile yapmalı..
 
Biz, bu insanlara yalnız olmadıklarını, uzak yerlerde de olsa kendilerini düşünen kardeşleri olduğunu anlatmak için oradayız.. Biz varız ve buradayız.. İHH bu konuda önemli projelere imza attı ve birçok insani yardım kuruluşuna da örnek oldu..
 
İHH"yı felaket bölgelerinde, savaş bölgelerinde gördüğümüz gibi, felaket sonrasında sahipsiz çocuklar için de arazide buluyoruz. Ama imkanlarımız çok sınırlı.. Bugün, İslam dünyasının aç-yoksul ve yetimlerine bile sahip çıkamıyoruz, oysa yeryüzünün bütün yoksulları, ümmetin yetimidir.. Bu konuda bizlere daha büyük sorumluluklar düşüyor..
 
Allah (cc) İHH"yı korusun. Sen değil misin, Bosna"da, Filistin"de, Çeçenya"da, Endonezya"da, 200 ülkenin yarısından fazlasında "Müslüman" kimliği ile ortalıkta dolaşan.. Sen değil misin, "Mavi Marmara"yla İsrail"in saldırganlığına karşı çıkan? Birileri İHH"ya kin duyuyor olabilir.. Fırsatını bulurlarsa, İHH"ya saldıracaklar, düzmece belgeler ve iftiralarla üzerine gitmek isteyeceklerdir.. Bu ne zaman, nasıl ortaya çıkar bilmiyorum ama, MOSSAD boş durmuyordur ve kullanacak birilerini bulur. Siz de böyle bir durumda "Fasıklar size bir haber getirdiklerinde..." diye başlayan uyarıyı hatırlayın!
 
Ne gam! Görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler.. "Hak, şerleri hayreyler, Sen sanma ki gayreyler, Arif anı seyreyler, Mevlam görelim neyler, Neylerse güzel eyler".. Bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir. Yeter ki biz cahillik etmeyelim, zulme alet olmayalım..
 
Kaldı ki, insani yardım örgütleri, hem Deniz Feneri tecrübesi sebebi ile hem de hayat tecrübeleri gereği, çok daha dikkatliler.. Onun için de bu tür tertip sahipleri açısından bu işler deşifre olmaları ve suçüstü yakalanmaları anlamına gelecektir..
 
Mekerallahu! Onların bir planları varsa, Allah"ın da bir planı vardır ve galip olacak olan O"nun planıdır.. Kazdıkları kuyuya kendileri düşecek olduktan sonra ne gam! Değil mi ki, takdirden ötesi yok. Değil mi ki, Şeytan ve onun askerleri, Allah"ın muttaki kullarına hiçbir zarar veremezler. Şair ne demişti: "Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın/ Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın".. Yusuf"u kuyuya atabilirler. Köle pazarında satabilirler. İftira edip zindana da atabilirler. Sonuçta bu süreç Yusuf"u "Yusuf" yapan süreçtir ve sonunda varılan yer "Mısır"a sultan olmak"tır. Ona tuzak kazanlar, onda dirileceklerdir.
 
Addis Ababa"dan herkese selâm ve dua ile.. Siz de bize dua edin lütfen. Sahi "o dualarınız olmasaydı, ne işe yarardınız ki!" Dua ederken kendi ellerinize bakıyorsunuz değil mi? Allah"ın yardım elleri işte o ellerdir. Çünki, "Allah sizin ellerinizle zalimleri cezalandırmak ve mazlumlara yardım etmek istemektedir".

yeniakit