Filistin(IV)

Merve Kavakçı

Uluslararası arenanın ileri gelenleri bir taraftan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini yayınladılar, aynı zamanda diğer taraftan da İsrail’in kurulması, güçlenmesi için gerekli Filistin zulümlerine İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine rağmen sessiz kaldılar. Yahudiler İsrail denen ulus-devleti kurmalarına ön ayak olunmasından sonra rahat durmadı ama. Onlara verilenle yetinmediler. Ontolojik olarak “seçilmiş ırk” üstün millet olduğuna inandığından Yahudiler elindekilerle yetinmeyip, daha ve daha fazlasını istediler. 1967’ye kan, vahşet ve cinayetle böyle ulaşıldı. Arkasına şartsız desteğini aldığı Amerika ile Hıristiyan Avrupa’nın kanadı altında, İsrail yerleşkeleri masum Filistin halkını boğdu, öldürdü, ölmekten beter etti... Günbegün... Bugünlere böyle gelindi. Bu arada İsrail’e karşı muhalefeti söndürmek adına anti-semitizm kavramını geliştirdiler. İsrail’e itiraz eden herkese Holokost tarihine atıf yaparcasına Yahudi düşmanı yaftasını yapıştırdılar. İsrail’in yaptığı zulümlere karşı sesini yükseltmek adeta Hitler’le aynı safa konmak anlamına geliverdi birden. Muhalefet edenler ne kadar “hayır biz Yahudi düşmanı değiliz sadece İsrail’in yaptıklarına karşı çıkıyoruz, bunun din ve hangi ırktan geldikleriyle alakası yok” deseler de üzerlerindeki karalamayı temizleyemediler... Çünkü?.. Çünkü uluslararası arenanın büyükleri, ileri gelenleri böyle uygun gördü...

Şimdi?.. Şimdi bir şeyler sanki değişmeye yüz tutuyor. Mu? İki ulus-devlet çözümü teknik açıdan hâlâ masada. İsrail hâlâ agresif siyasetine arsız bir çocuk misali Batının kanadı altında şımararak devam ediyor. Davos “One Minute!’ bir milat oldu. Mavi Marmara onun devamı oldu. Filistin “otoritesi” ise, uluslararası arenaya usul usul girme çabasında. Sessiz ve derinden ilerliyor. Diplomatik tanınırlık için titiz bir şekilde çalışıyor. Muhalifleri çok güçlü, ama onları da izole edip, yalnızlaştırmayı başarma yolunda Filistin halkı. Değişimin ilk sinyalleri en beklenmedik anda geldi. Birleşmiş Milletler’in Gazze üzerine hazırladığı -hem de Güney Afrikalı bir Yahudi tarafından- Goldstone raporu Gazze’de yaşanan vahşeti gözler önüne koydu. İsrail ve yandaşları hop oturup hop kalktı tabii... Tanınırlık anlamında ilk adım ise 2011’in sonunda atıldı ve UNESCO Filistin otoritesinin bayrağını göndere çekti. Amerika ve İsrail’den itiraz gecikmedi, hemen akabinde geldi. Buna rağmen kabul gördü Filistin. Şimdi ise Türkiye’de “İsrail’i kızdıran imza” olarak haberlerimize düşen yeni bir gelişme var. Birleşmiş Milletler’e bağlı olarak çalışan on iki kuruma katılma kararını imzaladı Mahmud Abbas. İsrail hemen muhalefet etti. İsrail’i İsrail yapan Amerika da peşinden takip etti. ABD Dış İşleri Bakanı John Kerry yaklaşmakta olan bölge ziyaretinden Filistinlilerle yapacağı görüşmeyi iptal ettiğini açıkladı.

İsrail’e rağmen, Amerika’ya rağmen, dünya Filistin’i bağrına basacak. Bir gün. Er ya da geç.. Çünkü zulümle abad olunmaz.

yeniakit