Dünkü Akit’in manşetini görmüş olmalısınız... Kenan Kıran imzalı haber; “Paralel Polisler, Siyonistleri protesto etmeyi bile suç saymış... İsrail için çalışmışlar” diye başlıyor ve özetle şöyle devam ediyordu:
“Paralel Devlet yapılanmasının; aralarında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Erdoğan’ın Başdanışmanı Mustafa Varank ve Danışmanı Sefer Turan, MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Anadolu Ajansı Genel Müdürü Kemal Öztürk’ün de bulunduğu kişilerin dinlenmesi ve teknik takiple izlenmesi için uydurduğu “Selam Terör Örgütü” soruşturması terörist İsrail’in güvenliği için başlatılmış...
Paralel soruşturma kapsamında tutuklanan İstanbul Emniyet Müdürlüğü eski Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün, Filistin’i destekleyen ve İsrail’i protesto eden 31 basın açıklamasını sözde ‘Selam terör örgütü’ soruşturmasına dayanak yapmış, “Dünya Kudüs Günü”, “İsrail katliamlarını protesto” ve “İHH’nın Mescid-i Aksa eylemleri” suç sayılmış...
OHA VE DE ÇÜŞŞ!
Kenan Kıran’ın haberinde “belge”ler de vardı... “Eylem”lerin “suç” sayıldığını gösteren belgede; “sözde örgüt”ün, “Ahmedinejad’ı Tebrik Mitingi” adlı bir miting düzenledikleri bile iddia ediliyor.
Bu ifadeyi gördükten sonra;
“Oha!.. Çüşş” dedim...
Bunca yıllık gazeteciyim... Doğduğumdan bu yana “İslâmî camia”nın içindeyim... 38 yıldır da İstanbul’dayım... Ama, bir gün bile, “Ahmedinejad’ı Tebrik Mitingi” düzenlendiğini görmedim, duymadım...
Evet; “İHH’dan İsrail’e protesto” mitingi yapıldığını, “Kudüs için özgürlük” istendiğini, “Allah belânı versin İsrail” denildiğini duydum ve gördüm ama, “Ahmedinejad’ı Tebrik Mitingi” yapıldığını ne duydum, ne de gördüm!..
Demek oluyor ki;
Paralel Yapı, “Tevhid Selam Örgütü” adlı bir örgüt “uydurduğu” gibi, “eylem” de uydurmuş!..
NATAŞA YERİNE MUTAŞA!
Sadece “örgüt ve eylem uydurmakla” yetinseler, yine iyi... “30 Mart seçimleri”nden önce, “sırf İran düşmanlığı” yapmak için, “iktidar mensuplarının Mut’a Nikâhı yaptıklarını” bile uydurmuşlardı!..
“Nataşa”lar yerine “Mutaşa”lar icat etmişler ve AK Parti’de birçok ismin bu “Mutaşa”larla yatıp-kalktığını ileri sürmüşlerdi.
Ama, ispat edememişlerdi.
Zaten, ispat gibi dertleri de yoktu... Önemli olan, “çamur at, izi kalsın!”
Herhalde hatırlarsınız;
Hakan Fidan’ın, henüz “TİKA Başkanı” olduğu ama “MİT Müsteşarlığı’na getirileceğinin konuşulduğu” günlerde de, Hakan Fidan’ın “İran yanlısı” olduğunu iddia edenler, yine bunlardı...
“Hakan Fidan’ın MİT Müsteşarı olmasını istemeyen İsrail”, böyle bir iddia ortaya atmış, “Paralel Çete” de bu iddiaya dört elle sarılıp, “Paralel Medya” vasıtasıyla bu iddiayı yaymıştı!..
Bununla da yetinmemişler:
Televizyonlarında “İran aleyhinde diziler” bile yayınlamışlardı!..
Peki niye?..
Herhalde; “Düşmanımın düşmanı, dostumdur” mantığından hareketle, İran’ı düşman bellemişlerdi...
Öyle ya;
“İran, madem ki İsrail’in düşmanıdır, o halde Paralel’in de düşmanıdır!..”
Anlayacağınız;
İsrail’i “dost” bilmişler, “dostlarının düşmanı” olan İran’ı da “düşman” bellemişlerdi!..
“Dost” bildikleri o İsrail ki;
“Tam bir İslâm aleyhtarı, tam bir Müslüman düşmanı”dır!..
Bu düşmanlık da, Gazze’de giriştikleri “soykırım”la zirveye ulaşmıştır!..
Son bir aydır nasıl bir “katliam”, nasıl bir “soykırım” ve nasıl bir “vahşet” uyguladıklarını bütün dünya gördü, görüyor!
“Trafik kazasında ölen 3 İsrailli genci” bahane ederek, Muhammed Ebu Hudayr adlı 16-17 yaşındaki Filistinli genci bir ormana götürüp, “ağzına benzin doldurarak yaktıkları” olay, tek kelimeyle “vahşet”tir, “vahşetin zirvesi”dir!..
ANASI BELLİ, BABASI ELLİ!
“Alçaklık!.. Hayvanlık!.. Hayvandan da aşağılıklık!.. Kahpelik!.. Barbarlık” kelimeleri bile, bu vahşeti ifade etmeye yetmez!..
Şimdi kalkıp;
“Eyy İsrail yönetimi... Eyy İsrail askerleri!.. Çoğunuz orospu çocuğusunuz” desem, biliyorum ki, beni “Yahudi düşmanlığı” ile, “ırkçılık”la ve “Antisemitist” olmakla suçlayacaklar!..
Ne ile suçlarlarsa suçlasınlar;
Hiç umurumda değil!..
Kaldı ki;
“Ey İsrail yönetimi!.. Eyy İsrail askerleri!.. Sizin çoğunuz orospu çocuğusunuz” demek, bir “hakaret” değil, “durum tesbiti”dir!..
Ne yani;
İsrail için, önemli olan “toprak” değil midir?.. “Tohum” nereden ve nasıl gelirse gelsin, önemli olan “toprak”tır!..
“Toprak”, yani “Kadın!”
Kadın “başkasıyla” yatmış, ondan “çocuk sahibi” olmuş, hiç önemli değil!..
Anlayacağınız;
“Çocuğun babası” kavramı yoktur İsrail’de!.. “Çocuğun anası” vardır!..
Baba ister “Türk” olsun, ister “Arap”... İster “İngiliz” olsun, ister “Amerikalı, Alman” ya da “Fransız!”
Çocuk, hangi kadından doğarsa doğsun, o artık “çocuğun anası”dır, o çocuk, “İsrail’in çocuğu”dur!..
İşte bunun için diyorum ki;
“İsrail çocuklarının çoğu piçtir!”
“Anaları belli”dir ama; “babaları elli” midir, “yüzelli” midir, orası meçhul!..
İşte bu yüzden;
Çoğu, “orospu çocuğu”dur!..
Eğer “orospu çocuğu” olmasalar; bir genci kaçırıp da, onu “ağzına benzin doldurarak yakmazlar”dı!..
“Orospu çocuğu” olmasalar;
Çok iyi bildikleri “soykırım”ı, kalkıp da “Filistinli Müslümanlar”a uygulamazlar, Gazze’yi taş üstünde taş kalmayıncaya kadar bombalamazlar, “BM okulu” dahil okulları yerle bir etmezler, “hastane”leri vurmazlardı!..
“Orospu çocuğu” olmasalar;
“Kumsalda oynayan 6-7 yaşlarındaki çocukları füzelerle vurmazlar” ve Gazze sahilini “ceset tarlası”na çevirmezlerdi!..
Evet, bunların çoğu;
“Anaları belli, babaları yüzelli piçler”dir ve çoğu birer “orospu çocuğu”dur!..
DOSTLARI, PARALEL ÇETE!
İşte bu “orospu çocukları”nın; adına “devlet” dedikleri “terör örgütü ve çete teşkilatı”nın en büyük destekçisi de, Türkiye’deki “Paralel Çete”dir!..
Öyle bir “destek” veriyorlar ki;
“Paralel’in Başı”, İsrail’in “saldırı ve işgal”lerini tek kelimeyle kınamadı!..
“Paralel Medya” ise, bu vahşeti “yasak savma” kabilinden haberlerle geçiştirdi...
“Casusluk”tan tutuklanan “Paralelci polisler”in, “İsrail hesabına” yaptıkları ise ortada!.. Görüyorsunuz ya, “İsrail’i protesto eylemleri”ni bile “suç” saymışlar, onları “Tevhid Selâm” adlı “uyduruk bir örgüt”e dahil etmişler ve hemen hepsini fişleyip, “terörist” ilân etmişler!..
İSRAİL’İN DERDİ, PARALEL’İ GERDİ
Şu hâle bakın;
İsrail, bir “terör devleti” olarak Müslümanları vurup-kırıyor, yakıyor-yıkıyor, öldürüyor-yaralıyor ama, onları “protesto eden Müslümanlar”, Paralelciler tarafından “teröristlik”le damgalanıyor!..
“İsrail” adlı “zalim”i anladık;
Onların çoğu birer “piç”, birer “orospu çocuğu” olduğu için, her şeyi yapar yapmasına da, “Paralel Çete”ye ne oluyor?
Bu işte, bir gariplik yok mu?..
Bu işte;
Bir “orostopolluk” yok mu?!?..
Gel de kafayı yeme!..
“Müslüman” olduklarını iddia eden bu adamları “Müslüman’ın derdi germiyor” da, “İsrail’in derdi” geriyor!..
“İsrail’in derdi, sizi niye gerdi” eyy “Paralelci”ler?!?.. İsrail ile bir “diyalog”unuz, İsrail’den bir “menfaat”iniz ve İsrail ile bir “işbirliği”niz mi var?!?..
Sorarım size;
“İsrail sevdalısı Paralel polisleri ve ailelerini ziyaret” edip, onlara “destek” verdiğiniz gibi; bugüne kadar hangi “Müslüman”ın derdine merhem oldunuz, “hak ve adalet” arayan hangi Müslüman’ın yanında oldunuz?..
Söyleyin, hangisinde?..
Beni daha fazla konuşturmayın!..
***************************************************************************
O zamanlar neredeydiniz E-krem ve Mümtaz-er beyler?
Olayı biliyorsunuz... Adı “Bağımsız” ama aslında “Pensilvanya’ya bağımlı” milletvekili Hakan Şükür, geçtiğimiz günlerde “casusluk”la suçlanan “Paralelci polisler ve aileleri”yle görüştü, onlarla “hatıra fotoğrafı” çektirdi!..
Malûm, Hakan Şükür’ün “milletvekili” olduğunu, bir, “Meclis’te yemin ederken” duyduk, bir de “AK Parti’den istifa” ettiğinde!.. “Silik ve sönük” biriydi... Nasıl bir “aslan”, nasıl bir “militan” olduğunu, “Paralelcilere destek” verirken gördük!..
Bir de; “Zaman’e ağabeyleri”nden Ekrem Dumanlı ve bir türlü “onbaşılığa” terfi edemeyen Mümtaz-er Türköne var... Onlar da, Çağlayan Adliyesi’nin önüne gidip, “Paralelci polislerin aileleri” ile görüştüler...
Ve, bu “destek ziyaretleri”ni de; “Biz mağdurların safındayız... Biz hak ve adalet arayanların yanındayız!” diye izah etmeye kalkıştılar!..
Yalan!.. Kuyruklu yalan!..
Çünkü biz;
E-krem’i ve Mümtaz-er’i, meselâ “İmam-Hatiplerin köküne kibrit suyu döken 8 yıllık kesintisiz eğitim”e karşı eylem yapan “mağdur”ların yanında hiç görmedik!.. “İslâm’ın bir emri” olan “başörtüsü”nü yasaklayanlara karşı “hak” arayan “başörtülü öğrenciler”in yanında hiç görmedik!.. “Özgürlük”lerin çiğnendiği, “katsayı zulmü”nün zirveye çıktığı “yasadışı zorbalık”lara karşı “adalet” isteyen “üniversite öğrencileri”nin yanında da hiç görmedik!
O zaman nerelerdeydiniz;
E-krem Bey ve Mümtaz-er Bey?!?..
Sinemada “Popcorn” mu yiyordunuz?..
yeniakit