Nasıl insanlar var, nasıl yalan söylüyor ve iftira ediyorlar, Allah’tan korkmadan.
İS diye olmayan biri üzerinden birileri benim hakkımda bir derleme yapıp servis etmiş. İşte orada söyledikleri ve gerçekler:
“Çok gizemli bir gazeteci olan, Abdurrahman Dilipak’ın organize ettiği ve son anda katılmaktan vazgeçtiği eylemler. Gerçekten İlginç Biri!!!. 13 Nisan 1994. Bosna-Hersek’teki katliamı protesto bahanesiyle Abdurrahman Dilipak halkı ayaklanmaya çağırır. İzinsiz gösteri düzenlenir. Ortalık karışır, organizatör Dilipak bulunamaz”. Beni arayıp da bulamayan kimse olmadı. Emniyete gittim ifademi verdim. Bosna’da yaşanan Srebrenitsa katliamı ile ilgili herkes çağrı yaptı, yapanlardan biri de bendim. Toplananlar benim konuşmamı istediler. Bunlar öyle sahtekâr kişiler ki, uzun yıllardır benim korumam var. Zaten toplantı sonrası polisler bana eşlik ettiler meydandan güvenli şekilde ayrılmam için.
“11 Ekim 1998. 100 bin kişinin katıldığı eylemde ‘Özgürlük için El Ele’ zincirleri yapılır. Polis İstanbul’da eylemcilere tazyikli su sıkar, 267 kişi gözaltına alınır. Eylemden sonraki akşam öğrenci yurtlarına baskın yapılır ve yüzlerce öğrenci gözaltına alınır. Aralık ayında İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde (DGM) eylemi örgütlediği iddia edilen 30 kişi hakkında toplam 90 yıl ağır hapis istemiyle dava açılır. Başörtüsü yasağının protesto edildiği bu eylemleri Abdurrahman Dilipak organize eder, fakat son ânda çıkan işi dolayısıyla eyleme katılmaz.”
Eylemin başlangıç anından son ana kadar meydandaydım. Gözaltına alındım, sanık oldum.
“Mavi Marmara Saldırısı. İHH İnsani Yardım Vakfı ve Özgür Gazze Hareketi’nin ve Abdurrahman Dilipak’ın organize ettiği ve Gazze’ye insani yardım taşıyan 6 gemiye; Akdeniz’de, İsrail’den 70-80 mil (130-150 kilometre) açıktaki uluslararası sularda 31 Mayıs 2010’da İsrail Savunma Kuvvetleri müdahale eder. 800 yolcusu bulunan Mavi Marmara’ya çıkan İsrailli komandolar 10 kişiyi öldürür ve yaklaşık 60 aktivist yaralar. Organizasyonu yapan Abdurrahman Dilipak gemiye binmekten son ânda vazgeçer.”
Tam bir yalan, sahtekârlık. Geminin hareketi 15 gün ertelenince, benim başka bir programım sebebi ile gemiye binmeyeceğim belli oldu ve bu durum 15 gün önceden gazetede yazıyor. Çünkü 300 kişi ile birlikte bir Umre seyahatim vardır. Ve bunu İHH, Akit gazetesi, herkes biliyor. Ama bu sahtekârlar kimi bindi-indi diyor, bu binmedi diyor. Organizasyon Free Gaza hareketinindi. Türkiye bölümünü İHH organize etti. Ben sadece yardım kampanyasına destek verdim ve basın sözcülüğünü yaptım.
Şimdi, son yalanları da şöyle: “11 Eylül’de İstanbul Maltepe’de aşı ve PCR karşıtı miting düzenlenecek. Organizasyonu kim yapıyor? Abdurrahman Dilipak. Tarihe dikkat edin: 11 Eylül 9. ay ve 11. Gün! Abdurrahman Dilipak’ı 1992 yılından, ateizmden İslâm’a döndüğüm günden beri 30 yıldır takip ederim. Bu zamana kadar hakkında en az bin tane dava açılmıştır, fakat hiç ceza almaz. FETÖ’yü masa başında kuran CIA Ortadoğu istasyon şefi Siyonist Yahudi Graham Fuller 1990 yılında kendisine gelir ve ılımlı İslâm’ın siyasî ayağını kurmayı teklif eder. İlginç!”
Bunu da benim yazdıklarımdan, açıklamalarımdan öğrenmiştir. Bu planı açıklayan kişiyi neyle suçluyor. Bunu anlattığım “Bu din benim dinim değil” kitabından haberi yok anlaşılan.
“Not; Mitinge kesinlikle katılmayın ve yakınlarınızı da uyarın. ABD Dışişleri Bakanlığının yaptığı açıklamayı unutmayın.. AKP’nin kurulması için 365 gün makale yazan ve 15 yıl boyunca AKP’yi destekleyen Dilipak, şimdi AKP muhalifi olmuş ve kıyasıya AKP’yi eleştiriyor. Yer miyiz?. Yemeyiz. Bizi dünyadan bihaber gelenekçi muhafazakâr seçmenle karıştırmayın.”
Bu müfterileri tanıyın diye bunları yazıyorum. Bir tek bu değil. Avukatlarım bu tür iftiraları takip ediyorlar. Kendileri bilir. Bunun bir de öbür dünyası var. Ben sadece MNP’ye üye oldum, 1960’lı yıllarda. Her zaman doğruları savundum, yanlışlara karşı çıktım, aklım erdiğince, hep bir topluluğa olan kızgınlığım bile beni onlar hakkında adaletsizliğine sevk etmemesi için dua ettim. Bana iftira eden bu münafıklara ise lanet ediyorum.
Sonuçta, benim yorumlarımı unutun, tek çağrım şu: Allah’a, resulüne ve kitaba gidin.
Mevlana’nın en beğendiğim, “Men bende-i Kur’an’em” diye başlayan dizeleri şunlar: Ben Kur’an’ın bendesiyim. Canım onun yoluna feda olsun. Ben Hz. Muhammed-i muhtarın yolunda onun ayak izlerindeki tozum. Kim ki benden o sözlere aykırı bir söz aktarıyorsa, ben o sözden ve o sözü aktaranlardan da şikâyetçiyim”. Bu bakış açısı önemli.
Evet, ben de insanım ve ben de hata yapabilirim. Ben hata yaparsam ki yapıyorumdur, o zaman beni düzeltin. Doğru bir sözüm varsa alın sizin olsun. Hz. Ömer’in dediği gibi, biri, ben yanılırsam ve bana doğruyu söylemezse benden uzak dursun, çünkü onda hayır yoktur. Ya da, o beni uyarır da ben kendimi düzetmezsem, yine benden uzak dursun, çünkü bende hayır yoktur.
Bunlar önemli değil. Şeytan şeytanlığını yapacak. Allah’ın yardımı bize ulaştıktan sonra ne gam. O zaman Allah’ın dostları ile ve mazlumlarla birlik olalım. Allah’ın yardımı celp eden sözler söyleyelim ve işler yapalım. O zaman Allah’ın yardımı bize ulaşır. En azından Allah’ın ipine tutunanlarla birlikte kurtulanlardan oluruz. Unutmayalım ki, kem alat ile kemalata ulaşılmaz. Salih amel, salih iman ve salih bir niyetle mümkündür. Salih bir istikamet ve salih gaye ile o menzile ulaşılır. O zaman Allah uzakları yakın eder. Allah’ın ipini bırakanlar için ise zalimler için yaşasın cehennem.
Unutmayalım ki, Allah’ın kolaylaştırdığından daha kolay, zorlaştırdığından daha zor bir iş yoktur.
Evet evet, fasıklar bize bir haber getirdiklerinde hemen inanmayalım. Onlar yalancıdırlar. Münafıklık da ediyor olabilirler. Sureti haktan gözükerek iftira da ediyorlar, hem de utanmadan.
11 Eylül mitingi için de, kimi iptal haberi yaptı, kimi diğer illerden geleceklerin engelleneceğini yazdı, benim toplantıya katılmayacağımı sosyal medyada yaymaya çalıştılar. Kimi CIA ile ilişkilendirdi, kimi MI6 ile bu projeyi. Eee, şeytan boş durmuyor, fazla mesai yapıyor.
İnsanlar da şeytanın ve onun dostlarının bu tür iftiralarına, yalanlarına karşı hazırlıklı olmalı.
Benim şahsıma yönelik bir iftira üzerinden bu konuyu sizin bilginize sunmak istedim. Bu tür komplolar sadece bana yönelik değil, başka kardeşlerim için de söz konusu. Biz alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmeti olarak, bu gibi konularda, haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana, zalimlere karşı koyalım. Bir topluluğa olan öfkemiz bile bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmesin.
Unutmadan! Kim biri hakkında bir iddiada bulunur da, o şey muhatabında bulunmazsa, o iftirayı yapan kişi, din gününde, o şeyi kendisi yapmış gibi yargılanacaktır.
Hadi durmayın ey münafıklar, ey şereflerini kiralayan haysiyet yoksunu troller, kendi cehenneminize kendi sırtınızda odun taşımaya devam edin.
Her şeyi, gören, duyan, bilen, hüküm sahibi bir Allah var!
Selam ve dua ile.