Esir kuruluşları (Filistin Esir İşleri Heyeti, Filistin Esirler Cemiyeti, Zamir Esirleri ve İnsan Haklarını Koruma Kurumu); her yıl 4 Mayıs'a denk gelen Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nde şu açıklamalarda bulundu: "İşgalci İsrail makamları; apartheid rejiminin bir parçası olarak, düşünce ve ifade özgürlüğünü kısıtlamak ve esirler üzerinde daha fazla sansür uygulamak ve kontrol sağlamak amacıyla bir dizi politika izlemektedir. Bunların en başında; haksız tutuklama, tehdit, ev hapsi, iş yerinde saldırılara maruz kalma gelmektedir. Bu etkenler, halkın toplumsal, kültürel ve siyasi rollerini baltalamak ve maruz kaldıkları insanlık suçlarını ifşa etmelerini engelleme amacı gütmektedir.
Geçtiğimiz yıl gazetecilere yönelik suç ve ihlallerde en çok öne çıkan insanlık suçu; ünlü gazeteci Şirin Ebu Akile'nin öldürülmesiydi. Bununla da kalmayıp işlenen bu suça çarpık bahaneler sunulmuştu. Bundan tam iki yıl sonra, geçen yıl 11 Mayıs'ta Şirin Ebu Akile'nin meslektaşı, Filistinli gazeteci Gufran Veresane de şehit edilmişti.
Çeşitli medya kuruluşlarının hedef alınması ve Filistinli gazetecilerin haksız yere tutuklanması hiç son bulmadı, üstelik Ekim 2015'te Kudüs İntifadası'nın patlak vermesiyle bu sayıda daha da artış gözlendi.
"Gözaltı ve tutuklamalar, darp ve saldırılar, ev baskınları, medya kuruluşlarının kapatılması, teknik ekipmanlara el konulması, ayrıca çok sayıda gazetecinin takip edilmesi, polis merkezlerine çağrılması, hareketlerinin kısıtlanması ve seyahat yasağı verilmesi dahil olmak üzere gazetecilere yönelik yüzlerce hak ihlali gözlemleyerek belgeledik."
"Hedef alma politikaları, İşgal Devleti tarafından öldürülen şehitlerin fotoğraflarını sosyal medya hesaplarında paylaşan yüzlerce "Facebook" aktivistini de etkiledi. İşgal Devleti İsrail; gazetecilerin fikirlerini bastırmaya, intikam almaya, kendilerine korku aşılamaya, susturmaya, yönelimlerini etkilemeye, özgür kalemlerini saptırmaya ve kameralarının yakaladığı gerçekleri karartmaya ve onları zorla etkisiz hale getirmeye veya tasfiye etmeye çalışmakta, insanî ve meslekî görevlerini yerine getirmekten alıkoymaktadır."
Gazetecilerimizi, gerçekleri yayma ve işgalin suçlarına ışık tutma konusunda ileri adım atmaya davet ediyorum. Bu bizim vatanî bir görevimizdir.
Medya ve basında uzmanlaşmış uluslararası federasyonlarını, tüm medya çalışanlarını, düşünce ve ifade özgürlüğü savunucularını; İsrail işgal hapishanelerindeki meslektaşlarına destek için ciddi adımlar atmaya ve Filistinli gazetecilere ve medya alanında çalışan herkese yönelik koruma sağlamaya çağırıyorum.
Gazetecilere Destek Komitesi ise: "Dünya, Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nü kutlarken, İşgalci İsrail, işgal altındaki Filistin topraklarında gazetecilere ve medya çalışanlarına yönelik ihlallerini sürdürüyor; Bu yılın başlarında medya çalışanlarına yönelik 174 ihlal kaydedildi, İşgal hapishanelerindeki tutuklular arasında 19 gazeteci ve medya çalışanı bulunmaktadır." açıklamalarında bulundu.
Gazetecilere Destek Komitesi şöyle ekledi: "İşgalci İsrail'in, BM Genel Kurulu tarafından 1993'te uluslararası olarak ilan edilen ve 1991'de UNESCO Genel Konferansı'nın yirmi altıncı oturumunda kabul edilen 3 Mayıs'ın neyi temsil ettiği konusunda en ufak bir kaygı duymadan ihlallerine devam ederek basın özgürlüğünün temel ilkelerini hiçe saymakta ısrar etmesi konusunda uyarılarda bulundu."
Hastanede hasta olan annesini ziyaret ettikten sonra dönüş yolunda kaçırılan ve hapishanedeyken annesinin ölüm haberini alan arkadaşım, gazeteci ve aktivist Ramzi el-Abbasi'yi de unutmayacağım. Bu yaşadıkları, özgür düşünceye sahip olmanın bedelidir. Bizler, tüm İslam ümmetinin onurunu savunduğumuz ve tüm özgür insanlar adına direndiğimiz için her türlü bedel ödemeye hazırız. Zira bu, tüm insanlığın nabzına dokunan bir davadır. Dünya Basın Özgürlüğü Günü'nde, özgür ruhlu tüm gazetecilere ve basın çalışanlarına selam olsun.(Ajanslar)