Seçim kampanyalarında öne çıkan tartışmaların üslup ve içerikleri, ne kadar büyük bir medeniyetin varisi olduğumuz hakkında bir fikir vermekten çok uzak.
Zulmü ayyuka çıkaran mevcut dünya düzeniyle (Batı Medeniyeti denilen medeniyet düşmanlığının küresel iktidarıyla) nasıl hesaplaşacağımızı da öğrenemiyoruz bu tartışmalardan.
Zaten böyle bir ihtiyaca işaret eden de yok neredeyse.
"Neredeyse" diyorum, çünkü Saadet Partisi Genel Başkanı Numan Kurtulmuş var.
Kurtulmuş, siyaset meydanına hakim olan kabasabalığın uzağında bir yerde duruyor.
Medeniyetimizin muazzezliğini hatırlatan bir duruşla duruyor.
Rakiplerine en ağır eleştirileri yöneltirken bile beyefendiliği elden bırakmıyor.
Asla belden aşağı vurmuyor, tahkir ve tezyif ifadelerinden ısrarla kaçınıyor, sözü sulandırmadan konuşuyor.
Doğru dürüst konuşuyor ve doğru dürüst şeyler söylüyor.
Herkes küresel ekonomik krizi aşmak için küresel ekonomik sistem dahilinde alınan veya alınmayan tedbirlerden söz ederken, o, kapitalist paradigmayı bütünüyle reddederek bu sistemden tamamen çıkmamız gerektiğini söylüyor.
Ve, Teoman Duralı hocanın "Küreselleştirilen İngiliz-Yahudi Medeniyeti" diye andığı şeye uyum sağlamayı değil, kendi medeniyetimizi küreselleştirmeyi vazediyor.
Bütün farklılıkları ortadan kaldırarak insanlığı Batı'nın menfaatlerinde birleşecek şekilde tektipleştirmeyi öngören mevcut faşizan "küreselleşme" anlayışına karşı hikmet-i ilahinin gereğine saygıyı telkin ediyor.
"Türk'ün, Kürt'ün, Arap'ın, Acem'in, Doğu'nun ve Batı'nın Rabbi olan Allah'ın kulları"na hitap ederken, daha selamlama faslında, yaratılanı Yaratan'dan ötürü sevmeyi ve Yaratan'ın yarattığı şekilde kabul etmeyi taahhüt ediyor.
Aynı zamanda Türk'ün, Kürt'ün, Arap'ın, Acem'in birliği davasına dikkat çekiyor.
Çokluk içinde birliğin izini sürüyor.
Bizi kardeşlerimizden ayıran sınırların anlamsızlığına dikkat çekiyor, bu sınırları zihinlerimizden başlayarak kaldırmamız gerektiğini ifade ediyor; Süleymaniye'yle, Şam'la, Bağdat'la birliğimizi ihya etmekten başka çaremizin olmadığını iliklerimize kadar hissetmeden esaslı bir siyaset geliştiremeyeceğimizi vurguluyor"
Bunlar Saadet Partisi'ne önümüzdeki mahalli seçimlerde ne kadar oy getirir bilmiyorum; ama, Numan Kurtulmuş herkeste saygı uyandıran duruş ve üslubunu bozmaz ve Saadet Partisi camiası bu duruş ve üslubu içselleştirebilirse, ilk genel seçimler Milli Görüş hareketini yeniden siyaset sahnesinin göbeğine taşıyabilir diye düşünüyorum.