Allah'a, Ahiret'e, Elçilerine ve Kur'an'a iman etmiş mü'minler bilir ki; haksız yere cana kıymak, bir başkasının hanesine, malına mülküne zarar vermek, hürmetini çiğnemek kati olarak haram kılınmıştır. 100 yıl önce aramızda sınır dahi olmayan beldelerde yaşayan din kardeşlerimize ve akrabalarımıza bu gün düşman olmaya kalkışmak akla ziyan bir tutumdur.
Böylesi arizi bir tutum " ben ateşten yaratıldım o ise topraktan ben ondan üstünüm" diyen Şeytan'ın ilk faşist,ırkçı davranışı ile belirmiş hastalıklı yaklaşımının neticesidir. Toplumları şuralı buralı, şucu bucu, falan kavimden filan bölgeden, o mezhepten bu mezhepten ya da şu cemaatten bu cemaatten diyerek etnik ve siyasi endekslerle bölerek yönetimi kolaylaştırma taktiği firavni bir stratejidir. Çağdaş küresel firavunlar da tam da bu taktiği uygulayarak ülkemizde ve bölgemizde kargaşa çıkartma peşindedir. Kur'an firavni taktikten bizi haberdar etmiştir. Şöyle ki ; Gerçek şu ki, Firavun yeryüzünde büyüklenmiş ve oranın halkını birtakım fırkalara ayırıp bölmüştü; onlardan bir bölümünü güçten düşürüyor, erkek çocuklarını boğazlayıp kadınlarını diri bırakıyordu. Çünkü o, bozgunculardandı. (Kasas-4)
Kur'an'ın bu ve benzeri bir çok uyarısına rağmen inancını mayasını unutup cahiliye adetlerinin peşine düşerek aldananlar dünya ve Ahiret'te zelil olacaktır.