Esra Elönü / Haber 7
Sayın Altan sen ne dersen de Furkan Allah'ın "TARAF"ında..
Kaleminizi o geminin sırtında kaşıyarak hükümet hıncınızı çıkarmaya çalışırsanız İHH'nın insanlık ve onur teriyle taşıdığı taşı sorgulamaya kalkıp Osmanlı mirasçıları dediğiniz adamları kadınları fazla anlayan kaleminizle iğdiş etmeye kalkarsanız cihadın anlamı da sizin için bir sıkımlık literatür şehidi olur.
Sivil eylemi cihada dönüştürdünüz dediniz " Yıllar geçse de üstünden bu kalp seni unutur mu" şarkısıyla alnına hüzün kazdığımız Furkan'ı şehitlik makamında bile güldürür bu söz ilahi size!
O yazınıza karşı stoktaki bütün çekilmemiş yuhları çekmek bir sivil cihattır aslında! Türkiye'nin vicdan kütüğü sizden sorulurdu en kallavi yazıları siz yazardınız babacan bıyıklarınızın yaladığı yüzünüz bir kese gülücük dağıtıyordu oysa. Cihat bazen vicdansızlığın kellesini uçurmaktır bazen dilsiz şeytanın façasını boyun eğmeyerek almaktır!
Cihat aslında haksızlığa uğrayanın cennette de okuyabileceği cümleyi kurmaktır! Anlamazsınız!
Hükümeti eleştirebilirsiniz bir yığın yazı, ergen başlıklar, orijinali az bulunur öfke sıtmaları sizi germiş de olabilir. Bu umurumuzda değil lakin hükümetin beyni ve kalbi köpek soluğuyla çalışan bir devlet üzerinde mazlumlar adına uyguladığı yaptırımlar takdire şayandır bana göre...
Kadınların duygusallığını aşk pıhtısıyla mevsimlik yürekler üzerinde edebi nemalanışını çok iyi anlamış olmalısınız. Edebi salvolarınızdan biliyoruz. Lakin Furkan'ın anası da bir kadındır! Nerden bilsin o kadın sizin ve sizin gibilerin hükümet gazınızı oğlunun da aralarında bulunduğu şehitler üzerinden çıkarmaya çalıştığınızı.
Anladığınız kadınlar içinde "ANA kadro" yok galiba! Cihat aslında gözünü kırpmadan şehit olmayı gençliğine kondurmuş bir oğlun karşısında yüreğini kırpmadan güle güle diyebilen annenin dilindedir. Cihat budur! Bırakın sivil eylemi, hantallaşmış dış politika ağızlarını, ya yad et ya sus!