Kahire’de Nil Nehri üstünde bir sandalda Türkiyatçı Şevki Ahmed ile sohbet ediyorduk.
Dedi ki: “Osmanlı 1922 veya 1923’de değil 1952’de yıkılmıştır.”
Şaşırdığımı fark edince memnuniyet duyduğunu anladım.
Ballandıra ballandıra anlatmaya başladı, cahili bulmuşken:
“Hidivlik müessesesi Osmanlı müessesiydi, değil mi? Muhammed Ali Paşa Oğullarının Pâyitaht’a bağlı Mısır idareciliğini temsil eden, varlığı ve meşruiyeti Devlet-i Aliye’den kaynaklanan bir müessese. Pekiyi, 1922 yılında kurulan Mısır Krallığı ne idi? Hidivlik müessesesinin devamı. Hidiv kim idiyse kral da o oldu. Binaenaleyh, Mısır Krallığı için de Osmanlı müessesesi diyebiliriz. Mısır Krallığı’nın 1952’de Hür Subaylar İhtilali ile yıkılması, Osmanlı Devleti’nin son cüzünün yıkılması manasına gelir. Demek ki Osmanlı’nın tamamen ortadan kalktığı tarih 1952’dir.”
Evet; Endülüs’ün 1492’de yıkıldığını söyleyebildiğimize göre, Osmanlı’nın 1952’de yıkıldığını da söyleyebiliriz.
1492’de Haçlı işgaline uğrayan Gırnata (Grenada), ondan 200 yıl önce -başkenti Kurtuba (Cordoba) da dahil olmak üzere- topraklarının tamamına yakını Haçlı hakimiyetine girmiş olan Endülüs’ün küçük bir parçasıydı ve üstelik Gırnata Sultanlığı Endülüs’ün tamamına vaziyet etmiş olan devletlerden herhangi birinin icazetine dayanmıyordu.
Neyse...
Son Hidiv / Mısır Kralı Faruk, Hür Subayların ihtilâlini haber alınca Türkçe sövmüş. Bunu da anlattı o Türkiyatçı. Nasıl sövdüğünü de anlattı, ama burada söylenmez şimdi.