Danimarka"nın karikatürlü hakaretine dünyada en büyük ve disiplinli tepkiyi Diyarbakır gösterdiğinde birileri bunun tesadüfî ve bir defaya mahsus bir olay olarak görmüştü. Fakat Diyarbakır bunun böyle olmadığını göstermiş, o seneden sonra Rasûlullah (s.a.v) adına düzenlediği etkinlikler katlana katlana büyümüş ve 2012 Kutlu Doğum etkinliğiyle zirveye ulaşmıştır.
Ve son olarak Amerika"da siyonistlerce çevrilen Efendimiz Aleyhisselam"a hakaret filmine gösterdiği tepkiyle Diyarbakır dünyada bir daha zirve yapmıştır.
Biz inanıyoruz ki, dünyanın son gününe kadar Hazreti Muhammed Aleyhisselam hep gündemde olacak, hem de gündemin ilk sıralarında. Her ne kadar birileri akşamları atılan havaî fişekler gibi arada gündemin üst sıralarına geçiyor olsalar da, gündemi tekrar gerçek güneşe ve Ay"a, yani Sirac-ı Münir Aleyhisselam"a bırakmak durumunda kalacaklardır.
Evet, o hep gündem olacak ve gündemde kalacaktır. Ebedi risaletin sahibi olduğu için gündemde kalacak, Rabbi onun şanını ve izzetini yücelttiği için gündemde kalacak. Âlemlere rahmet olarak gönderildiği için âlemlerin gündeminden düşmeyecek, her yeri aydınlatan bir güneş olduğu için gündem olacak.
"Rabbim benim korkumu bir aylık mesafeden düşmanlarımın kalbine salıverdi" buyurması yönüyle de gündem olacak. Yani herkesin gündeminde sevgi ve merhamet yönüyle kalmayacak, birilerinin gündeminde de yüreklerine saldığı korkuyla kalacak, birilerinin saltanatını tehlikeye düşürdüğü için onların gündeminde kalacak.
Böyle olunca herkes ondan sevgiyle ve övgüyle bahsetmeyecek, birileri de ondan nefretle ve hakaretle bahsedecek, birleri de Ebu Leheb"in mirasçılığını sürdürecek, hakaretçiler de eksik olmayacak. Biz bunu çok fazla yadırgamıyoruz. Öyle ya, kıyamete kadar gündemde olacaksa, elbette aleyhine konuşanlarıyla da gündem olacak.
Şu son hakaret filmiyle birlikte İslam dünyasının büyük bir bölümü ayağa kalktı ve tepkisini ortaya koydu. Fakat Türkiye cuma namazı çıkışlarındaki küçük basın bildirileri dışında ciddi hiç bir tepki göstermedi. Birileri Türkiye"nin bu tavrıyla iftihar ettiler, bunu Türkiye"nin demokrasi ve hoşgörü yolunda aldığı mesafe olarak gördüler.
Türkiye"nin bu tepkisizliğini siyasetin birinci ağzı, kendileri tarafından gazının alınmışlıyla izah etti ve tabi bununla da iftihar etti. Din adına zaten herkesten önce birileri Amerika"ya taziyelerini sunmuş, Rasûlullah"a hakaret konusunu ağzına bile almamıştı.
Biz gelelim Türkiye"nin tepkisizliğinden, Rasûlullah"a yapılan bu hakaret karşısında duyarsızlıktan dolayı şikâyet eden, bunu gazetelerine manşet yapan, köşelerinde ve ekranlarında dile getiren samimi Müslüman kardeşlerimize. Türkiye"nin tepkisizliğiyle iftihar eden, tepki gösterenleri ilkellikle itham eden Ahmet Altan"a ver yansın eden ve ona cevap yarışına giren kardeşlerimize gelelim.
Buyurun, işte Diyarbakır. Dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen bir kalabalıkla Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz"e yapılan bu hakareti protesto etti, hem de Müslümana yakışır bir izzetle ve edeple. Nohut tanesi kadar bir taşı şuradan şuraya atmadan, yüz binlerin katılımıyla muhteşem bir eylem gerçekleştirdi.
Allah aşkına neredesiniz, niçin bir satır yazmıyorsunuz, niçin bir fotoğraf sunmuyorsunuz, niçin ekranlarınızdan bir kare geçmiyorsunuz? Allah aşkına söyleyin, yüzünüzü yere baktıracak ne yaptı Diyarbakır?
Bu ne korkunç çelişki! Israrla tepki gösterilmesini savunmuyor muydunuz, insanların meydanlara inmesini isteyenler siz değil miydiniz?
Beyefendiler, size kötü bir haberim var. Tabanınız kayıyor. Siz istediğiniz kadar Diyarbakır"a kör kalın, siz istediğiniz kadar Diyarbakır"dan söz etmemeye çalışın, sizin tabanınız oraya doğru kayıyor, sizin dinleyicileriniz, sizin izleyicileriniz, sizin okuyucularınız, sizin sohbetlerinizin müdavimleri her defasında daha çok Diyarbakır"a akıyor, İstasyon Meydanını dolduruyor, Peygamber Sevdalıları kervanına katılıyor.
Çünkü Peygamber Aleyhisselam yeryüzünde ne kadar gündem olacaksa, buna paralel olarak Peygamber Sevdalıları da o kadar gündem olacaktır. Ve gazı alınamamış Diyarbakır da.
DOĞRUHABER