GBT'nin kumandası niye Jandarma'da?

Emniyet'in bilgi sorguladığı bilgi işlem sisteminin kumandasında Jandarma...

Geçtiğimiz cuma günü sayfaları dolan pasaportumu değiştirmek üzere Vatan Caddesi'ndeki Emniyet binasına gittim.

Gerekli evraklar dolduruldu, üç resim, ücret falan derken "Biraz bekleyin" dediler. Bu ana kadar hiçbir sorun da yaşamadım.

Emniyet müdürlüklerinde, karakollarda, pasaport şubelerinde son beş yıl içinde inanılmaz bir değişim yaşandığını siz de izliyorsunuzdur.

Emniyet görevlileri işlerinizi en kısa sürede yerine getirmek için adeta birbirleriyle yarışıyorlar. Üstelik de sorun çözmek için ellerinden geleni yapıyorlar.

Geçen hafta, önce Eskişehir Emniyet Müdürlüğü "Biz yarım saatte pasaport veriyoruz" diye ortaya çıktı.

Peşinden de İstanbul Beşiktaş'taki pasaport şubesi "Biz de yarım saatte veriyoruz" diye rekabetçi açıklama yaptı.

Vatan Caddesi'ndeki Emniyet görevlileri ise en kısa sürede pasaportu kendilerinin verdiğinde ısrarcılar.

Günde 400'e yakın pasaport verdiklerini bu yükün başka bir hiçbir şubede olmadığını söylüyorlar.

Bir devlet dairesinde birimler arasındaki hizmet süresi üzerinden rekabetin güzelliğine bakar mısınız? Türkiye ne günlere geldi.

Bundan on yıl önce nüfus cüzdanı yenilemek için bir hafta orada burada sürünür, pasaportu bir aydan önce çıkaramazdık.

On beş yıl önce de şehirlerarası telefon bağlatmak için PTT'de iki gün sıra beklerdik.

Şimdi devlet daireleri internetin de sorgulama gücüyle birbirleriyle hizmet yarıştırıyorlar.

Bu konuları konuşup düşünürken bir saat geçti. "Hani yarım saatte alacaktık pasaportu" diye sordum.

"GBT'yi kapatmışlar" dediler.

"O ne" dedim.

GBT Genel Bilgi Toplama'nın kısaltması imiş. Yani eskiden "adli sicil" dediğimiz şey. "Bir suçtan aranılıp aranılmadığını gösteren istihbarat sistemi" yani.

"E kim kapatmış" dedim.

"Jandarma" dediler.

"Nasıl yani? Emniyet'in bilgi sorguladığı bilgi işlem sisteminin kumandasında Jandarma mı var" diye bir kez daha şaşırarak sordum.

"Evet" yanıtı aldım. İki saat sonra Jandarma Bilgi İşlem GBT sistemini açtı. Sorgulandım. Pasaportumu cebime koyup, arabama bindim.

Şimdi sorarım size %5'ini askerin %95'ini sivilin kullandığı bir sorgulama sisteminin kumandası niye askerde olur?

Anayasa değişikliğini konuşurken 1980 darbesinin izlerini silecek, sivilleşmeyi daha da hızlandıracak çok sayıda yasa ve yönetmelik değişikliğini konuşmanın zamanı da gelmedi mi?

"Vay Şerefsiz" mi "Ayıp Ettin Gözüm" mü?

Bir arkadaşım aradı. Cumartesi günü yazdığın yazıda Ertuğrul Özkök'ün "Pişmanım" dediği Hürriyet başlığı "Ayıp Ettin Gözüm" değil "Vay Şerefsiz" başlığıydı dedi.

Hürriyet arşivlerini kontrol ettim.

Hürriyet Ahmet Kaya için "Ayıp Ettin Gözüm" başlığını 14 Şubat 1999 tarihinde atmış.

"Vay Şerefsiz" başlığını ise 19 Temmuz 1999'da.

Bana sorarsanız her ikisi de pişmanlık duyulacak ikna başlığı.

Dolayısıyla Ahmet Kaya'nın sonu düşünülüğünde her ikisi içinde bir kefaret ödenmesi gerektiği çok açık.

Hangisinden daha fazla pişmanlık duyduğunu Ertuğrul Özkök'e sormak lazım...

 

Ali Atıf Bir
Bugün Gazetesi

Medya-Makale Haberleri

Ahmet Turgut: Filistin’i hem Siyonistlerden hem Allah’tan korkanlar değil, sadece Allah’tan korkanlar kurtaracak
Abdurrahman Dilipak: Apo’yu İstanbul’a kim getirdi?
Abdurrahman Dilipak: Keyfiniz nasıl?
Abdurrahman Dilipak: Suriye nereye?
Abdurrahman Dilipak: Zamane cinlerinin esrarı