ETÖ'nün Azerbaycan Ayağına Dikkat

Ergenekon operasyonu dalga dalga yürütülüyor. Dün yeni bir dalga geldi ve özellikle "Ergenekon'un üniversite ayağına" yönelik gözaltılar oldu.

Nuh GÖNÜLTAŞ - Bugün
 
Karabağ bahane ETÖ şahane!

Başta Mehmet Haberal olmak üzere birçok üniversitenin eski rektörlerinin ev ve işyerlerine eşzamanlı operasyonlar yapıldı.

Bugün köşeler bu konuyla ilgili yazılarla dolu olacak. O yüzden biz Ergenekon'un bir başka ayağı olan "Azerbaycan ayağı"na bir parantez açacağız.

Önce söyleyelim, Kıbrıs'tan sonra Azerbaycan ayağının da yakında gündeme geleceğinden kuşku yok!

Türkiye ile Azerbaycan'ın yakınlığının tarihi geçmişine değinmeye gerek yok. Ama bugünlerde birileri Ermeni sınırının açılacağı yolundaki haberler yüzünden iki ülke ilişkilerini bozmak için azami çaba sarfediyor!

İşte bunların bir kısmını ETÖ'nün Azerbaycan ayağı olarak belirtmek gerekiyor.

Tam da ETÖ operasyonlarının sıklaştığı bir sırada...

Hadi lafı uzatmadan söyleyelim, Tenzile Rüstemhanlı, Türk-Azeri kadınları cemiyetinin başkanı... Gerek Azeri gerekse Türk basınında oldukça aktif biri.

Bu hanım bugünlerde Türkiye'de... Hükümetin Ermenistan sınır kapısını açacağına dair tahşidat yapıyor!

Karabağ rahatsızlığından dolayı Azerbaycan'ın çok değişik görev ve makamlarda bulunanlar şu günlerde Türkiye sathına yayılmış durumdalar...

Ergenekon operasyonları başladığında Ergenekon'a yurt dışından ilk destek toplantısı Azerbaycan'dan gelmişti. İlk açıklamayı Tenzile Rüstemhanlı yaptı.

Tenzile Hanım Kemal Kerinçsiz'i Azerbaycan'a götürerek defalarca konferans verdiren kişi. Kerinçsiz bu konferanslarda Türk yöneticilere çok ağır sözler söylüyordu.

General Veli Küçük ve Sevgi Erenerol'a Bakü'ye geldiklerinde sürekli mihmandarlık yapan ve toplantılar düzenleten yine Tenzile Hanım.

Bunlar gizli bilgiler değil. Tenzile Hanım açıktan ve net bir şekilde Ergenekon sanıklarıyla iç içe olduğunu gizlemiyor.

İşte 30 Ocak 2008 tarihli ETÖ'ye destek toplantısında Tenzile Hanım'ın sözlerinden bir kısmı:

"Bugün canımız kadar sevdiğimiz  Türkiye'de gerçek milliyetçilere münasebet değişmemiş. Hayatını Türklük davasına hasreden, her zaman Türk'ün düşmanlarına  karşı cesaretli mücadele veren insanlar bugün de asılsız iddialarla mahkeme önündeler. Azerbaycan'ın da milli  davasını, Ermenilerin haksız saldırılarına maruz kalmasına  itiraz eden, dünyada  Türk dünyasının tebligatçısı olan Karabağ gerçeklerini beynalhalk alemde tebliği eden Veli Küçük Paşa, Türkiye Hukukçular Birliği Başkanı Kemal Kerinçsiz, Türkiye Ortadoks Patrikhanesinin basın sekreteri Sevgi Erenerolun ve diğer asılsız iddealarla  gözaltına  alınmasına vatanperverler karşı hain saldırıların devam ettiğini gösteriyor. Sevgi Erenerol'un ve diğer vatanseverlerin asılsız  ve yalan iddialarla hapsedilenler gösteriyor ki, Türkiye de demokratik  tesislerin çöküşünün göstericisidir. Bu da büyük Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyete  karşı  başlatılmış hain hareketlerin göstericisidir" deniliyor.

İki sayfa olarak hazırlanan bildirinin son kısmı şöyle bitiriliyor.

"İnanıyoruz ki, burada zarar çekenler mahkeme karşısında zaferle  çıkacaklar. Şeriatçı ve tekkeci  zihniyete sahip bir hukuk sisteminin yapmış olduğu yanlışları, Türk mahkemeleri tekrar etmeyecek. Biz kardeş Türk yöneticilerinin Azerbaycan'ın milliyetçi dostlarına karşı yanlış adımları tekrarlamamaya devam ediyoruz. Biz hapis edilen vatanseverlerin Türk dünyasında nüfuzunu göz önünde bulundurularak, yalan ve iftira dolu haberlerle cezaevine girenlere karşı medya terörünün durdurulmasını istiyoruz."

Bugünlerde yine sınır kapısının açılması bahanesiyle birtakım mitingiler düzenlenirse hiç şaşmayın. Benim de aslında Azerbaycan'ın değerli yöneticilerine demek istediğim de budur:

Karabağ gibi hepimizin önemli bir meselesi. Böyle bir olayı, ismi değişik şaibelerle dolu, ve halen Türkiye de asrın davası olarak kabul edilen bir sürecin içinde hem de direkt ortasında olan biriyle sürdürmemeli.

Bu kişilerin Türkiye'de yapılan birtakım temasların Türkiye'den önce genel anlamda Azerbaycan'a, özel anlamda Karabağ meselesine zarar vereceğini düşünüyorum.

Yavru vatandan sonra ETÖ dalgası kardeş vatana sıçrarsa buna da şaşmamak lazım. Sıçrar veya sıçramaz, burada önemli olan Karabağ gibi bir meselenin zarar görmemesidir.

"Bir millet iki devlet" sözünün asil manasını yaralayanlar da bunlardır.

Birileri Karabağ bahanesiyle bir kısım planlar içinde olmasın!

Bizden söylemesi...

Medya-Makale Haberleri

Ahmet Turgut: Filistin’i hem Siyonistlerden hem Allah’tan korkanlar değil, sadece Allah’tan korkanlar kurtaracak
Abdurrahman Dilipak: Apo’yu İstanbul’a kim getirdi?
Abdurrahman Dilipak: Keyfiniz nasıl?
Abdurrahman Dilipak: Suriye nereye?
Abdurrahman Dilipak: Zamane cinlerinin esrarı