İnna lillâhi ve innâ ileyhi raciûn.
Mursi şehid oldu! Selam ona!
Cenazesi ailesine teslim edilmedi. Ülkede olağanüstü hal ilan edindi. Yoğun güvenlik önlemleri altında ailesi ve avukatlarının eşliğinde Kahire’nin doğusunda yerel saatle 05.00’te defnedildi.
Onun cesedinden bile korktular. Yargılama sırasında hayatını kaybetti. Zehirlendiği iddiaları var. Kalp krizi, beyin kanaması dendi. O, şehidliği diliyordu, şehid oldu. Yarım kalan bir yargılama oldu. O yargılama “din” gününde devam edecek, ama o gün onu yargılananlar, yargıç makamında değil, sanık sandalyesinde oturacaklar.
Hukuka uygun olmayan, hakkı ve mazlumu korumayan yasa suç aletidir. “Zalimlere yardım etmeyin, ateş size de dokunur denmiştir. Zalim diktatörlerin tetikçiliğini yapanlar, yargıç elbisesi de giyseler birer cellattan başka bir şey değildirler. Yargılama görüntüsü altında oynanan bir oyunda tetikçilik yapmaktadırlar.
Suudi Arabistan yönetimi bu olayda da safını belli etti ve İhvanı Müslimin’i, İsrail ve ABD’nin dediği gibi terörist olmakla suçladı.
Gerçek ve tam adı ile Muhammed Mürsî Îsa el-Eyyat, Mısır’ın seçimle başa gelen ilk Cumhurbaşkanı. Firavun sarayında Musa gibi idi, orada. Devrik 5. Cumhurbaşkanı. Bir ilim adamı, siyasetçi. 3 Temmuz 2013 tarihinde Mısır Silahlı Kuvvetlerinin askeri darbe yapması sonucu devrildi. Muhammed Mursi, 8 Ağustos 1951 tarihinde, Mısır’ın kuzeyindeki Şarkiye iline bağlı El-adva köyünde doğdu ve 17 Haziran 2019’da şehid edildi.
Eşi Necla Mahmud (1978’de evlendi), çocukları Şeyma Mursi, Usame Mursi, Abdullah Mursi, Ahmed Mursi, Ömer Mursi şimdi onun yetimleri olarak bize Allah’ın bir emaneti olarak kaldı.
Rejim onu “vatan haini” olarak yargılıyordu. O ise gerçekte halkın iradesi ile seçilmiş biri idi. Aslında yargılanan Mursi değil, onun şahsında Mısır halkı idi. Gerçek suçlu ise 2013 yılında İsrail ve ABD desteği ile Mursi’yi darbeyle devirerek yönetime el koyan Sisi ve onun arkadaşları idi.
Batı, bu kanlı darbe karşısında sesini kıstı. Darbeye “darbe”, darbeciye “darbeci” diyemediler. Demokrasi, insan hakları, hukuk devleti rafa kaldırılmıştı. Nobel barış ödülü verdikleri Baradey gibi birini darbeci generale danışman yaptılar. Yetmedi, o utancından yerin dibine girince, İngiliz eski başbakanı, sosyal demokrat Tony Blair’i Sisi’ye danışman yaptılar. O da bu rezilliğe daha fazla katlanamadı ve ülkesine geri döndü.
Onun kısa biyografisi şöyle: “Beş kardeşin en büyüğü olan Muhammed Mursi ilk eğitimini orada aldı. Babası çiftçi annesi ise ev hanımıydı. Mühendislik lisansını Kahire Üniversitesi’nde aldı (1975 ve 1978). Mühendislik doktorasını Güney Kaliforniya Üniversitesi›nde tamamladı (1982). Northridge Kaliforniya Eyalet Üniversitesi’nde yardımcı doçent oldu (1982-1985). Ardından eğitim vermek için Mısır’daki Zagazig Üniversitesi’ne geldi. Müslüman Kardeşler hareketi içerisinde siyasete atıldı. Mursi 2000 ve 2005 yılları arasında milletvekili oldu. Müslüman Kardeşler’in yasal olarak seçime katılmaları mümkün olmadığından parlamentoya bağımsız siyasetçi olarak girdi. Tam 5 yıl Mısır Halk Meclisi üyeliği yaptı. 2011 Mısır Devrimi’ne muhalif bir lider olarak destek verdi ve 30 Nisan 2011 tarihinde Müslüman Kardeşler’in kurduğu, Özgürlük ve Adalet Partisi’nin başkanı seçildi. 2012 Mısır cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Müslüman Kardeşler’in aday gösterdiği Hayrat Şatır’ın adaylığı düşünce, yerine Muhammed Mursi seçildi. Yoğun seçim kampanyası yürüttü. İlk turda %25.5 oy aldı ve ikinci tura girmeye hak kazandı. İkinci turda da %51.73 oy alarak, 5. cumhurbaşkanı oldu. 2012–13 Mısır protestoları adıyla bilinen, 3 Temmuz 2013 tarihinde yapılan büyük gösteriler sonucu Mısır ordusu askeri bir müdahale ile yönetime el koydu. Mursi ise darbeyi kabul etmediğini açıkladı ve yandaşlarına direnmelerini söyledi. Muhammed Mursi’nin gözaltına alındığı, ev hapsinde tutulacağı bildirildi. 16 Mayıs 2015 günü mahkeme tarafından idam cezasına çarptırıldı. 16 Haziran 2015 günü hakkında açılan ‘casusluk’ davasından müebbet hapse mahkûm olurken, “cezaevi baskınları” davasında ise mahkeme idam kararını onadı.”
O bundan daha fazlası idi. Onun katili sadece Sisi çetesi değil, ona destek veren global çete, ABD, İngiltere, İsrail, Suudi Arabistan gibi ülkelerin içindeki unsurlardan oluşuyor.
Yaygın kanaat şu: Mursi kasten öldürüldü. Zehirlenmiş olma ihtimali yüksek. İhvan, bu endişelerini dile getirerek BM ve diğer insan hakları kuruluşlarını göreve çağırarak, Mısır’daki hapishanelerde uygulanan tıbbi ihmal yoluyla yavaş ölümlere son verilmesi için Mısır rejimine baskı yapılmasını istedi.
Mısır devlet televizyonunda, “Muhammed Mursi’nin iyi huylu bir tümörü bulunduğu, sürekli tıbbi gözetim altında olduğu ve ölümünün kalp krizinden kaynaklandığı” iddia edildi. Mısır Başsavcılığı daha önce yaptığı açıklamada, Mursi’nin hastaneye getirildiğinde vefat etmiş olduğunu bildirdi.
Birileri bugün Mursi’nin vefatına gönderme yaparak Erdoğan’ı tehdit etmeye çalışıyor.. Erdoğan da, biz hepimiz de aynı şekilde, Mursi’nin başına gelenlerden ders almamız gerek. Mursi kendi atadıkları tarafından infaz edildi! Yakınlarımızı doğru seçmez, onlara yetki verirsek, hem onlar yarın ihanet ederler, hem de Allah’ın yardımının bize ulaşmasını engelleyen bir perde olurlar. Dostumuzu iyi seçmemiz, düşmanımızı iyi tanımamız gerek.
Onun mezara gidecek sırları varmış. Bütün sırların hesaplarının zabıt altına alındığı bir amel defteri var oysa. Ve bu hesapların görüleceği bir gün var.
Bize düşen aslanları çakallara boğdurmamak, aslanların da çakalları yanına yaklaştırmaması gerek.
Bugün, onun ölümlü hayattan ölümsüzlüğe geçiş günü. Onun şeb-i arus’u bugün. Ona, onun dostlarına Allah’tan rahmet diliyorum. Ölüm faniler için en büyük ibret dersidir. “Ah keşke” demeden, o pişman olacağımız gün gelmeden, neden aklımızı başımıza toplamayız ki!
Ağzımızın tadını kaçıran ölümü sıkça analım.. Ölüm var ey ademoğlu ve düşün bu gidiş nereye!
Bugün, dünyada bir eksiğiz. Bugün yeni Mursiler doğmaya devam ediyor. Kudüs, bir muhafızını kaybetti bugün, onun dâvâsı dâvâmız, vasiyeti hükmündeki, bizi Allah’a, Resulüne ve kitaba çağıran sözleri rehberimiz olsun. Selam ve dua ile..