Gelecek, gelecek değil geldi. Hatta “Gelecek dünde kaldı cancağızım, şimdi yeni hayaller kurma zamanıdır”. Geleceğe ilişkin 40 önemli ipucu vereyim size. Bunlar ve daha sonrası az sonra. Saniyede 300.000 km hızla gelen bir devrimden söz ediyorum.. Sıkı durun! Hayata tutunun! İşte fütüristlerin gelecek zamana ilişkin öngörülerinden seçmeler:
1-Bildiğiniz otomobiller yok. Uçan pilotsuz, elektrikle çalışan araçlar geliyor. Benzinli / dizel otomobillerde binlerce parça bulunurken. Elektrikli araçta ise söz gelişi 40’ta biri bile değil. Araba değişince yol, oto park ve petrol istasyonları da değişecek. Dikey apartmanlar yerine yatay evler ve merkezden uzak yerleşim tercih edilecek. Artık ehliyet alma sorunu da bitiyor. Çünkü araçlar şoförsüz olacak. Sizi istediğiniz yere götürecek, sonra en uygun en yakın yere gidip park edecek. Telefonunuzdan onu istediğiniz zaman geri çağırabileceksiniz.
2-Trafik kazalarını da unutun. Normal şartlarda bu tip araçların çarpma ihtimali yok. Araç sigortası da olmayacak artık. Trafik kazaları sebebi ile ölüm ve yaralanma da en aza inecek. Petrol üreticileri ve motor şirketleri için yolun sonu. Araçlar çok daha ucuz olacak.
3-Şoför, öğretmen, tanımlanmış işleri yapanların yaptıklarını yapacak robotlar olacak. Hatta doktor, hasta bakıcı, belediye işçisi, itfaiyeci, hakim, savcı ve avukatların yaptığı işi yapacak Humanoidler üretilmeye başladı bile.
4-İnsanımsız robotların yanında, robotumsu insanlar geliyor. Siborglar kapıda. İnsan beynini kullanan robotlar da hazır. Makinanın gücüne sahip bir insan aklı sözkonusu.
5-Genomikler, yani geni ile oynanmış, birden fazla canlının özelliklerini bünyesinde bulunduran canlılar kapıda.
6-Sokak köpekleri ile kuşlarla konuşabileceğiz. İnsanın ve hayvanların beyinlerinin yaydığı elektromanyetik alan artık izlenebiliyor. Ve bu verilere göre karşılıklı iletişim mümkün olacak.
7-Artık insan beynine kayıt yapılabildiği gibi, insan beynindeki bilgilerin bir bölümünün elektonik ortama kaydedilmesi de mümkün olacak. Suya bilgi yüklenerek, içerek öğrenilebileceği gibi, subliminal ve ipnoz yöntemleri ve bio resonance yöntemleri ile bilgi aktarımı mümkün olacak. Birçok okul kapanacak. Evden okul, evden iş dönemi başlıyor. İşyerine gitmeyecek, evinizde Cyber room’dan bu sorunu çözebileceksiniz. Toplu seçme ve sınavı filan da unutun
8-Petrol üreticisi ülkeler yoksullaşacak. Yeni göçler, nüfus tartışmaları, savunma konseptleri en çok konuşulan konular arasında başı çekecek.
9-Evler güneş gökte olduğu sürece elektrik üretecek ve depolayacak. Yeni enerji üretim alanları ve enerji depolama konusunda yeni buluşlar kapıda.
10-Sanal para, sanal kimlik, sanal pasaport.. Her şey sanallaşacak.
11-E-Devlet, E-Belediye, E-Ticaret derken, E-Demokrasi geliyor. Bilgi aristokrasisi sözkonusu.
12-Yapay zeka insanlardan bağımsız insan davranışlarına yön verebilecek, farklı insanların belli olaylar karşısında nasıl tepki vereceğini ön gören enegram modelleri geliştirerek insanları yönetmeye çalışacak.
13-3D Printerler, yeni kuşak endüstri parklarının doğmasına sebeb olacak.
14-Dikey tarım çiftlikleri gündemde. Gökdelenlerde ya da maden ocaklarında, tünellerde her türlü ürün üretilebilecek.
15-Ulus devletin sonu. Farklı bir toplum ve aidiyet anlayışı. Din algısında radikal değişiklikler. Deizm, agnostizm, atomizasyon ve nötralizasyon gibi sorunlar yaşayacağız..
16-AVM’ler olmayacak. İnternetten seçeceğiniz ürünler evinize teslim edilecek.
17-Cep telefonu da yok. Raspbery Pi’niz olacak. Boynunuza kolye gibi asabileceksiniz. Bir çakmak büyüklüğünde ama dörtte biri kadar ince. Yaka düğmeniz mikrofon, rozetiniz kamera. Sırtınızdaki bir kartpostal büyüklüğündeki güneş pilinden enerjisini alacak ve gün boyu görsel ve işitsel ya da yazılı iletişim içinde olabileceğiz.
18-Bu yeni cep telefonlarınız sayesinde sağlığınızla ilgili sürekli izlenir olacaksınız. Bu dinlenme ve izlenme riskini de beraberinde getiriyor. Bu bağlantı vesilesi ile ve glass teknolojisi entegrasyonu ile ses ve görüntü üzerinden her şeyi tanıyabilecek ve onun hakkında bilgi sahibi olabileceğiz.
19-Daha çok kenevir kullanacağız. Gıda, ilaç, tekstil, izolasyon, mobilya, kağıt, savunma, petrol ve petro kimya, kompos ürünlerde kenevir vazgeçilmez olacak. Esrar uyuşturucu bağımlılığından kurtulmak için ilaç olarak kullanılacak.
20-Isı ve ses izolasyonundan sonra şimdi radyasyon ve bakteri izolasyonu dönemi başlayacak ve bu konuda Kendir bir çözüm olacak.
21-Gıda, ilaç ve kozmetik alanında, toprak gübresi, zirai ilaçlar ve geni ile oynanmış hibrit tohumlardan kaçış başlayacak.
22-Yeni hastalıklar ile tanışacağız. Alerji patlayacak. Kanser ve
şeker hastalığı yeni beslenme rejimi ile ortadan kalkacak.
23-Subliminal mesajlar saldırı için kullanılabildiği gibi öğretim ve sağlık için de kullanılacak.
24-Konvensiyonel savaşların yerini digital savaş, savunma, istihbarat alacak. Geni ile oynanmış mikroplar üzerinden biyolojik savaş, kimyasal savaş, siber savaş, robotlar savaşı, Hacker saldırıları gündeme gelecek
25-“Mavi Balina” ve “Angel” gibi yapay zekalı teröristler daha çok can kaybına sebeb olacak.
Bu konu burada bitmeyecek. Bu durumda yarın da devam etmem gerekecek.
Hemen belirteyim ki, bütün bunları “oh ne iyi oluyor” diye yazmıyorum. Bu ihtimallere karşı hazır mıyız. Veri bu olacaksa biz ne yapacağız. Bu işin neresinde olacağız?. Oyunun dışında kalmak mümkün mü?
Bu anlattıklarım sıradan basit şeyler aslında. Daha karmaşık, sofistike ayrıntılı konular var. Ben, her halukârda, bu sistemin zararlarından korunmak, süreçten en az zarla çıkmak, faydalı imkanlarından yararlanmak için bu konuda güçlü bir altyapıya sahip olmamız gerektiğini düşünüyorum öte yandan. Yani bu gidişatın tehditlerine karşı savunma mekanizmasını da yine kendi içinde aramak zorunda kalabiliriz. Ha bire personel alıyoruz. Ha bire klasik sanayi ve ticaret, konut alanlarında yatırım yapmaya devam ediyoruz. Yeni bir dünya kuruluyor. Her şey tepeden tırnağa değişecek. Bu değişime hazır mıyız, ya da ne kadar hazırız. Biz hâlâ kenevir ekmeye karar verdik de, yurda girdireceğimiz tohumu, ısıl işlem görmeden, “ebter” hale getirmeden nasıl gümrükçünün, bakanlık bürokratının elinden kurtarabiliriz, onunla uğraşıyoruz. “Türkiye kalkınacak ama mevzuat engeli var”, hâlâ. Bürokratik oligarşinin engellerini aşmak kolay olmuyor. Hani kamu yararı olmayan bir konuda yasa da olsa uygulama olmayacaktı. Çünkü böyle bir şer Devletin, anayasa ve yasaların varlık ve meşruiyet sebebine aykırı idi. Neyse, yarın da bu konuya devam edelim. Selâm ve dua ile.