Aşk ve flörtten, mutlu evliliğe geçilir mi?
Mutlu evliliğe geçmek diye bir şey yoktur. Çünkü mutlu evlilik, bir yere konulmuş bir çanta değildir ki, onu gidip bulunduğu yerden alalım!..
Mutlu evlilik bizim hayat anlayışımızla alakalı. Öyle insan vardır ki, sarayda oturur içi kan ağlar; öyle insan da vardır ki, gecekonduda oturur, içi huzur doludur.
Şunu iyi bilmek gerekir ki, mutluluk, huzur bizim dışımızda değil içimizdedir. Aslında hayat güzel de, bizim yorumlarımız hayatımızı berbat ediyor. Mevcuda razı olmuyoruz, hep daha fazlasını istiyoruz; fazlasını bulamayınca da üzülüyoruz. Flörtle başlamış bir evlilik, haramla başlamış olur. Kediler evlenirken nikâh düşünmez. Nikâh düşünmeden beraber olanlar, kedi gibi olur. Gençler çok dikkatli olmalıdır. Bu konularda ifrat ve tefrite gidiliyor. Bir tarafta evlenecek kişiler birbirlerine hiç gösterilmiyor; diğer tarafta flört ediyorlar. İkisi de yanlıştır.
Nişanlılık ne demektir? Ne kadar gereklidir?
İnsanlar birbirlerini tanımak için evlenmeden önce "nişanlanıyorlar". Nişan, evlilik demek değildir. Bu nedenle İslami kurallar çerçevesinde görüşmeler olabilir. Evlenmek isteyen taraflar muhakkak görüşmeli. Fakat bu görüşmelerde üçüncü bir şahıs da bulunmalı. Sık sık ve uzun görüşmeler sakıncalıdır.
Nişanlılık, tehlikeli bir süreçtir. Her an patlayabilir. Bir arkadaşımı nişanlamıştık. Nişanlandığı kızla alışverişe çıkmışlar. Bir ara kızın ağzından kaba bir ifade çıkmış. Arkadaş benim yanıma gelip, "Ağabey bu iş burda bitti! Ben o kızdan ayrılıyorum!" dedi. Kız, ağladı yalvardı fakat arkadaş bitirdi meseleyi. Bu gibi misallerin sayısı çoktur. Evliliği zorlaştırmak da İslam'a aykırıdır zaten. Evlenmeye hazır olan, bir an önce kıydırmalıdır nikahı.
Nişanlıyken dini nikah kıydırmak doğru mudur?
Şimdilerde nişanlananlar, resmi nikahtan önce dinî nikâh yaptırıyor. Bana gelip, "Hocam biz nişanlıyız. Birkaç ay sonra evleneceğiz. Dinî nikâhımızı şimdiden kıydıralım mı?" diye soranlara cevabım "Hayır!" Çünkü bu devirde resmî nikâh olmaksızın evlenmek bir nevi hileli iş yapmak demektir. Kadını oyuncak etmek demektir. Resmî nikâh olmazsa, hukuk da olmaz. Kadın bir hak iddia edemez. Resmi nikah kanunlara uygun olduğundan, çiftler kanunlardan istifade ederler. Bu nikâh yoksa, kanunlardan istifade etme de yoktur. Bu durumda en fazla kadın mağdur olur. Dînî nikâh, nişanlıları şımartıyor.
Kadından çalışıp para kazanması beklenmeli mi?
Hayat, rolleri dağıtmış. Allah iş bölümü yapmış. Erkek doğum yapamadığı gibi, kadından da çalışıp para kazanması beklenemez. Evini geçindiremeyecek erkek, evlenmese daha iyi. Çünkü sonuçları kötü olur. Kadın hem evde hem işte çalışacak. Olur mu böyle şey. Kadının huyu ne kadar iyi olursa olsun, aşırı yorgunluk insanı isyana götürür. İslamiyet diyor ki, tutumlu olun. Geliriniz giderinize denk olsun. Böyle yaparsanız kadınlar çalışmak zorunda kalmaz. İsrafa dağ dayanmaz. İsraf yüzünden gelir, gideri karşılamıyor. Bu şartlar içinde çalışan kadın, huzurlu değil huzursuzdur. Kadın çalışacaksa, onları daha iyi şartlarda nasıl çalıştırabiliriz? Bunu düşünmek lazım.
Evdeki kuralları erkek mi koymalı?
Evdeki otoriteyi erkek sağlar diye bir şey yoktur. Otorite Allah'a aittir.
"Hakimiyet kocamındır." Allah ne oldu?
Bu düşünce çok tehlikelidir. Firavunlar "Ben sizin Tanrı'nızım" dememiştir. "Ben sizin Rabb'inizim" demiştir. Rab, mürebbi, terbiye aynı kökten gelir. Erkek dese ki "Benim istediğim gibi yaşayacaksın" firavunluk etmiş olur.
"Ben kiminle terbiye oluyorum?"
Herkes sorsun bu soruyu kendine. Kocanla mı, karınla mı, televizyonla mı, yaşadığın zamanla mı, Allah'la mı, sünnetle mi?
Geçimsizliği nasıl çözeriz?
Geçimsizlik sabırla, özür dilemekle, tebessümle ve hediyeyle çözülür. Bir de şöyle düşünülecek, "Eşim benim hangi davranışlarıma kızıyor?" Sonra da dikkat edecek o hallerine, düzeltmeye uğraşacak. Kavga demek, bagajın iplerinin kopması demektir. İpler tamamen koptu mu, bagaj dağılır.
Hekimoğlu İsmail / Zaman