Fetö’nün Babası Kemalistler Anası Diyanettir
15 Temmuz zulmünü ve imtihanını hep birlikte yaşadık. Rabbimiz o geceki ve devamındaki yiğit şehitlerimize rahmet etsin. Gazilere acil şifalar ihsan eylesin inşallah. Öz eleştiri , kardeşçe tavsiye edebilme, duyabilme, hakka sabredebilme, kültürüne haiz olduğumuz bir güne erebilme dileği ile…
15 Temmuz ve öncesinde hem katledilen hem dayak yiyen hem horlanan İslam taifesi şimdilerde bir de Kemalist Laikçilerden fırça yeme durumunda kaldılar. O gece darbenin başarılı olması için nerdeyse totem yapacaklarken ertesi gün” Başımıza gelenler hep Müslümanların yüzündendir” edası ile Kemalist Laikliğin kıymetini bilelim tarzında pişkinlik içerisindeler. Bu pişkinlik bize de bu yazıyı kaleme aldırdı.
Yazı başlığımızda dediğimiz gibi FETÖ terör örgütünün Türkiye’deki oluşumcu babası Kemalist Laikçi dayatmadır. Anası Diyanet kurumudur. Burada hemen söyleyeyim ki partizan kardeşler sazaniye metodolojısi ile refleks gösterip anlatmak istediğimiz asıl konuyu kaçırmasınlar. Zira konumuz Ak Parti- FETÖ ilşkisi değildir. Konumuz Kemalist ideoloji ve laiklik çerçevesinde anayasal bir kurum olarak kurulmuş Diyanet Teşkilatı ile Fetö terör örgütünün bu ülkede yer edinmesi sürecidir. Zira Fetö’nün uluslar arası ayağı , siyasetayağı, dinsel ayağı farklı farklı konu başlıklarında incelenmelidir. Zira hem Kemalist ideoloji hem Diyanet hem de FETÖ yapılanması Ak Partiden çok daha önce zaten var olan birer gerçektir. Ak Parti bile bile ladesleri, yanılgıları ve kandırılmışlıkları ile bu ivmenin Beşinci hızlandırıcı vitesi olmuştur. Geçelim…
Bu anlamda Laikçilik ve Kemalist yardakçılığı yapan coşkun gazeteciler yıllardır dindar oldukları için baskı gören halkın zekası ile alay edercesine ”en iyisi laiklik, en iyisi cami cemaati” gibi söylemleri ile islami oluşumları itibarsızlaştırma gayretine düşmüşlerdir. Şimdi okuma engelli bir toplumda yaşıyor olduğumuz için yazımızı nesir tarzdan çıkarıp sorusal bir tarza geçerek maksadımızı daha iyi ifade ederiz ümidi ile Kemalist Laikçilere ve Diyanet’e birkaç soru soralım.
Kemalist Laikçiler’e Sorular:
1-Dindarlığın tehlikeli bir şey olduğunu gördük dediniz. Peki Fetöcü terör mensupları yıllardır devlet kademesinde yapılanırken hangi kimlikle gizlenerek bu sızmayı gerçekleştirdi?
2-Fetöcü sözde din zeminli örgüt hangi dinsel ritüelleri kullanarak makam elde etti?
3-Fetöcü yapı çokça namaz kılarak mı asla içki içmeyerek mi asla başını açmayarak mı dans etmeyerek mi orduya yargıya vs. her yere sızdı yoksa bunları yaparak mı kolayca sızdı?
4- İçki, dans, daha çok dekolte ve her türlü tosun mezhebinin boynuzi kaidelerini işleterek sızmayı yapan terör mensubu acaba bu kisvesi ile dindar mı göründüğü için kabul gördü yoksa iyi bir Kemalist Laik kisvesine girdiği için mi makam aldı. Bu durumda sahte Kemalist mi tehlikelidir sahte dindar mı? Yoksa Gerçek Kemalist Laikçi mi gerçek Müslüman mı daha tehlikelidir? Veya 15 Temmuz’da sokağa çıkan hangi gerçek ya da neyin sahtesidir?
5-Olağan şekilde dinini yaşamak isteyen insanlara tek parti döneminden beri yaptığınız baskı sebebi ile çıkış kapısı bırakmadığınız Müslümanlara “ Ben çıkış kapısı buldum.” diyerek terör örgütü yapılanmasının halk içinde zemin bulmasına dayatmacı faşizan tutumunuz ile bir şekilde katkı sağladınız.Bunun farkında mısınız?
6- 15 Temmuz hainliğinden sonra iştahlıca dindar halka elit bir öğretmen edası ile sesleniyorken o gece din ve uhrevi kavramların verdiği coşku ile serden geçen insanların yiğitliği sayesinde bu gün plajda zıkkımlanabiliyorken iç dünyanızdaki aynaya bakmayı düşünüyor musunuz ?
Diyanet Teşkilatına Sorular:
Ak Parti döneminden önce Kemalist Laikçi dayatmanın baskısı haddinden fazla üzerinizdeydi anlıyoruz. Ancak özellikle 2007 sonrası hem bürokraside hem halk nezdinde itibar edinip güçlenmişken :
1-Sızma yapabilmek için Fetö terör örgütünün “İçki içebilirsiniz, dinsiz gibi davranabilirsiniz, namazı terk edebilirsiniz, başörtüsü teferruattır." gibi sözde fetvalarına neden sessiz kaldınız? Örgüt, Kitap ve sünnet ile sabit Naslara dayalı ahkamı delik deşik ederken neden görmezden geldiniz?
2-Dönemin başbakanı, bakanları hatta Cumhurbaşkanı size itibar ederken neden bunlarda bir iş var bir gariplik var bu İslam değil böyle cemaat olmaz tarikat olmaz demediniz?
3-Peruk takılabilir fetvaları verilirken cümle hadis kitaplarında kayıtlı tevatür derecesinde beyan olunan peruğu nehyeden hadisi şerifi neden afişe edip gözlerine sokmadınız?
4-Bir siyasetçi hata yapabilir kandırılabilir ama bir ilim adamı elindeki kitap ve sünnete rağmen kesin hükümlere rağmen kandırılabilir mi? F. Gülen’in uluslar arası CIA ivmeli itibarının(!) Kitap ve sünnetin tartışılamaz hakikat oluşunun itibarını gölgelemesine neden sessiz kaldınız?
5-Fetö konusunda yanıldığınızı iddia ederken şimdilerde yanmaz kefen satanlara, emitasyon nalin-i şerif satanlara, “Allah bizi şeyh efendiye ve çocuklarına köle olmamız için yarattı” diyenlerin videoları internet ortamında gezip dururken bunlara da sessiz kalmakla ve itibarlarını devam ettirmelerine ses çıkarmamakla aynı hatayı işliyor olduğunuzun farkında mısınız?
6-Kutlu Doğum Haftası, Dinler Arası Diyalog gibi etkinliklerin ilmi bir dayanağı olmamasına rağmen oluşumuna harcadığınız eforun mislini, ilmi gerekçesi ve elzemiyeti olan mezhebler ve tarikatlar arası diyalog çalışmasına da harcamayı düşünüyor musunuz?
Soruları çoğaltmak mümkünken maksadımız üzüm yemek olduğu için doğru sorularla doğru istikamete gideriz ümidi ile vecibemizi yerine getirmek istedik. Terör örgütüne kapılmış Müslümanlarında bir öz eleştiriye girmeleri gerektiğini de hatırlatmadan geçemeyeceğim. Müslüman kalbi ile "gavur" gibi yaşamak nefislere hoş geldi bir dönem birilerine. Adı cemaat, adı İslam(!). Parlak ham traş suratla conti kıyafetler süslü makyajlı mücahide ve mucahidler(!) olmak ne de güzel geldi nefislere…Her türlü fiil, tarz, lüks, israf, tutum serbest ve sonunda günah yok sevap var öyle mi ? Cennet gibi bir hayat ve sonunda cehennem yok. Sahi bu bir kandırılmışlık mı yoksa nefsin razı olması mı ? Ve işin kötüsü diğer yapılarda da farklı tezgahlar dönüyor akaidi sapmalar, şirk günah çukurları aynı derinlikte gidiyor. Sadece FETÖ ifşa olduğu için şimdilerde cünüp suyu FETÖ'ye …
Son olarak bize denirse ki “Sen ne yaptın bunca zaman FETÖ ile ilgili” derim ki yazılarımı 2004, 2006,2008 vs gibi yıllarda ve daha sonrasında bunları gerek müstear isimle gerek mevcut ismimle yayınladım arşivden bakılabilir. Ve o günlerde Allah’tan başka ki şimdi de öyle bir dost ve koruyucumuz yoktu. İlmiye de mülkiye de sıffıye de FETÖ'den yanaydı .Şimdilerde yurt dışına kaçan emniyet müdürleri ve çakalları ile köşe kapmaca oynuyorduk. Saray mollaları "Bu genç doğru söylüyor amma..." diyerek F. Gülen’i kutsuyordu. Gülüyoruz, geçiyoruz…
15 Temmuz’da istikbalde bir hesabı olduğu aleni olarak belli olan Rabbimize hamd olsun. İstikbaldeki hesabı ile halka o gece ayrı bir yiğitlik ve şehadet sevdası bahşeden Rabbimiz bu coğrafyanın sıradan bir coğrafya olmadığını bu halktan ve idarecilerinden beklentileri olduğunu açıkça işaret etmiştir. İşaretleri iyi okuyup “ Ancak sana ibadet eder ancak senden yardım dileriz” Fatiha-4 diyebilenler istikamet üzeredir. Allah’a giden istikametli yol ancak Allah'ın meşru kıldığı yoldur. Gerisi hizmet değil hezimettir.
İbrahim Küçük
Tevhidhaber