Ey Kahpe Rüzgar Artık Ne Yandan Esersen Es..!

Nureddin Şirin

15 Haziran 1963"te başlayıp 11 Şubat 1979"da zafere ulaşan İran İslam İnkılabı 32. yaşını doldurduğunda, İslam ümmeti olarak sadece İran"daki inkılabın zaferini değil, bütün Afrika ve Ortadoğu"yu sarsan görkemli bir devrim dalgasını kutluyoruz...

Dünya istikbarı ve zalim rejimlerin tüm azgınlığı ve saldırganlığına rağmen mazlum halkların özgürlük umutları hiç tükenmemişti. Soğuk savaş döneminin sona ermesinin ardından kendisini dünyanın tek hakimi ve jandarması ilan eden Amerika, "Yeni Dünya Düzeni" adlı projesini gündeme getirdiğinde, bütün dünyayı ABD emperyalizmine boyun eğdirebileceğini sanmış, bütün hesap ve planlarını Amerika"nın dünya egemenliği üzerine kurmuştu.

Dünya halklarına empoze edilmek istenen teslimiyet ve zillet, bugün emperyalizmin bütün hesaplarının alt üst olduğu bir bumerang olarak geri döndü; 11 Şubat"da İslam İnkılabı zafere ulaştığında "İsrail için kabus dolu günler başladı" ifadesini kullanan dönemin siyonist rejim başbakanı Menahem Begin"in sözlerini ardı sıra gelen tüm siyonistler tekralayıp durdu. Şamir"ler, Rabin"ler, Şaron"lar,Barak"lar, Olmert"ler gelip geçti; hepsi kendilerine ağır acılar tattıran birer "kabus" yaşadılar; şimdi de Netenyahu "hayatımın en sıkıntılı anlarını yaşıyorum" diyor.

İslam İnkılabı önderi Merhum İmam Humeyni "11 Şubat"ı "Allah"ın günü" yani "yevmullah" olarak tanımlamıştı.

Yevmullah, hakkın batıla, mazlumların zalimlere karşı galebe çaldığı bir gündür.

Yevmullah, yıkılmaz sanılan zorbaların yıkılıp yenilmez sanılan orduların bozguna uğradığı gündür.

Yevmullah, iman ve iradenin en güçlü düzenleri, kalın zincir ve prangaları kırdığı, zulüm saraylarının sütunlarını devirdiği gündür.

Yevmullah "zulmedenler yakında nasıl bir inkılabı uğrayıp devrileceklerini bileceklerdir" "Sabah yakın değil mi?" "Şüpheniz olmasın, Allah"ın yardımı yakındır" ilahi müjdelerinin tecelli ettiği gündür.

Yevmullah, evrensel adalet ve kurtuluş günü, ferec güneşinin fecri sadık olarak dünyayı aydınlattığı bir gündür...

32 yıl sonrasında yine bir 11 Şubat günü, Emperyalizmin ve siyonizmin İslam dünyasındaki en azılı işbirlikçisi Firavun Hüsnü Mübarek devrildi. Tunus devrimiyle tutuşup Mısır rejimini de içine alan büyük ateş tüm engelleme girişimlerine rağmen, söndürülemedi; Özgürlük meydanı "Tahrir", özgürlüğüne susamış onurlu halkların hain, zalim, katil ve işbirlikçi rejimleri alaşağı etmesi için bir meşaleye dönüştü...

Bu meşalenin yalım alevlerini Yemen"den, Bahreyn"e, Libya"dan, Fas"a, Ürdün"den Fas"a kıtalararası bir coğrafyada görüyoruz şimdi. Diktatörler peşi sıra yıkılıyor, İslam dünyasının her bir yanında bir baştan bir başa özgürlük baharının gülleri tomurcuklanıp nazenin bülbüller özgürlük nağmelerini şakırdıyor...

Dolayısıyla,

Bizler bir kez daha Şubat Günleri"nin "Yevmullah" olduğuna yakinen şahid oluyor; melekut aleminin hakikatlerinin mülk alemine taşınmasının, gayb aleminin görülmeyenlerinin şuhud aleminde tezahürünün emsalsiz sevinç ve coşkusunu buram buram yaşıyoruz...

Şubat ayı "Şehidler ayı"dır aynı zamanda.

Şehid İmam Hasan el Benna"lardan, Şehid İskilipli Atıf"lara, Şehid Abbas Musavi"lerden Şehid İmad Muğniye"lere kadar nice önderimizi, nice yiğidimizi kurban sunduk Alemlerin Rabbine. Özgürlük ve adalet uğruna; küfrün, şirkin, zulmün ve tuğyanın karanlıklarından Nur"un aydınlığına çıkmak için.

Şimdi katiller düşünsün, alimlerimizi darağaçlarına çıkartan cellatlar, dipçik, zindan, işkence ve ölümle Müslümanları sindirmeye kalkan zorbalar düşünsün. Yiğitlerimizin göğsüne kurşun sıkanlar, pak bedenleri kızıla boyayanlar düşünsün. Diktikleri putların ardına gizlenip modern cahiliyyenin karanlık ideolojilerini üretenler, İslam"ın mukaddesatını çiğneyip Müslümanların haklarını gasp eden tağutlar düşünsün" İslam denilince "ortaçağ karanlığı" diye saldıranlar, tarihin karanlıklarına nasıl gömüleceklerini düşünsün".

Biz ümmet olarak, müminler, muvahhidler ve mazlumlar olarak hiç kaybetmedik"

Ateş dolu hendeklere doldurulduğumuzda da, mancınıklara konulup alevlerin içine atıldığımızda da kaybetmedik. Bedenlerimiz demir testerelerle kesildiğinde, boğazlarımıza yağlı kementler sarıldığında da kaybetmedik. Zindanlara konulup prangalara vurulduğumuzda da, dipçiklerin altında morarıp yaralar içinde kaldığımızda da kaybetmedik. Biz Bedir"lerde kaybetmediğimiz gibi, Kerbala"larda da kaybetmedik"

Çünkü ümmetimizin inancı ve güveni Alemlerin Rabbi olan Allah"a idi. Tek başımıza kaldığımızda sığındığımız, en zor anlarımızda tutunduğumuz, diz bağlarının çözüldüğünde sarıldığımız Rabbimizin bir vaadi ve müjdesi vardı"

"Sabah yakın değil mi?"

Şehid Seyyid Kutub, -şimdi ruhu nasıl da şad oluyordur- aynen şunları söylemişti ümmetimizin en zorlu dönemlerinde, yıllar öncesinden:

"Eğer bu ümmetin yenilgisi mukadder olsaydı, Müslümanların en zayıf olduğu, emperyalistlerin her tarafı işgal ettiği zamanlarda olurdu. Ama şimdi ümmetimizin gençleri serkeş bir delikanlı gibi ayağa kalkıp zincirlerini parçalıyor, zalimlerin karşısında korkusuzca cihad meydanlarına atılıyor. Ümmetimizin gücü akidesindendir; akidesinin kaynağı ise "hay" ve "lâyemut" olan Allah"tır. İslam Ümmeti uyanmıştır bir daha uyumamak üzere, İslam Ümmeti dirilmiştir bir daha ölmemek üzere..!"

Son olarak bütün itminanımla söylüyorum ki, biiznillah, Filistin işgalcisi İsrail urunun mukaddes ve mübarek Filistin topraklarından bütünüyle sökülüp atıldığına pek yakında tanık olacağız; bu Şubat ayında, en azizlerimizi Kudüs yolunda kurban verdiğimiz bu günlerde, Kudüs"e giden kapıları sonuna kadar açan devrim günlerinde, daha nice "yevmullah"lara tanık olacağız"

Ne güzel söylemişti Üstad:

Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes

Ey kahpe rüzgar artık ne yandan esersen es...

Devam edecek

velfecr