Kendilerini "Cünd el Ensarullah" olarak tanımlayan bir grubun Gazze"de "İslam Emirliği" ilan ederek Hamas hareketine başkaldırması üzerine çıkan çatışmalar, varlığını tarih boyu sürdüren "fitne"nin her zaman ve her yerde umulmadık bir şekilde karşımıza çıkabileceğini bir kez daha göstermiş oldu...
İslam Ümmeti"nin yüzyıllardır acıyla yüzleştiği nice "fitne" olayları, müslümanlar arası kardeşlik bağlarını zedelemenin ötesinde, müslümanlar arasında kin ve düşmanlık tohumlarının ekilmesine, müslüman kanının dökülmesine, fırsat kollayan düşmanlar karşısında İslam Ümmeti'nin zayıf düşerek saldırılara hedef olmasına yol açmıştır.
Günümüz dünyasında Müslümanlar arasındaki mezhebi/içtihadi farklılıkların, mücadele yöntemlerindeki farklı tercihlerin İslam Ümmeti arasında düşmanlık ve ayrılıklara yol açması, karşı karşı kaldığımız en büyük fitnelerden biri durumundadır.
İslami sabitelerin, diğer bir ifadeyle, "zaruriyet-i diniyye"nin sınırlarınının gaflet, taassup ve cehalet sonucu zorlanarak ortaya çıkan "tekfirçilik fitnesi"nin sebep olduğu kanlı çatışmalar, Ümmet olarak nasıl ölümcül bir handikapla karşı karşıya kaldığımızın bir göstergesi olduğu gibi, evrensel istikbar ve siyonist işgalcilerin azgınca saldırı ve kuşatması altında bulunan Filistinli kardeşlerimizin dış saldırıların yanı sıra içten nasıl büyük bir yara aldığının acı bir örneği olarak karşımızda durmaktadır...
"Gazze" denilince tüm dünya müslümanlarınin zihninde iman, ihlas, tevekkül, cihad, fedakarlık ve şehadet destanlanlarının yazıldığı bir "direniş yurdu" canlanır. Evrensel küfür ve şirk güçlerinin modern cahiliyye sistemleri ile kararttığı İslam beldelerinde zulmet perdesini yırtan bir "nur patlaması"dır Gazze...
İslam"ın mukaddesatını savunmaya adanmış yiğitlerin, Kudüs ve Mescid-i Aksa"ya sunulmuş kurbanların, Allah"a verdikleri söze sadakat gösterip adaklarını yerine getiren şehidlerin, en vahşi ve kanlı saldırılara, soykırım ve katliamlara rağmen hedef ve ideallerinden bir karış dahi geri adım atmayan mücahidlerin, açlık ve yoklukla sindirilmek istenmesine karşın izzetlice ölümü zilletli bir hayata tercih eden "şerefli bir halkın yurdu"dur Gazze...
İnsanlar arasında müminlere karşı en azgın düşman olan yahudi teröristlerin işgal bayraklarının yere çalınıp tevhid sancağının omuzlarda taşındığı, Allah"tan başka hiç bir gücün önünde boyun eğilmediği, Allah ve Resulü"nün yolu dışındaki bütün yolların çöplüğe atılarak Kur"an nizamının rehberliğinin ışıldadığı "Belde-i Tayyibe"dir Gazze...
Müstekbir ve tağutların saldırı ve baskısı altında bulunün bütün dünya müslümanları için tek kurtuluş yolunun "cihad, fedakarlık ve direniş" olduğunu öğreten, bu hakikat için göğüslerini düşmanın en ağır salrdırılarına siper ederek kan gölleri üzerinde yükselen, Asr-ı Saadet"in rahmani sayfalarını günümüze taşıyan "Muhammedi bir mihrap"tır Gazze...
Gazze"yi övmeye, takdir ve tebcil etmeye gerek yok; Allah ve Resulü"nün tebrik ettiği, Mele-i Ala"nın sevgilisidir Gazze...
35 yıllık siyonist işgalin ardından direniş ve şehidlerin kanlarıyla özgürlüğüne kavuşan Gazze bugünlere nasıl geldi, kimler Gazze"yi bu hale getirdi?
Sorunun cevabında söylenecek ilk söz "Hamas" olacaktır kuşkusuz...
Hamas'ın yanısıra Filistin İslami Cihad"ın ve diğer direniş hareketlerinin de mücadelesiyle özgürleşen Gazze eğer bugün Filistin İslami Direniş Hareketi Hamas"ın kontrolü altındaysa, bu durumdan dolayı siyonist işgalciler, emperyalist haçlılar ve bölgesel ihanet şebekeleri büyük bir öfke ve düşmanlıkla Hamas hareketini ortadan kaldırmaya çalışyorsa; bu yılın başlarında Gazze"ye yönelik soykırım saldırılarıyla siyonist terör tarihin en vahşi katliamlarını gerçekleştirmişse, şehidlerin kızıl kanları Gazze"nin bütün meydanları ve evlerin yıkıntıları arasında ırmaklaşıp taşmışsa, bütün bunlar neyin bedeliydi..?
Allah"tan başkasının önünde boyun eğmeyen bir Gazze, zamanın firavunları karşısında Musa"nın Asası"nı kaldırarak İslam"ın izzeti ve Kudüs"ün özgürlüğünü müjdelediği içindi. "la ilahe illallah" feryadlarını yükselterek "direniş ve şehadet"i "Allahuekber velillahil hamd" nidalarıyla karşılayıp tevhid sancağını en yükseklere kaldırdığı içindi... "Bizi toptan öldürüp katledebilirsiniz, ama asla boyun eğdiremezsiniz" diye direnip tevhid bayrağına sardıkları şehidlerini peşi sıra Alemlerin Rabbine birer kurban olarak sundukları içindi...
Gazze "Furkan" olduğunu en güzel bir şekilde göstermişti; Müminlerle münafıkların arasını açan bir furkan; Filistin"in gerçek dostları ve sahipleri ile Filistin"i pazarlayıp satmaya kalkan hainlerin yüzünü gösteren bir furkan. Direniş ve şehadet ile zillet ve esaretin farkını ortaya koyan bir furkan; yalnız Allah"a boyun eğenlerle müstekbir ve siyonistlerin önünde bel bükenlerin kimler olduğunu bütün dünyaya gösteren bir furkan...
Şehid İzzeddin el Kassam"lardan Şehid İmam Hasan el Benna"lara, Şehid Fethi Şikaki"lerden Şehid Ahmed Yasin"lere, İslami diriliş ve direnişin, şehadet ve fedekarlğın, izzet ve zaferin mübarek ve mukaddes toprakların ufkunda ilahi bir güneşin aydınlığına tanıklık eden bir furkan...
Hamas dünüyle, bugünüyle ve yarınıyla Gazze"dir; Gazze Hamas"tır; işte bu furkan Hamas"tır...
Hamas hareketi kurulduğundan bu yana ilke ve hedeflerinden bir adım geri atmadı; İzzeddin el Kassam, İmam Hasan el Benna, Şeyh Ahmed Yasin, Abdulaziz Rantisi, Salah Şehade gibi rehberleri, Halid Meşal, İsmail Heniye, Mahmud Zehar gibi lider ve yöneticileri olan bir hareket, önüne koyduğu hedeflerden şaşar mı hiç? Allah ve Resulü"nün yolundan, Şehidlerin izinden, Filistin İslami direnişinin sabitelerinden sapar mı hiç? Kim böyle bir söz söylerse ya gaflet ya da ihanetindendir; ya ne dediğini bilmiyor ya da düşmanlarla işbirliğinin gereklerini yerine getiriyor demektir...
Sözü fazla uzatmadan Hamas"ın kuruluş bildirgesinden bazı pasajlara kısaca bir göz atmakta yarar vardır:
"Onun gayesi Allah, modeli Rasulullah, anayasası Kuran, yolu cihad ve Allah rızası için ölmek en yüce arzusudur."
"İslami Direniş Hareketi (HAMAS), Yaratıcı"nın rızası yolunda çabalama rolünü yerine getirmek için ortaya çıkmış, silahları da Filistin"in Özgürlüğü için çarpışan savaşçıların elindedir. HAMAS savaşçılarının ruhu bugüne kadar, Peygamber"in (s.a.v) yoldaşları tarafından fethedildiğinden beri, Filistin"in toprağı üzerinde hayatını feda eden savaşçıların ruhlarıyla karşılaşmaktadır."
"İslami Direniş Hareketi"nin temel yapısını, Allah"a sadık ve O"na dosdoğru ibadet eden Ben insanları ve cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım-, birbirlerine, ailelerine ve vatanlarına karşı görev ve sorumluluklarını bilen Müslümanlar teşkil eder. Bunlar Allah"tan korkarak cihad bayrağını, zalim ve müstekbirlerin yüzüne doğru yükseltip toprağı ve insanlarını, kirlerinden, aşağılanmadan ve kötülüklerinden temizlerler."
"İslami Direniş Hareketi"nin Dayandığı Geçmiş: İslam"ı bir yaşam biçimi olarak kabul etmekle Hareket"in geçmişi, İslami mesajın doğum zamanına kadar geriye gider ki onun gayesi Allah, Örneği Rasulullah ve hayat yasası Kur"an"dır. Onun mücadele alanı, dünyanın her yerinde İslam"ı kendisine bir yaşam biçimi olarak seçen Müslümanların yaşadığı her yerdir. Bu da yeryüzünün derinliklerinden başlayıp gökyüzünün derinliklerine dek uzanır."
"İslami Direniş Hareketi (HAMAS), bağlılığı Allah"a ve yaşam biçimi İslam olan insanların oluşturduğu seçkin Filistinlilerin hareketidir. O, İslam"ın kanatları altında farklı dinlere mensup olan bütün insanların yaşamlarının, mallarının ve haklarının gözetildiği güven ve emniyetin tesis edildiği bir yer olması için Filistin"in her karış toprağında Allah"ın Kelimesi"ni yükseltmek için mücadele eder. İslam"ın hüküm sürmediği bir yerde anarşi ve kötülük yaygınlaşacak"
"Amaç olarak: Onlar batılla savaşmaktadırlar, onu bozguna uğratacak ve mağlup edecekler. Böylece adalet tekrar egemen olacak, anavatanlar geri alınacak ve cami müezzinleri "İslam Devleti tesis edilmiştir." nidasıyla ortaya çıkacaktır. Böylece insanlar ve eşyalar bulunmaları gereken yere dönerler ve Allah bizim yardımcımızdır."
"İslami Direniş Hareketi, diğer İslami Hareketlere saygı duyar ve onları takdir eder. Eğer onlarla aralarında bir noktada ya da düşüncede uyuşmazlık varsa, diğer bütün nokta ve düşüncelerde mutabakat vardır. İslami Direniş Hareketi (HAMAS), Onların iyi niyetlerini açığa çıkarıp Allah yolunda olduklarını göstermesi durumunda, onları İslami Dairenin içinde yeralan ve bu yolda büyük bir çaba sarfeden hareketlerin kategorisinde görür. Onların her aktif insanı da bizim için aynıdır. İslami Direniş Hareketi, bütün bu hareketleri kendi yararına kurulmuş gibi görür. HAMAS, onlara yardımda bulunulması ve doğru yolda kalmaları için Allah"a yalvarır, vahdetin bayrağını yükseltmek ve Kur"an"a ve Hz. Peygamber"in direktiflerine uygun olarak daima vahdeti gerçekleştirmek için büyük bir çaba sarfeder."
Hamas"ın kuruluş bildirgesinden aktardığımız bu pasajlar, Hamas hareketinin yapısını, amacını ve niteliğini açıkça ortaya koymaktadır. Kim diyebilir ki, Hamas hareketi bu ilke ve hedeflerinden saptı? Kim diyebilir ki, Hamas, şehidlerinin kanlarıyla yazdığı direnişin sabitelerini terketti? Kim diyebilir ki Hamas, emperyalist ve siyonist düşman karşısında varoluş esaslarından uzaklaştı?
Hamas'ın İslamiliğini ve meşruiyetini tartışmak da ne demek oluyor şimdi? İslam'ın ve Ümmet'in yüzakı ve iftiharı olan bir hareketin üzerine gölge düşürmeye kalkmaktan ve bu hareketi İslamilik noktasında gayri ciddi, direniş konusunda ise uzlaşmacı ve teslimiyetçi gibi göstermekten daha büyük bir gaflet ve ihanet olabilir mi?
İslam'ın egemenlik mücadelesi tağutlara ve İslam'a ihanet eden zalimlere karşı verilir; mücadeleci, muhlis ve müdebbir ulemanın rehberliğinde yoluna devam eden ve şehidlerin kanlarıyla elde edilmiş kazanımları korumak için tarihin en zorlu imtihanını veren bir harekete karşı İslami egemenlik iddiasında bulunmaktan daha büyük bir fitne olabilir mi?
Hamas varlığı, direnişi ve kararlılığı ile İslam Ümmeti'ne şeref bahşediyor. Bu Ümmetin Hamas hareketine her zaman bir vefa borcu vardır; Kudüs ve Mescid-i Aksa adına bir vefa, mübarek ve mukaddes Filistin toprakları adına bir vefa, şehidler ve mücahidler adına bir vefa, insanlar arasında müminlere karşı en şiddetli düşman olan yahudilerin şeytani saldırganlıkları karşısında gösterdikleri direniş ve kazandıkları zafer adına bir vefa, Kur'an'da buyrulduğu üzere, az bir topluluğun Allah'ın izniyle çok daha büyük ve güçlü topluluklara karşı nasıl zafer kazanacaklarını en güzel bir şekilde ispat ettiklerinden dolayı gösterilecek bir vefa...
Vefa ve kadirşinaslığın yerini silah mı alacaktı? Muhabbet ve hürmetin yerini husumet mi alacaktı? Kinimiz, düşmanlığımız tağuta, müşriğe, işgalciye, işbirlikçi hainleredir. Allah'ın adını yücelten, tevhid sancağını yükselten, İslam'ın izzet ve şerefini bütün dünyaya gösteren Hamas müslüman olan herkes için bir namustur; bir onur ve bir sancaktır...
Hamas'a selam olsun...