"Fakirler bu Dünyada kalacak, Zenginler Uzay Turizmine mi Çıkacak?"

Yeni Şafak Yazarı Fatma Barbarosoğlu sordu

Küresel baronlar küresel gelirin %80’ini elinde bulunduruyor. İki yıl sonra belki de %90’lardan bahsedeceğiz. Baronların payı arttıkça, dünya  da yaşanmaz  hale geliyor.


Dünya yaşanmaz bir hale geliyor diye korkan , dünyadan başka gidecek yeri olmayanlar herhalde.

Dünyadan başka gidilecek yer mi var diyorsunuz...

 Hollywood’un distopya filmleri itina ile dünyada hayatın biteceğine inandırıyor seyircilerini. Filmlerde dünyadan uzaya  yolculuk sağlayan onlarca seçenek var, bazıları araç bazıları asansöre benzeyen bir düzenek, aklı olan parası olan binip kaçıyor.

19. yüzyılda mekanı sömüren kapitalizm, 21.yüzyılda sömürge düzenine, zamanı da kattı.

“İnsan hayal ettiği müddetçe yaşar “mı demişti şair.

Kapitalist muhayyile hayal ettikçe “yaşanmaz” oluyor dünya.

Gelecek mimarları günü imha edecek mi, soru bu. Gelecek mimarı deyince kimi mi kast ediyorum?

Ben birini kast etmeden o kendisi söylüyor, Elon Musk. Elon Musk kendisi için “gelecek mimarı” unvanını uygun görüyor. 

Elon Musk kim?

Türk kamuoyu onun adını daha ziyade Anıtkabir ziyaretinden sonra duydu.

Benim gündemime yoğun bir şekilde girmesi ise, dünyanın ilk robot vatandaşı olan Suudi Arabistanlı robot Sofia vesilesiyle oldu.

Sofia kendisi ile söyleşi yapan gazeteciye siz çok fazla Elon Musk dinlemişsiniz diye cevap veriyordu. 

Elon Musk  “.com milyarderi” denen yeni üst sınıfın vitrindeki en parlak elemanı.

Deli ile dâhinin ortak hamurundan karılmış bir ademoğlu. Kafasındaki hayali, gerçeğe geçirmek yolundaki gayretinde genlerinin etkisi büyük olmalı. Elon Musk’ta hem babasından aldığı analitik bir zeka var hem de büyükbabasından aldığı(annesinin babası)  hayallerinin peşinden gitme çılgınlığı.

Çılgınlık deyince boş gezenin boş kalfası bir çılgınlık gelmesin aklınıza. Daha çocukken kütüphanedeki bütün kitapları okuyup kütüphane memuruna yeni kitaplar sipariş etmesi için yalvaran bir kitap aşığı  küçük Elon aynı zamanda. 

Elon Musk’ın  tarihin en ağır roketi  Falcon Heavy’i Mars’a  göndermesi, roketin içine  Tesla Roadster model kırmızı spor arabasını, spor arabanın koltuğuna astronot giysisi giyen cansız mankeni yerleştirmesi...    Çok çarpıcı idi kabul, ama adını aldığı büyükbabasının pırpırlı uçak ile tüm ailesini toplayıp oradan oraya gittiğini düşünecek olursak (ki yolculukların birinde büyükbaba hastalanır uçağı büyükanne kullanmak zorunda kalır) yaptığı daha paralı ama can kaybı riski taşımayan bir iş.  

Kendisine geleceğin mimarı diyen birisinin de aile tarihinde böylesine çılgın sayfaların olması gerekiyor belki de.

5 Şubat Pazartesi günü ABD borsası dibi gördü ve Silikon Vadisi'nin milyarderleri, bizim Bakü -Ceyhan hattı projesine harcadığımız para kadar ( bu tabiri Deniz Zeyrek’ten ödünç aldım) para kaybettiler.

Tarihin çarpıcı tesadüflerinden biri olarak Silikon Vadisi'nin Kara Pazartesisi ile Musk’un Falcon Heavy’nin içine arabasını koyarak Mars’a göndermesi aynı hafta yaşandı.

Bu noktada ABD kamuoyu ikiye ayrıldı. Bir taraf, ki bunların başında öğretim üyesi Vaclav Smil geliyor Musk’un teşebbüsünü “uzay turizmi” olarak değerlendiriyor ve yapılanları “gösterişçi propaganda”nın hanesine yazıyor. Vaclav Smil dünyada milyonlarca insanın karnı açken aşırı zenginler için uzayda eğlence turları düzenlenmesini anlamsız bulduğunu yıllar önce açıklamıştı.

 Musk’un “gösterişçi propaganda”ya ihtiyacı var mıydı?

Slikon Vadisi’nde Steve Jobs’un varisinin kim olacağına dair anket yapıldığında en muhtemel aday  Musk olarak görülüyordu. Artık aday değil kulağın boynuzu geçtiği bir varis  Musk.

Sosyologlar ve ekonomistler Mars yolculuğu ile tarihin akışının değişip değişmediğini tartışıyor. Bitcoin’in arkasında da Elon Musk’un olduğuna dair dedikoduları da hesaba katacak olursak  tarihi akışın debisinin tamamen değiştiğini söylemek mümkün.

Musk sadece hayal eden, hayallerinin peşinden giden adam değil, sahasında başarılı olan herkesle takım arkadaşı olmak konusundaki seçiciliği de dillere destan. Silikon Vadisi’nin ruhu biraz da bu anlayıştan besleniyor zaten. Sahasında başarılı olan isimler başkalarıyla   güçlerini ve hayallerini birleştirmek noktasında çok enerjik davranıyor. Mesela  insan genomunun kodunu çözmüş ve sonra da sentetik yaşam formları yaratmaya çalışmış Craig Venter, “Musk kendimden daha başarılı gördüğüm birkaç kişiden biridir” diyor ve Mars’a gönderilecek bir DNA yazıcısı üzerine Musk ile beraber çalışmayı umduğunu söylüyor: “Uzayda kolonileşmeyi sağlayacak olanın biyolojik taşınma olduğuna inanıyorum. Elon ve ben bunun nasıl gerçekleşebileceği konusunda bir süredir tartışıyoruz.”

Teknik başarılar heyecan verici elbet. Lakin gelişmiş ülkeler ile  diğerleri arasındaki makası açan, dünyayı distopya romanlarına çeviren gelişmelere de, zemin hazırlayan “başarılar” bunlar aynı zamanda.

Sadece zenginlere imkan sunan teknik gelişmeler, dünyanın yaşanılabilir bir yer olarak kalacağına dair umudumuzu tüketiyor.

“.Com milyarderleri” nin hayal gücü ile “Uzay kolonileri”ne her gün biraz daha yaklaşıyoruz.

 Ama yoksulların daha iyi bir şekilde yaşayacağı dünya kurmaya pek katkısı olmuyor bütün bunların.

Velhasıl bendeniz de Kızılay ile aynı görüşteyim. 

Kızılay, Space X şirketinin dünyanın en güçlü roketi olarak tanımlanan Falcon Heavy’i uzaya gönderdiği gün roketin fotoğrafının altına  yazdığı şu tiviti attı:

 “Ağlayan en son çocuğu da güldürmeden henüz erken; gitmeyelim bu gezegenden.

BAĞIŞ yazıp 2868’e gönder. #FalconHeavy “ 

Kızılay ile aynı görüşteyim ama ülkesindeki bilimsel gelişmelere yatırım yapmayan, sanatı desteklemeyen sermayedarı anlamakta güçlük çekiyorum.

Medya-Makale Haberleri

Abdurrahman Dilipak: Pizza sever misiniz?
Abdurrahman Dilipak: Siyonistler suçüstü oldu!
Abdurrahman Dilipak: Kurbağa haşlaması sever misiniz?
Abdurrahman Dilipak: Bize yalan Söylediler
Mücahit Gültekin: Suriye Tartışmaları, "Kökü Dışarıda Olmak" Söylemi ve Politik Hafıza Üzerine