Evet, soru gayet açık;
“Fetullah Gülen, Burak Can Karamanoğlu için niye taziye mesajı yayınlamadı?”
Oysa, aynı Fetullah Gülen;
Geçtiğimiz Pazartesi günü “saat 07.00’de” ölen 15 yaşındaki Berkin Elvan için, “15 saat sonra” yani “saat 22.00” civarında “zehir-zemberek” bir “taziye mesajı” yayınlamıştı... Orada kullandığı ifadeler; “taziye”den ziyade “Hükümet’e sövgü mesajı” gibiydi...
Mesajında diyordu ki;
“Sağduyu ve uzlaşıyla örgülenmesi gereken devlet aklının öfke ve kine mağlub olduğu zor günler geçirmekteyiz. Bu nefret atmosferi, toplumun muhtaç olduğu sevgi, sükunet ve birbirini anlama çabasını ortadan kaldırmakta; yukarıdan aşağıya doğru çatışmacı bir üslûbu telkin etmektedir.
Bir AVM inadıyla başlayan hadiseler teskin edileceğine kutuplaştırıcı bir dille körüklenmiş ve bugüne kadar birçok gencimizin hayatını kaybetmesine sebep olmuştur. 15 yaşındaki küçük Berkin Elvan, bu atmosferin son kurbanı.
Elvan ailesine ve yakınlarına başsağlığı diler, bugüne kadar pek çok acıyla dağidâr olmuş ama temkin ve teyakkuzunu korumayı başarmış Alevi kardeşlerimize sabrı cemil niyaz ederim.”
KAPİTALİSTLERİN KUCAĞINDA!
Görüyorsunuz ya;
“Gezi zekâlılar” tarafından daha “kalkışma” esnasında yapılan açıklamalarda; olayın “Gezi Parkı... Ağaç ve AVM ile ilgisinin bulunmadığı” açık açık ifade edilirken, Fetullah Gülen, “kalkışma”nın hâlâ “AVM’den” çıktığını iddia ediyor.
Oysa, “Gezi terörü”nün bir tek sebebi vardı: “Türkiye’de kaos çıkarmak!”
Kim organize etti bunları?..
Elbette Neo-Con’lar,
Elbette Avrupa ve İngiltere...
Ve elbette İsrail-MOSSAD!..
Kiminin “kuyruk acısı” vardı, kimi de “Türkiye’ye diz çöktürmek” istiyordu...
Dolayısıyla, bu “Gezi Zekâlı”lar;
Belki bilerek, belki farkında olmadan “uluslararası güçlerin oyuncağı” oluyordu!..
Eğer “tırnağa sürecek akılları” olsaydı, “oyun”u görürler ve derlerdi ki;
“Bu ne biçim iş yaa!.. Biz emperyalizme, kapitalizme ve sömürüye karşıyız ama, bize otellerini ve mağazalarını açanlar, TÜSİAD üyesi iş adamları!.. Aramızda yer alıp, çapulcu olduğunu deklâre eden de bir iş adamı!.. Yoksa biz; kapitalizme karşı çıkarken, kapitalistlerin kucağına oturuyor ve onların haz almasını mı sağlıyoruz?”
Dedim ya;
Eğer “kuş kadar beyinleri” olsaydı, bunu düşünürler ve “kapitalizme karşı eylem” yaptıklarını zannederken, “sermaye tarafından bir piyon olarak kullanıldıklarını” anlarlardı!..
Ama, onlarda beyin yok ki!..
Adı üstünde;
“Gezi Zekâlı!”
BUNLAR MI YERLİ?
Herhalde hatırlayacaksınız...
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın onayı ile “Gezi temsilcileri”ni kabul eden Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, daha o gün anlamıştı, bunların “Gezi Parkı” ve “ağaç” ya da “AVM” diye bir dertlerinin olmadığını...
Zira, “talep”leri şunlardı:
l 1- Taksim’deki Atatürk Kültür Merkezi yıkılmasın.
l 2- Üçüncü Köprü yapılmasın.
l 3- Kanal İstanbul yapılmasın.
l 4- Üçüncü Havaalanı yapılmasın.
l 5- Hidroelektrik santralleri ve nükleer santraller olmasın.
l 6- Türkiye dış politikasını değiştirsin.
Mehmet Ceviz’in ifadesiyle, “Taksim Derebeyliği”ni ilân etmiş gibi konuşan bu arkadaşlara; “Oldu!.. Başka arzunuz!.. Paket mi yapalım, burada mı yersiniz?” diye sorulmuştu o günlerde!..
Öyle ya;
“Dış destekli ve Gezi Parkı maskeli darbe girişimi” o günlerde ve daha sonra, hep “5-6 ağaç meselesi” gibi gösterilmeye çalışıldı...
Her ne hikmetse;
Aralarına “illegal terör örgütleri”nin de karıştığı “vandallık”tan, “kırıp-dökme”lerden, “ateşe verme”lerden, “motoloflama”lardan, “camiye içki ve ayakkabı ile girme”lerden hiç kimse tek söz etmedi!..
Buna, Fetullah Gülen de dahil!..
Baksanıza, hâlâ; “Bir AVM inadıyla başlayan hadiseler” diyor!..
Allah’tan kork be adam;
“Taziye mesajı” yayınladığın Berkin Elvan adlı gencin yaralandığı 16 Haziran’da; bizzat Başbakan Erdoğan, “AVM’den vazgeçildiğini” açıklamış ama buna rağmen “kalkışma” devam etmişti!..
Fetullah Gülen’in iddia ettiği “kutuplaşma”yı başlatan ve “körükleyen” kimdir acaba?.. Eylemcilerin ceplerine “200’er lira” koyanlar kimdir?.. “Eylem taktikleri”ni veren “OTPOR”cular kimdir, Gene Sharp kimdir?..
Ne yani, Fetullah Gülen, bu “tezgâh”çıları, bu “tahrik”çileri ve hedeflerinin “darbe” olduğunu bilmiyor mu?..
Bal gibi biliyor...
24 SAAT GEÇTİ, TIK YOK!
Her neyse... Gelelim “taziye mesajı” meselesine... Dün de yazdığım gibi, Berkin Elvan adlı genç, “bu ülkenin evlâdı”dır... Dolayısıyla, ölümüne hepimiz üzüldük...
Ama, merak ediyorum;
Berkin Elvan için, “öldüğü” gün, yani Pazartesi günü saat 22.00 civarında taziye mesajı yayınlayan Fetullah Gülen; Berkin’in ölümünü istismar eden “illegal örgüt”ler, “provokatör”ler, “vandal”lar, “barbar”lar ve “katiller sürüsü” tarafından öldürülen Burak Can Karamanoğlu adlı 22 yaşındaki “Alucralı” ve “AK Parti’nin kayıtlı üyesi” olan genç için niye bir “taziye mesajı” yayınlamadı acaba?..
BU AYRIMCILIK NİYE?
Yazının burasına geldiğimde, saatler 20.15’i gösteriyordu... Yani, “Burak’ın katledilmesi”nin üzerinden “tam 23 saat” geçmişti...
Hâlâ Gülen’den “tık” yok!..
Düşünebiliyor musunuz;
Berkin Elvan için ölüm haberinin duyulmasından “15 saat” sonra “taziye mesajı” yayınlayan Fetullah Gülen; Burak Can Karamanoğlu’nun katledilmesinin üzerinden “23 saat geçtiği halde” şu ana kadar herhangi bir mesaj yayınlamadı!..
Hayır, Berkin Elvan’ın “Alevi bir genç” olduğunu, Burak Can Karamanoğlu’nun ise hem “Sünni”, hem de “AK Parti üyesi” olduğunu gündeme getirip de, “ayrımcılık” yapacak değilim... Çünkü, ikisi de, bu ülkenin evlâdı!..
Ben ayrımcılık yapmıyorum da, Fetullah Gülen’in yaptığı nedir?.. Ne yani, “Alevi” genç bu ülkenin evlâdıdır da, “Sünni” genç uzaydan mı gelmiştir?..
Haa, Fetullah Gülen’in taziye mesajı yayınlayıp-yayınlamaması çok mu önemli?.. Umurumda değil... Yalnız, “bir zihniyeti deşifre” etmek istedim!..
Malûm; Fetullah Gülen; hayatı boyunca; “kendilerinden olmayan Sünni Müslümanlara hep soğuk ve mesafeli” olmuştur!..
“Alevi genç” için taziye mesajı yayınlayıp da, “Sünni genç” için duyarsız kalması, bunun en son ve en çarpıcı örneğidir...
Kimbilir, belki de;
“DHKP-C Terör Örgütü”nü karşısına almak istememiştir!..
GÜLEN’İN SİYONİST AŞKI!
Ben, Fetullah Gülen’in, “toplumun çoğunluğundan farklı tavırlar” sergilemesinin sebebini de çok merak ediyorum...
Meselâ, bu toplumun geneli, “Siyonist İsrail ve onun medyası”na sıcak bakmaz... Ama Fetullah Gülen, bir “demeç” vereceği, ya da bir “makale” yazacağı zaman, her ne hikmetse, hep “Siyonistlerin medyası”nı tercih ediyor!..
Demeç vermek için Wall Street Journal’ı, makale yazmak için İngiliz gazetesi Financial Times’i tercih etmesinin, acaba özel bir sebebi var mıdır?..
Nedir bu “Siyonist İsrail” aşkı?..
Nedir bu, “Türkiye’yi elin gâvuruna gammazlama” sevdası?..
Adı geçen gazeteler var ya;
“Türkiye ile asıl savaşan” bunlardır... Takvim’den Ergün Diler’in dikkat çektiği gibi;
“İngiliz Financial Times gazetesinin sahibi Pearson PLC!
Bu şirketin sahibi kim?
Yüzde 50’si The Economist’in, yani katıksız Türk düşmanı olan Rothschild ailesi ve FIAT’ın patronu Agnelli’nin...
Peki Fethullah Gülen’in seçtiği gazetenin kalan yüzde 50’si kimin?
Penguin Random House’ın!
Yabancı geldiğinin farkındayım!
Daha açık yazayım o zaman!
Bu şirketin sahibi de Gülen’i Amerika’da tutan Rockefeller!”
Merak ediyor insan;
Fetullah Gülen, konuşmak ve yazmak için, niye özellikle “Siyonist gazeteleri”ni seçiyor... Yoksa, kendisine başka şans tanınmıyor mu?..
Fetullah Gülen Pensilvanya’da bunları yaparken, “Türkiye’deki adamları” da boş durmuyor tabii...
“Diyanet’i itibarsızlaştırmak” için; “Diyanet’in, mut’a nikâhı için 40 imamı İran’a gönderdiği” gibi, “alçakça iftiralar” atıyorlar!..
Acaba; bu tür “itibarsızlaştırma” haberlerini de İsrail mi istiyor?..
Yoksa Diyanet’i;
“Kendilerine benzetemediler” mi?!?..
MESAJ NİÇİN ÖNEMLİ?
Uzun lâfın kısası;
Dün “Gezi Zekâlılar” kullanılarak, bugün de “Aleviler” ve “Paralel Medya” ile DHKP-C gibi illegal örgütler kullanılarak Türkiye’de “kaos” çıkmasını, bir “darbe” yapılmasını ve “Türkiye’ye diz çöktürülmesini” isteyen Amerika’daki “Neo-Con’lar”dır, “Avrupa ülkeleri”dir, İngiltere’dir ve “Siyonist İsrail”dir!..
“Fetullah Gülen’in, kimin safında yer aldığını” görmek için de, herhalde; yayınladığı ve yayınlamadığı “taziye mesajı”na bakmak yeterlidir!..
Bilmem, anlatabildim mi?..
**********************************************************************
Şube Müdürlüğü mülâkatlarına Avcı’dan sıkı inceleme
Kestirmeden gideyim... Dün sabah Milli Eğitim Bakanı Sayın Nabi Avcı ile “yarım saati aşkın bir telefon görüşmesi” yaptım... “Nazilli İHL” konusunda konuştuk, “Şube Müdürleri Mülâkat Sınavları” konusunda konuştuk...
Sayın Nabi Avcı; “Hiç kimse endişe etmesin, hiç kimsenin hakkı yenmeyecek” dedi ve ekledi: “Gerek yazdığın yazı, gerek gelen şikâyetler üzerine titiz bir inceleme başlattım... Mülakata giren ama kazanamayanlarla, hatta kazananlarla ilgili dosyalara tek tek bakıyorum... Bizzat kendim inceliyorum.”
Sonra da şunu söyledi: “Yazılı sınavında yüksek puan alıp da, mülâkatta düşük puan almanın tek sebebi bilgi değil... Kılık-kıyafet, ciddiyet ve komisyon üyelerinin karşısındaki hal ve tavır da önemli... Çünkü bu insanlar, yönetici olacaklar!”
Sayın Bakan’ın söyledikleri bunlar... “Dosyaları bizzat incelediğine” göre, “kimsenin hakkı yenmez” diye düşünüyorum... Şimdilik, durum bu...
yeniakit