Fransa, 1524'te başlattığı sömürgecilik faaliyetleriyle Afrika'nın batısında ve kuzeyinde 20'den fazla ülkeyi işgal etti. Afrika'nın yüzde 35'i, 300 yıl boyunca Fransa'nın kontrolünde kaldı.
Kuzey Afrika ülkesi Cezayir de Fransız sömürgeciliğini her alanda hisseden ülkelerden biriydi. Yeraltı ve yerüstü zenginlikleri yüzyıllarca Paris'e taşınan ülkede yapılan nükleer denemelerde binlerce insan hayatını kaybetti.
Fransız sömürgeciliği sosyal, siyasi, ekonomik ve askeri alanda yaptığı faaliyetlerle ülkeyi boyunduruk altına alırken, kültürel alanda yaptıklarıyla da Cezayir'e büyük darbe vurdu.
Öyle ki, kanlı bir bağımsızlık savaşının ardından özgürlüğüne kavuşan Cezayir, kendi ülkesinden çalınanları dahi Paris'ten alabilmiş değil.
2 milyon tarihi belge
İşte "Hafıza Dosyası" olarak isimlendirilen Fransız sömürgeciliği dönemi (1830-1962) dosyaları da Cezayir'in uzun yıllardır almak istedikleri arasındaydı.
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun'un geçtiğimiz yıl Cezayir-Fransa Ortak Tarihçiler Komitesi'nin, ülkesinin Fransız sömürge döneminin incelenmesi için görevlendirildiğini açıklaması bu açıdan önemli bir adımdı.
Aylarca süren müzakerelerin ardından Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun ile yaptığı telefon görüşmesinde, dosyalara yönelik çalışmaların sürdürülmesi gerektiğini vurgulamıştı.
22 Kasım'da ise Cezayir-Fransa Ortak Tarih ve Hafıza Komitesi tarafından Konstantin kentinde düzenlenen "Arşiv dosyaları, bibliyografya, kronoloji ve yağmalanan mülklerin geri alınması" konulu toplantı sonrasında anlaşma sağlandı.
Cezayir devlet radyosunun haberine göre, Cezayir Tarih ve Hafıza Komitesi ile Fransa Tarih ve Hafıza Komitesi sömürge dönemine ait 2 milyon belgenin dijital ortama aktarılmış halinin Cezayir'e iade edilmesi konusunda anlaşmaya vardı.
Anlaşma kapsamında ayrıca Fransa'ya kaçırılan Osmanlı dönemine ait 5 metretül çapında 29 rulo ve 13 kayıt defteri ile yağmalanan bazı mülklerin Cezayir'e iade edileceği belirtildi.
Anlaşmada sözü geçen belgelerin Cezayir'e iadesinin ne zaman ve nasıl gerçekleştirileceğine dair detaya ise yer verilmedi.
Cezayir-Fransa arasında çözüm
Cezayir ile Fransa, yıllardır Fransız yetkililerin vermeyi reddettiği Cezayir arşivi ve Paris'teki İnsan Müzesi'nde bulunan halk devrimi liderlerinin kafataslarının iadesi başta olmak üzere olağanüstü 4 tarihi dosyayı müzakere ediyor.
Cezayir makamlarına göre, üçüncü dosya Fransa'nın 1960-1966 yılları arasında Cezayir çölünde gerçekleştirdiği nükleer denemelerin kurbanları için tazminat, dördüncü dosya ise Bağımsızlık Savaşı (1954-1962) sırasında kaybolan 2 bin 200 kişinin akıbetinin açıklığa kavuşturulmasıyla ilgili.
Fransa, sömürgeciliğe karşı halk direnişinin sembol isimlerinden bazılarının kafataslarını 2020'de Cezayir'e teslim etmişti.
Paris'teki müzede saklanan kafatasları
Fransa'nın başkenti Paris'teki İnsan Müzesi'nde, dünyanın pek çok yerinden getirildiği belirtilen 18 bin kafatası bulunuyor.
Kimlik tespiti yapılan 500 kafatasından 36'sının, 19'uncu yüzyıl ortalarında, Fransa'nın Cezayir'i sömürgesi altına almaya başladığı dönemde öldürülen Cezayirli mücahitlere ait olduğu belirlenmişti.
İnsan hakları örgütleri ve tarihçiler, Fransa'nın 1830-1962 yıllarındaki sömürge döneminde Cezayirlilere yönelik katliamlar gerçekleştirildiğini ve yüz binlerce kişinin tehcir edildiğini belirtiyor.
Cezayir'de 132 yıllık Fransız zulmü
Kuzey Afrika ülkesi Cezayir'in üzerindeki Fransız emelleri, 19. yüzyılın başına kadar uzanıyordu. O yıllarda Cezayir, bir Osmanlı eyaletiydi ve Dayı Hüseyin Paşa tarafından yönetiliyordu. Fransa'nın ilk işgal hareketi 1827'de başladı. Aynı yıl Fransa, Navarin'deki Osmanlı donanmasını yaktı. Bu olaydan kısa bir süre sonra 1828'de Osmanlı-Rus Savaşı başladı. Böylece Osmanlı'nın, Cezayir'e yardım etmesi imkansız bir hal aldı.
İşgal ve direniş
Cezayir'in asıl işgali, 14 Haziran 1830'da başladı. İşgal sonrası ülkede hemen ayaklanmalar baş gösterdi. Bunlar ülkenin tamamına yayılmasa da 1847'ye dek sürdü.
Fransa, Cezayir'i işgal ettikten sonra sistematik bir çalışma başlattı. Ülkenin yerli halkını yönetmek için “Arap Büroları” ismiyle askeri merkezler kuruldu. Bunlar bir çeşit askeri sıkıyönetim merkezleriydi. 1870'te Cezayir yönetimi, Fransa İçişleri Bakanlığı'na bağlandı. Bu durum, 1871'de 200 kadar kabilenin başkaldırmasına neden oldu. Fransız ordusu, bu kez ülke geneline yayılan ayaklanmayı bastırmak için son derece acımasız davrandı. Cezayir kan gölüne çevrildi. 1881'de çıkan üçüncü ayaklanma da aynı yöntemle bastırıldı.
Milli kimliği imha saldırıları
Askeri zulüm altında ezilen Cezayir halkı, sosyal ve kültürel yöntemlerle de işgal altında tutuluyordu. Fransızlar, halkın Müslüman ve Arap kimliğini yok etmek için çeşitli politikalar izledi. Arapça ve Berberice yerine Fransızca hakim dil haline getirildi. Müslüman kimliği unutturmak için misyonerlik faaliyetlerine geçildi. Nüfus yapısını değiştirmek için de Avrupa'dan Cezayir'e göç teşvik edildi.
1945'de II. Dünya Savaşı'nın bitmesiyle Cezayir halkı arasında yeni bir kıpırdanma başladı. Bazı şehirlerde halk, bağımsızlık talebi ile sokaklara çıktı. Fransızlar, bağımsızlık isteyenlerin üzerine ateş açarak halkı püskürttü.
İsyan ateşi
Cezayir'in uzun yıllar boyunca varlık gösteremeyen bağımsızlık çabalarında dönüm noktası 1954 yılı oldu. Katolik Fransızların 1 Kasım'da dini bayramlarını kutladıkları gün Cezayir Kurtuluş Savaşı patlak verdi. Fransız yerleşimcilerin evleri, askerlerin nöbet noktaları ve karakollar ateşe verildi. Pek çok kentte eş zamanlı olarak bombalar patladı. Bu kez ülkenin bir kısmı değil, tamamı bağımsız Cezayir için ayaklanmıştı. Kısa sürede 100 bin kişi bağımsızlık savaşına katılmak için gönüllü oldu.
Bu dönemde Cezayir'in bağımsızlık mücadelesinin başlamasında etkili isimlerden biri olan Abdülhamid Bin Badis'in şu sözleri savaşın sloganı oldu:
"Arapça dilim, İslam dinim, Cezayir ise yurdumdur"
Fransız ordusu, sömürge yönetiminden kurtulmak isteyenlere geri adım attırmak için hiç olmadığı kadar acımasız yollara başvurdu. Hava kuvvetlerinin bombardımanından kimyasal silah kullanımına, işkenceden toplama kamplarındaki toplu infazlara kadar pek çok yöntem kullanıldı. Buna rağmen Cezayir halkı bağımsızlık mücadelesinden vazgeçmedi.
132 yıl sonra özgürlük
1 Kasım 1954'te başlayan ayaklanma ve peşinden gelen çatışmalar, 19 Mart 1962'de ilan edilen ateşkese kadar devam etti. Sekiz yıl boyunca devam eden çatışmalar, 1,5 milyon Cezayirlinin hayatına mal oldu. Bir başka ifadeyle, 10 milyonluk Cezayir halkı, nüfusunun yüzde 15'ini bağımsızlık yolunda kaybetti.
Cezayir'de ateşkesten sonra başlayan süreç aylar sonra tamamlandı. Halk 5 Temmuz 1962'de resmen bağımsızlığına kavuştu. Böylece 132 yıl süren sömürge yönetiminin de sonu geldi.(AA)