AHMED MUSTAFA*
2004'te Felluce'de yaşananlara sessiz kalmak hâlâ mümkün değil. Bu konu bir gruba, mezhebe ve hatta direnişe dair duygusal tepkilerin ötesine geçiyor. Mesele, birçok ülkenin askerlerinin insan haklarını koruma iddiasıyla işlediği, hatırlamamız ve hatırlatmamız gereken insanlık karşıtı suçlar.
ABD, yasaklı kitle imha silahlarını ilk kez Felluce holokostunda kullanmadı. Benzer silahları Afganistan'da da denemişti. Filistinlilerin arka arkaya maruz bırakıldığı holokostlarda da, bu silahları İsrail kanalıyla deniyor. ABD'nin kullandığı kimyasal silahlar sadece beyaz fosfor ve uranyumla sınırlı değil; geçmişte sivilleri yakmak için Napalm gazı da kullanmıştı.
Özgürlüklerin, demokrasinin, Aydınlanma'nın, barışın ve insan haklarının ülkesine bağlı güçlerin Felluce'de ne kullandıkları bilinmiyor. Ancak bunların sadece hukuki değil, ahlaki ve insani açıdan da yasaklı kitle imha silahları olduğu kesin. Bu holokostun sonuçları öldürülenlerle sınırlı kalmadı, yeni kuşaklara da uzandı.
Independent gazetesi yakın zamanda bir rapor yayımladı. Buna göre, Felluce'deki kanser vakaların oranı, 2. Dünya Savaşı'nda atom bombası atılan Hiroşima ve Nagazaki'deki orandan yüksek. Rapor Felluce'deki doktorların yenidoğan ölümlerinin artışına dair şikâyetlerini aktarıyor. Keza yeni doğanlar arasında, konjenital (doğumsal) anomali halleri baş gösteriyor; bazı çocuklar iki başlı ve felç halde dünyaya geliyor. Bir araştırmaya göre, Felluce'de kanser hastası olan 14 yaş ve altındaki çocukların sayısı Ürdün'dekilerin dört katı, Kuveyt'tekinin de sekiz katı. 4 bin 800 Felluceli'yi kapsayan araştırmayı yürüten bilim insanlarından Chris Busby'ye göre, kanser vakalarının ve konjenital anomalinin sebeplerinin belirlenmesi zor. Busby, böyle bir etkinin meydana gelmesi için halkın genlerde değişime yol açan bir şeyin etkisinde kalmış olması gerektiğini ekliyor.
Altı yıl önce kenti kuşatıp bombalayan ABD, sonradan beyaz fosfor kullandığını itiraf etmişti. Zaman aşımıyla düşmeyen bu suçun tehlikesi de zaman geçtikçe azalmıyor. Siyonistler
Yahudi Holokostu nedeniyle bütün dünyaya şantaj yapıyor; Avrupalılar hâlâ kendilerini suçlu hissediyor.
Dolayısıyla, yeni yıkım araçlarının İran'da test edilmesi ihtimali söz konusuyken Felluce holokostunu unutmamamız gerekir.
Amerikan imparatorluğu ordusunun insanlık karşıtı suç dosyası çok kabarık. Bu ordunun biyolojik silah denemeleri birçok öldürücü hastalığın yayılmasına yol açtı. 600 kişinin öldüğü ve binlercesinin evsiz kaldığı Felluce holokostu insanlığın alnındaki utanç lekesidir. İnsanların bugün Saddam Hüseyin'in despot rejimine rahmet okumasında şaşılacak bir durum yok. Bu leke sadece suçu işleyen
güçle de sınırlı değil; bize bunu yapmasını, ümmetin mensuplarının Amerikan ve İsrail yıkımının deney sahası olmasını kabul ettiğimiz için hepimiz sorumluyuz. Nazilerle işbirliği yapmakla suçlanan bazı Yahudi liderler gibi bizler de İsraillilerin ve Amerikalıların Filistinlilere ve Iraklılara yönelik holokostlarında işbirliği yaptık. Utanç duymak suçun boyutunu hafifletmez. En azından Felluce halkına yapılanları tanımlayıp, 'yakıtı' olduğumuz
önceki holokstları hatırlatmamız gerekiyor.
Umman gazetesi Vatan, 28 Temmuz 2010)
tımetürk