Afrin bir turnusol kâğıdına dönüştü.. İç politika da, dış politika da Afrin’e, Münbiç’e endeksli artık. Türkiye’nin ABD, AB, NATO ile ilişkileri de, iç politika konuları da Afrin ve Münbiç’e bağlı, bunlarla ilişkili. Bu konu artık sadece bir güvenlik konusu değil, siyaset ve ekonomi konusudur..
Ankara kararlı. Bu saatten sonra geri dönüş yok. Afrin, sonra Münbiç ve ardından Fırat’ın doğusu.
Ankara, Münbiç ya da Fırat’ın doğusunda kendi güvenliği ve bölgenin selametine yönelik bir tehdit algılarsa anında müdahale edecek.
Terör örgütleri PKK, KCK, PYD ve DEAŞ’a karşı düzenlenen “Zeytin Dalı Operasyonu” devam ederken ABD askerlerinin güneydeki Akçakale sınırında görüntülendiği ve terör örgütü uzantılarıyla birlikte hareket ettiklerine dair haberler geldi. Yani PYD’nin ileri harekatının bir ABD planı olduğu anlaşılıyor.. Ve bu planın asıl hedefi ne DEAŞ ve ne de Afrin.. Bir sonraki adım Amanos’ların güneyini de kuşatarak Akdeniz’e ulaşmak.
Terör örgütü Suriye’nin Haseke ve Ayn-el Arab gibi bölgelerinden “Sivil dayanışma buluşması” adı altında 500 kadar teröristi Afrin’e gönderdi ve Suriye’nin değişik bölgelerinden toplanan teröristler ayrıca değişik yollardan Afrin’e gönderilmeye çalışılıyor..
Cumhurbaşkanı, AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda Afrin Harekatı’yla ilgili son derece açık ve net konuştu.. Bütün bu olanlar Ankara’da anbean izleniyor. Bütün bu yaşananları hatırlatarak ABD’ye de sert mesajlar veren Erdoğan “PYD’yi, YPG’yi, PKK’yı yerleştiriyorsunuz, hâlâ ‘Münbiç’e gelmeyin’ diyorsunuz. Biz Münbiç’e topraklarının asıl sahiplerine teslim etmek için geleceğiz” dedi.
Afrin operasyonuna halk desteği artarak devam ediyor. Askerin morali çok yüksek. “Gelecekleri varsa görecekleri de var” havasındalar.
Türkiye’nin geri çekilmesi mümkün değil. O zaman savunması gereken topraklar Afrin değil, Diyarbakır ve Hatay olur. Bu gerçeği gören Türkiyeli Kürtler de PKK ve PYD’ye destek vermiyorlar. PYD, yeni savaşçıları daha çok Irak ve Suriye’den biraz da tehdit ve şantajla sağlamaya çalışıyor.
Ankara bir yandan askeri olarak bölgede operasyonları sürdürürken, öte yandan önümüzdeki günlerde diplomatik bir atağa hazırlanıyor. Bölgede ne olup bittiğini dünyaya anlatmak için bir seferberlik başlatılacak ve ayrıca ABD’nin Lahey’de yargılanması da, yani ABD’ye karşı bir hukuk mücadelesi de ayrı bir konu.
ABD, bir yandan DEAŞ’tan, öte yandan Suriye rejiminin kimyasal silah kullandığı iddiasının arkasına saklanarak bölgedeki varlık ve eylemlerini meşrulaştırmaya çalışıyor. Ve tabi ABD’liler de Türkiye’ye karşı bu günlerde ayrı bahanelerle saldırıya geçerlerse şaşırmamak gerek.
Mart ve Nisan ayları biraz sıkıntılı. Güneydoğudaki operasyonlar bu açıdan önemli. Doğu, batı ve güneyden terörist girişlerine dikkat etmek gerek. Yönlendirilen ya da içerdeki uyuyan FETÖ, PKK-PYD, DEAŞ ve DHKP-C tetikçileri harekete geçirilebilir.. Çünkü Afrin’de işler tersine döndü ve evdeki hesap çarşıya uymadı!
Bakın, bu işin faturası “onlar” için çok ağır olacak. ABD askerleri arasında ve tabi Marksizm’den ya da mücahidlikten ABD emperyalizminin tetikçiliğine geçişin getirdiği travma bu insanları intihara sürüklüyor. Tehdit ve şantajla silah altına alınanlar bugün intihar etmeseler de yarın normal bir hayat yaşamayacaklar. O askerler Amerika’ya döndükten sonra ya intihar edecek, ya uyuşturucu kullanacak ya da suç örgütlerine katılacaklar..
Bu insanların manevi motivasyonları yok. İdeolojik motivasyonlarını ve ulus olma heyecanlarını da kaybettiler. Uykusuzlar ve sağlıksız besleniyorlar. Sürekli stres altındalar. Ölmekten korkuyorlar. Psikolojik sorunları var ve sürekli endişe içindeler. Çoğu depresif. Cesaret hapı ve enerji içecekleri ile ayakta duruyorlar. Bu da onları alkol ve uyuşturucuya sürüklüyor. Ahlaksızlık, fuhuş diz boyu. Kendilerini yalnız hissediyorlar. Aileleri ile buluşamıyor, derdini paylaşamıyor ve arkadaşları ile ilişkilerinde güven endişesi yaşıyorlar..
Bunlar madden ve manen kaybetmişler topluluğu. Bir intihar topluluğu. Ve bu durum ilanihaye böyle devam edemez. Yarın bu “gayri memnunlar, “aldatılmış-satılmış- kendini ihanete uğramış hisseden” insanlar kendilerini bu kirli işe bulaştıranlardan intikam almak isteyebilirler..
Zaten şimdiden itiraz edenler “hain” damgası vurulup ya infaz ediliyor ya da ölüme gönderiliyor. Bu bunlar arasında korku salsa da, korku ile birlikte büyüyen bir öfkeye dönüşüyor.
Bana kalırsa teröristlerin sosyal psikolojisinin iyi analiz edilmesi gerek. Afrin operasyonunun başarısı açısından bu önemli.
Bakın bu sorun sadece karşı taraf için değil. Oradaki, çatışma ortamında kalan insanlar, kamplardaki insanlar, teröristlerin bu işe karşı aileleri-yakınları için de geçerli.. Yakınlarını kaybedenler için de ayrı programlar uygulamak gerek. Mesela, cephede çatışan askerlerin geri dönüşlerinde onların istihdamı önemli. TSK kadrosunda çalışanların da ücretli izne çıkartılması gerek.
Yaralı veya çatışma esnasında ele geçirilenler içinde ayrı bir program uygulanması erek.
Bu terör bölgelerinde yaşayan insanlar için de gerekli aslında..
Haklı olmak ve halkın desteğini almak, yani kamu vicdanında meşruiyete sahip olmak bizim için çok önemli..
Karşı taraf dinlerini ve dünyalarını kaybediyorlar. Gidecekleri, kaçacakları bir yer yok. Yakalandıklarında başlarına geleceğin korkusunu yaşıyorlar. Kaçacak olsalar, gidecekleri yerde aşağılık bir hayat ve utanç, yalnızlık ve korku onları bekliyor. Oysa onlar bu işe soyunurken çok farklı hayaller ve beklentiler içindeydiler. Sırtlarını ABD’ye, NATO’ya, İsrail’e, AB’ye dayamışlardı. Yenilme, kaybetme ihtimali yoktu onlara göre. Onun için bugünleri hiç düşünmediler. Ummadıkları ihtimal gerçek oldu/oluyor!
Afrin’de PYD’lilerin başına yağan bombalar aynı zamanda FETÖ’nün, PKK-HDP’nin ve onlarla birlikte hareket edecek CHP ve İyi Parti’nin de başına yağıyor. ABD’nin, NATO’nun, ABD ile birlikte hareket eden ülkelerin, liderlerin, örgütlerin de başına yağıyor.
Gelecekleri varmış, geldiler, görecekleri varmış gördüler, şimdi bu işten yakalarını nasıl kurtaracaklarının hesabını yapıyorlar. İlerlemek mi zor, geri dönmek mi, hangisi daha kolay.. Kararı verecek olanlar onlar. Her iki halde de varacakları yer aynı. Ölümlerden ölüm beğenecekler. Selam ve dua ile.