"Laikliğimizi ilân ettik; fakat laik olamadık"
Günlükler edebiyatımızda çok önemli bir yere sahiptir. Günlüklerde yazar, resmi kıyafetini çıkarıp günlük kıyafetleriyle halkın arasında karışan bir yönetici gibi samimidir. Birçok gizli kalmış bilgiyi günlüklerden öğrenmek mümkün olduğundan aynı zamanda tarihi bir belge niteliği de taşırlar. Yazan, özelini yazarken bile özenerek ve düşünerek yazar. Bir gün en çok da öldükten sonra- birinin okuma ihtimali hep vardır da ondan olsa gerek.
Sizlerle bir yazarın günlüğünden kısa bir bölüm paylaşmak istiyorum. Yazarımız -aynı zamanda şairimiz- Ahmet Hamdi Tanpınar. Günlüklerin yer aldığı kitabın adı "Günlüklerin Işığında Tanpınar'la Başbaşa". Paylaşmak istediğim bölüm siyasetle ilgili bir bölüm. Bilenler bilir, Tanpınar'ın siyasi bir yönü de var.
"Hakikat şu ki biz sadece abeste ısrar ettik. Küçük emr-i vâkileri inkılâp ve ilerleme sandık. Din derslerinin, Arapça ve Acemcenin mektep programlarından kimsenin haberi olmaksızın çıkarılması gibi... Arkasından dil inkılâbı, arkasından münevver enflasyonu ve bütün bir konformizm... Kadrosuzluk... Dışarıya bol adam gönderememek...
Din sadece bir cenaze gömme meselesi midir?
Osmanlının yıkılmasını istemiyor
Allah Türkiye'yi korusun. Ben Orhan Gazi'nin mübarek eliyle kurduğu bu terkibin devam etmesini, yıkılmamasını istiyorum. Tarihî Türkiye'nin peşindeyim. Onun devamını istiyorum ve insan ıstırabına dahi bu iş için göz yumuyorum."
dünyabizim