Mehmed Sevban / Misafir Yazar / Geleceğin Kehânetlerine Nebevî Yaklaşım
Geleceğe dair paylaşımlar söz konusu olduğunda önümüze şu beş bilgi kaynağı çıkmaktadır.
1-Füturoloji (Gelecek bilimi)
2- Kehânetler
3-Astroloji
4-Bazı İslam büyüklerinin keşif,keramet ve istihraçları
5-Hadisi şerifler
Füturologlar, geçmiş verilerden faydalanarak sosyal, siyasî ve ekonomik gibi çeşitli alanlarda varsayımlar üretirler ki vazgeçilmez kaynaklardan addedilir.
Kâhine bir şey sormak ve ona inanmanın küfre kadar giden yolu ise tartışmasızdır.
Astroloji ilmiyle meşguliyet olanların çoğu ordan büyücülükle çıkar.Tüm hayr ve şerrin oradan geldiğine inanmaya başlarlar.
Oysa hadiselerin gidişâtına etki eden nice unsurlar vardır.Elektromanyetik bölgelerden tutun, nazar ve makbul dualara kadar gidişâtımıza etki edebilir.
Evliyâullahın geleceğe dâir keşif ve kerâmetleri de bağlayıcı değildir.İlgili kimseler başkalarını inandırmakla ısrar etmez, şeriata muvafık olanları taleb eden kimselerle paylaşabilirler.
Hadislerde geleceğe dair bilgiler, özellikle Fiten bablarında bunlara bolca rastlamak mümkündür.Fakat buda Dînî ilimlere vâkıf olmakla kalmayıp dünya da olup bitenleri temyiz edebilecek bir basirete sahip olmayı beraberinde getirmektedir.Günümüzde Amerika’nın sinsi politikalarını kavrayabilecek dış politika bilgisine haiz olanlarının sayısı parmak sayısını geçmemektedir.
Şu kıyamet üzerimize kopmasa da Fiten hadislerinin bize asırlar öncesinden aktarılmasında bizim için büyük dersler vardır.Bu hadislerin değindiği konular oldukça fazladır.Bizim için önemli olan Fitnelere karşı tavrımız nasıl olacaktır.? kalbimiz nelere sevinip nelere üzülecektir. Bu fitneleri kendimiz için bir rahmet kapısı haline mi getireceğiz yoksa hem dünyada hemde ahirette zelil mi olanlardan mı olacağız?
-”Ümmetim, ümmeti merhumedir (rahmete erdirilmiş bir ümmettir.) Onun azabı dünyadaki ölüm,zelzele, sıkıntılar ve fitnelerdir.”
Bugün halen bizim elimizle büyüyüp din ve dünyamızı tarumar eden şu ikâzlara kulak kesilmek bizim için bir vecîbe olmuştur.Artık onlara eğilmenin zamanı gelmiştir. Bunlar;
-Okuduğumuz Kur’an’ın gırtlağımızdan geçmemesi. Süslü yaldızlı görkemiyle kitaplığımızda baş tâcı edilmesi.Sesi güzel Kurralar dünya kürsülerinde yerini alırken Ahkâmına müebbed hükümlerin giydirilmesi.
-Câmilerin hidâyet kaynağı olmaktan çıkarılıp süslenmesi ve kalplerin virânelere dönüşmesi
-Büyüklerin kötülükleri nehy etmekten vaz geçip şerre dâvet etmeleri. “Gençliğini yaşa evlat, bizim zamanımızda böyle imkanlar yoktu.”
-İçkinin zinanın ve faizin gün geçtikçe arttığı Müslüman Ülkelerde hükümet eliyle hayırlı olsun, helal-i hoş olsun denilerek teşvik edilmesi
Kapital hayat tarzı benimsenip Sömürgecilerin ekmeklerine yağ sürülmesi.Üretimden çok tüketime bağımlı kalınması.Değiştirilemeyen yaşamların kanal tuşlarına basılarak değiştiriliyor ‘muş’ gibi yapılması
Kapitalizm, insanlara daha yüksek refah seviyesi vaad ederken onları hiç ummadıkları yerden yakalamış madde bağımlısı haline getirmiştir ve maalesef Teknoloji insanlara umduklarını verememiştir.Alacağı ürün için çaba sarf ederken daha yenisini ve daha daha özellliklisini alabilmek için ömür boyu çalışmak zorunda bırakmıştır.
-Tutumlarda umursamazlık, kayıtsızlık, donuk bakışlar,ağızlarda küfür ve argo, kulaklarda dış bağlarını kesmiş bir kulaklık, fast food tarzı tüketim alışkanlıkları tipik modern insanının durumunu yansıtmaktadır.
-Anneler huysuz çocukların eli atında kölelerin durumuna düşerken, kocalar hanımlarının gönüllü esirleri haline gelmişlerdir.
- Köpek beslemek kendi öz çocuğunu yetiştirmekten daha iyi bir hale gelmiştir.Sözde sevgi yetersizliği sonucu insanlardan göremedikleri sevgiyi köpeklerden bulmaya çalışmışlardır.
-Batı toplumlarında bir kişinin tükettiğini az gelişmiş toplumlarda otuz kişi tüketmektedir.Bu, az gelişmiş ülkelerdeki nüfus fazlalığı değil, gelişmiş ülkelerdeki tüketim çıngınlığıdır.Bu öyle bir çılgınlıktır ki dünyayı kıtlığa götürmektedir.
-Haberlerde yayınlanan cinayetlere o kadar artmıştır ki artık pek dikkatimizi bile çekmemektedir.
-Politikalarını kendi çıkarları doğrultusunda değilde Batının istekleri doğrultusunda yürüten müslüman devletler onların ambargo kararları altında esir düşmektedirler.Gıda maddelerinden tutun et ürünleri ve ilaç sektörüne kadar bir çok kalemde dışa bağımlılıktan kurtulamamanın hüsranı içine girmişlerdir. En küçüğünden Hayatî öneme haiz elektirik gibi özelleştirme modası batının az gelişmiş ülkelere belli amaçlarla dayattığı bir ekonomi politikasından başkası değildir.
-İslam potansiyel bir tehlike olarak gösterilmeye çalışılmıştır.
-Özellikle bugünlerde mevzu/uydurma hadisler gündeme getirilerek kehânet havası estirilmektedir.Hiç değişmeyecek bir gerçek vardır;"Âkibet Muttakîlerindir."