Gazetecilik bu mu, Allah aşkına

Selâhaddin Çakırgil

150 yıl öncelerde İbrahîm Şinasî’, gazeteciliği, ‘asgarî elfâz (en az laf)ile, azâmî yalan söyleme hüneridir’ diye tarif etmiş imiş..

***

Kendilerine aydın, entel vs. yaldızlı yaftaları münasip görenlerden birileri gazetecilikle ilgisi olmayan konulardaki eylem veya söylemlerinden dolayı suçlandıklarında bile, sadece o iç siyasetteki hempâları değil, onların sırtlarını dayadıkları uluslararası bağlantıları da hemen ‘gazeteciler tutuklanıyor..’ diye tempo tutup feryad’u figan ediyorlar; sanki bazı meslek erbabının kendilerini kanun üstü ve asla suçlanamaz görmeleri mâkul bir şeymiş gibi..

Ama onların cenahı dışında birileri üstelik de en mâsum fikrî açıklamalarından dolayı hapse atıldıklarında bu taife ‘çıt’ çıkarmazlar; çünkü onlar ‘öteki’lerdir ve ‘ötekileştirilmiş’lerdir.

Şimdi, kemalist rejimin adını taşıyan bir gazetenin internet sahifesinin sorumlusu tutuklandı, yine aynı vaveylâlar.. Ve sadece muhalefet partisinin sözcüleri değil veya meslekî dayanışma adına, Gazeteciler Cemiyeti değil, ülke dışından mâlum odaklar bile... Ki, o gazetenin Gen Yy. Md. olan kişi de, birkaç ay tutuklanıp serbest bırakıldıktan sonra Almanya’ya geçmiş  ve orada Alman Cumhurbaşkanı tarafından bile ağırlanmıştı.

Ne yapmış bu yeni tutuklanan, 40 yıllık ‘mâsum’  gazeteci..

Denizli Başsavcısı ve de FETÖ diye anılan örgüt hakkındaki soruşturmaların iddianamelerini hazırlayanlardan Mustafa Alper’in geçen hafta, bir trafik kazasında veya kaza süs verilen bir cinayette hayatını kaybetmesi üzerine,  sorumluluğundaki sitede,  ‘Başsavcı Mustafa Alper’i kamyon biçti’ şeklinde bir cümleye yer vermiş, başlıkta; Ohh oldu..’ dercesine..

***

Söz konusu kişi, dün mahkemede verdiği ifadesinde, sitenin editörüne, ‘İlk FETÖ iddianamesini hazırlayan Mustafa Alper’in aracını kamyon biçti’ şeklinde bir cümle yazmasını söylediğini, ancak, ‘internetin getirdiği rekabet ve hız faktörü göz önünde bulundurularak bir an önce haberi duyurmak amacı güdülürken, yanlışlıkla ’araç değil de savcıkamyon tarafından biçilmiş diye yazıldığını söylemiş.. 

Tutuklanma kararı verilince de o zat, ‘Bu çürümüşlük karşısında yapacak bir şey yok‘ demiş.. Kendi mantığının çürüklüğünden mi söz etmiş dersiniz?

***

Bu gibilerin tutuklanmakla ıslah olacaklarının beklenmemesi gerektiği açık olduğuna göre,  ‘bir insanın ölümü karşısında saygısızlık yapılmaması’ şeklindeki eğitimlerden geçirilmesi daha yerinde olmaz mıydı?

CHP m.vekili Diyarbekirli Sezgin Tanrıkulu da, 'Yargının tükendiği, bittiği ve her gün kendisini yok ettiği bir dönemi, Türkiye tarihi yaşamadı’ diye konuşmuş.. Bu kişinin bu iddiasının doğru olup olmadığını, mensup olduğu partinin 1923’lerden beri uyguladığı en faşizan ‘tenkil’ siyasetleriyle mukayese ederek en iyi Diyarbekirliler değerlendirebilirler.

T. Gazeteciler Cemiyeti Gen. Sekreteri ise, Bir başlık nedeniyle gazeteciler tutuklanıyorsa..’ diye başlayan bir nutuk iradetmiş.. Ne kadar mâsum ve hümanist bir başlıktı o, değil mi!?

***

Kurnazlıkla gizlenmiş kimselerce işlenmiş bir ‘basın suçu’na bir yeni örnek daha eklendi. İstanbul BŞ. Belediyesi’nce yayınlanan birisimli dergide, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a terbiyesizce bir saldırı yapıldı. Gerçi dergi Belediye Başkanlığı tarafından hemen toplatılıp kapatıldı ve sorumlularının iş sözleşmeleri de feshedildi. Onlar da şimdi ‘mazlum gazeteci’ (!) olacaklar.

Bütün kamu kuruluşlarında bu gibi kötü niyetli ve kendilerine göre münasip zaman ve fırsatı  yakalayınca kendi işlerinin çerçevesi içinde bomba etkisi yapabilecek ‘medya bomba’larını patlatmaya hazır, düşmanlık tezgahlamakta gözü dönmüş daha nice kimseler var ki, bunların tespitine bizzat sorumlular eğilmeliler, ihbar beklemeden..

Süleyman Arslantaş'a başsağlığı

Bizim neslimizin İslamî tefekkür alanındaki seçkin isimlerinden Süleyman Arslantaş kardeşimizin valide-i muhteremeleri’nin irtihal-i dâr-ı beqa eylediği haberi ulaştı.

Merhûme’ye ebedî hayatındarahmet-i- vasie, geride bıraktıklarına da sabr-ı cemîl niyaz ediyorum.

stargazete