Gezi ve toplantı notları... PKK ve HDP sözünde durdu mu?

Hasan Karakaya

Atalarımız; “Evdeki hesap çarşıya uymaz” demişler ya; benim hesaplarım da ona döndü...

Gerçekten de;

“Evdeki hesap,

Çarşıya uymadı.”

Ben; önceki gün Dolmabahçe Sarayı’nda, Başbakan Ahmet Davutoğlu ile “Akil İnsanlar Heyeti”nin buluşması, taş çatlasın “3-4 saat” sürer diye düşünmüş, daha sonra gazeteye gelip, “izlenim”lerimi yazmayı hesaplamıştım...

Ne var ki;

Toplantı, “yaklaşık 11 saat” sürdü...

Dolayısıyla, yazı yazamadım... Bu gecikmeden dolayı, hepinizden özür diliyorum...

SALİHLİ NOTLARI

Sadece “toplantı” değil, malûmlarınız olduğu üzre, “tatil” de “uzun” sürdü... Burada da, evdeki hesap, çarşıya uymadı... Günlerim o kadar yoğum geçti ki; “10-15 gün” diye hesapladığım süre bile yetmedi ve sizlerle ancak “20 gün sonra” buluşma imkânı bulabildim..

Tatil veya izin boyunca, “dinlendiğimi” filân düşünmeyin... Bu 20 gün içinde, yine siz “Akit okurları” ile birlikteydim...

Kurban Bayramı’nda; Allah eksikliğini vermesin, “günde en az 35-40 misafirim” oldu... Hepsiyle ayrı ayrı görüştük, “memleket meseleleri”ni konuştuk... 

Bayramdan sonra da; Salihli’de İlim Yayma Cemiyeti’ni ziyaret edip, bir süre “sohbet” ettik... Yine Salihli’de, bir akşam “dostlar”la buluşup, birlikte yemek yedik... 

Hanımlarla birlikte, “toplam 75-80 kişi”nin katıldığı “sohbet”in sonunda bir “sürpriz” yaşadım...

Artık “geleneksel” hale gelen “beşinci buluşma” anısına, işadamı Faruk Severoğlu ve Hicret Kitabevi Sahibi Emin Sert, bana bir “plâket” takdim ettiler ki; bu sürprizden hayli memnun oldum...

“Dostlar halkası”nın her yıl daha da büyümesinden de son derece mutlu oldum... Dilerim, bu halka daha da büyür... “Salihlili dostlar”a, buradan bir defa daha teşekkür ediyorum.

Yine Salihli’de bulunduğum süre içinde, Salihli Kaymakamı Ertan Peynircioğlu ile ailece yemek yedik ve gece yarısına kadar hayli verimli bir sohbet gerçekleştirdik...

Bu arada, Salihli’ye 15-16 kilometre mesafedeki Ahmetli ilçesine gidip, Kaymakam Necmi Akman ile bir “çay içimi” sohbet ettik... Sohbet esnasında farkettim ki; Necmi Akman, sadece“Kaymakam” değil, aynı zamanda “düşünen, meselelere kafa yoran ve bunları yazan”genç, enerjik ve aydın bir insan... Allah, yolunu açık etsin...

MANİSA VE DENİZLİ

Salihli’de olduğum duyulur da, dostlar boş durur mu?.. Her taraftan “davetler” yağmaya başladı... Bir yandan MÜSİAD’ın Manisa Şubesi, bir yandan Manisa İlim Yayma Cemiyeti...Onlarla da güzel sohbetlerimiz oldu... Bu vesileyle; MÜSİAD Manisa Şube Başkanı Abdullah Tekin’in şahsında tüm MÜSİAD üyelerine ve İlim Yayma Cemiyeti mensuplarına, ilgilerinden dolayı teşekkür ediyorum... Bir “teşekkür” de; 

“Hat” yazısıyla “Hasan Karakaya” yazıp çerçeveleten ve bana hediye veren Rıza Mahmutoğlu’na... Aynı zamanda “güzel şiirler” de yazan Rıza Mahmutoğlu’nun ellerine sağlık...

Daha sonra ver elini Denizli...

Okurumuz Emin Avcı ve ailesinin davetine, Emin Sert ağabeyle birlikte icabet ettik... Orada da, gün boyu “öğretmen”lerle, “esnaf”la, “imam”larla sohbet ettik, Cedide Abalıoğlu Anadolu İmam Hatip Lisesi’ne ziyarette bulunup, “Osmanlı-Selçuklu mimarisi”ne uygun yapılan bu güzel binada, öğretmenler ve yöneticilerle görüşüp, bilgiler aldık.

Anlayacağınız;

Evdeki hesap, çarşıya uymadı...

Evet, gezim uzun sürdü... Ama; birçok davete icabet edemeden, meselâ İzmir ve Ayvalık’a gidemeden, Salihli’deki Şefkat Pınarı Derneği’ni ziyaret edemeden ve Bursa’da, hemşehrimMehmet Akif’e ve  temsilcimiz Hasan Ozan’a uğrayamadan geri döndüm...

Bu arada, gitmeden önceki son yazımda, “Ben Bayram Tatili’ne çıkıyorum, Paralelciler Bayram etsin” demiştim ya; 20 günlük ziyaretim esnasında, “Paralelciler”le ilgili hayli enteresan bilgi ve belgeler edindim... Özellikle, “Manisa Celal Bayar Üniversitesi’ndeki Paralel Çöreklenme” konusunda, “isim-isim” bilgiler aldım ki, bunları inşaallah yakında yazacağım...

Egeli dostlara, tekrar teşekkürler.

11 SAATLİK TOPLANTI

“Gezi notları”nı kısaca aktardıktan sonra, “Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Akil İnsanlarla buluşması”na tekrar dönelim...

Yazının başında da dediğim gibi, toplantı “yaklaşık 11 saat” sürdü... Ki, bu toplantı süresi, herhalde “rekor”dur... Bu 11 saat içinde, Sayın Davutoğlu, bir açış konuşması yaptı ki, bu konuşmayı birçok televizyon yayınladı, konuşma dünkü Akit’te de yayınlandı.

Daha sonra, “62 Akil”den toplantıya katılan 53’ü, “Çözüm Süreci”nde gelinen son nokta ile ilgili görüşlerini açıkladı ve Sayın Davutoğlu bu “görüş, talep ve tavsiye”leri tek tek not aldı.

Toplantıya katılan Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, İçişleri Bakanı Efkan Ala, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Kültür Bakanı Ömer Çelik, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Beşir Atalay, AK Parti milletvekilleri Mahir Ünal ve Öznur Çalık da, konuşmaları dikkatle dinlediler, notlar aldılar.

Açık söylemek gerekirse;

“Akil İnsanlar”ın hemen hepsi, son derece “açık yüreklilik”le ve hiçbir engellemeye maruz kalmadan görüşlerini dile getirdiler.

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun; “6-8 Ekim’deki Kobani kalkışması” ile ilgili olarak; “Bu gece herkes silahlansın, şurada saldırıya geçsin” yönünde “tweet”ler atıldığını ve bu tweetler sonrasında “bir şehrin yandığını” söylemesine ve “olayın perde arkası” ile ilgili “çok önemli bilgiler” vermesine rağmen, toplantıya katılan “Akil”lerden bazıları, “Kobani kalkışması” için, “masum bir eylem” deme cür’eti bile gösterdi... Ama yine de, Sayın Davutoğlu, bu konuşmalara müdahale etmedi... Herkes, “ifade özgürlüğü”nü sonuna kadar kullandı.

ÇÖZÜM’DE KARARLILIK

Sadece, dedi ki;

“Bütün şiddet eylemlerine, vandallıklara, yakıp-yıkmalara rağmen, Çözüm Süreci kararlılıkla sürdürülecektir.

Çünkü Çözüm Süreci, hukuk sisteminin bir parçası haline gelmiştir.

Çünkü Çözüm Süreci;

Milli’dir, Yerli’dir, Özgün’dür ve Bize Ait’tir... Çözüm Süreci kuşatıcı ve kapsayıcıdır... Bu proje, tarihi ve stratejiktir, asla konjonktürel değildir... Çözüm Süreci, bölgenin tek başarı hikâyesidir... Akil İnsanlar da, Çözüm Süreci’nin asli unsurlarıdır.

Bugün bizi suçlayanlar, bir de kendilerine baksınlar... Bize verdikleri sözlere rağmen; geri çekilmedikleri gibi, silâh da bırakmadılar... Evet, sözlerini tutmadılar...

Kobani’ye gelince... Kobani’ye neler yaptığımızı bir gün tarih yazacaktır... Hâlâ da Kobani’nin yanındayız...

Birileri puslu havayı seviyor... Şimdi, hep beraber yapmamız gereken; bu puslu havayı dağıtmak ve aydınlık yarınlara yürümektir.”

Sayın Davutoğlu’nun gerek “kamuya açık” gerek “özel sohbet” esnasında söylediklerini, inşaallah yarın yazarım... Bu arada, “Akil”lerin görüşlerini de, yarın aktarmaya çalışacağım...

Yarın görüşmek üzere...

 ***********************************************************************

Toplumda psikolojik bir kopuş mu yaşanıyor?

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, önceki gün “Akil İnsanlar”la buluşmasında, hangi görüşlerin dile getirildiğini yarın yazacağım ama, “çok önemli” bulduğum bir tespiti bugün aktarmak istiyorum... 

Toplantıda söz alan Prof. Deniz Ülke Arıboğan, Akillerden bazılarının, diğerlerine haber vermeden 15 Ekim’de yaptığı toplantıyı “etik bulmadığını” ifade ettikten sonra, dedi ki;

“Türkiye vatandaşlarını birbirine yapıştıracak bir şey kalmadı... Toplumda psikolojik bir kopuş var.

Maçlarda bile, hep karşı takım tutuluyor...

Bizi birbirimize bağlayan değerler yeniden tahkim edilmelidir.”

Deniz Ülke Arıboğan’ın bu tespiti, bence çok önemli... Kobani kalkışması, elbette “büyük bir kopuş”un göstergesidir... Ama sadece Kürtler ve Türkler arasında değil, toplumun diğer kesimleri arasında da bir kopuş yaşanıyor.

Bunun önüne geçmenin tek yolu da, “Millî ve manevî değerleri” yeniden tahkim etmekten geçer.

Yoksa; barış da gelmez, huzur da!.

yeniakit