Yavuz Donat/Sabah
1- Seçimden sonraki ilk Patalya toplantısı
22 Temmuz seçimleri yapılıp da AKP sandıktan yüzde 47 ile çıkınca...
Önce "Kent Otel" ve daha sonra Gölbaşı-Patalya Otel'de toplananlar, bir süre "dağınık" kaldılar.
Ayrıca "mevsim yazdı."
Çok kişi "yazlıktaydı."
Sonbaharla birlikte yine "hareketlenme" başladı.
Seçimden sondaki "ilk Patalya toplantısında" yaklaşık 100 kişi vardı.
"10 kadarı" eski bakandı.
Kamran İnan, Şükrü Sina Gürel, Halit Dağlı, Ayfer Yılmaz, Yaşar Okuyan gibi.
Emekli orgeneraller Hurşit Tolon ile Şener Eruygur da vardı.
Toplantının konusu "ne yapalım" sorusuydu.
1. Yerel seçime kadar ne yapalım?
2. Yeni bir parti kurulması için ne yapalım?
3. Alternatif oluşum için ne yapalım?
4. Merkez siyasetin toparlanması için ne yapalım?
Bu toplantıda "4 kişi" parladı:
1. Kamran İnan.
2. Prof. Mehmet Haberal.
3. Ufuk Söylemez.
4. Prof. Dr. Hasan Ünal.
Artık bu 4 isim "ekibi derleyip toparlama, bir araya getirme, toplantılara çağırma" konusunda "koordinatör" konumunda olacaklardı.
2- Daraltılmış kadroda kimler var?
ANAP'lıların sayısı arttı.
Ve "Patalya lobisi" kendi içinde "daraltılmış bir kadro" kurma ihtiyacını duydu.
"Yönetim kurulu" gibi.
Veya "icra kurulu" gibi.
Ancak bu "dar kadroya" bir isim verilmedi.
"Toplantılara" katılanların sayısı artıyordu. Gelenlerin çoğu "yanında bir arkadaşını daha" getiriyordu. Bunun için düşünüldü ki:
- Dar bir kadro işleri yürütsün.
- Gerektikçe diğerlerine bilgi verilsin.
- Tabii yine büyük toplantıda tam kadro Patalya'da bir araya gelinsin.
Kamran İnan, Prof. Mehmet Haberal, Ufuk Söylemez, Prof. Hasan Ünal, Yaşar Okuyan, Ayfer Yılmaz, Ali Ilıksoy, Hurşit Tolon, Bilal Şimşir, Muhtarlar Federasyonu Başkanı Ramazan Özinal, Toplumcu Düşünce Derneği Başkanı Fethi Bolayır gibi isimler.
3- 2009 projesi
"Yüzlerce" de ilçe.
Ve "pek çok" belde belediyesi. "Patalya toplantısında" konuşuldu ki:
- Önemli olan 81 il belediyesi.
- Ve bir de büyük ilçe belediyeleri.
"Strateji" şuydu:
- AKP' nin karşısındaki partiler bir araya getirilsin.
- 2009 yerel seçimlerinde işbirliğine gidilsin.
- 81 il ile 166 büyük ilçede, hangi parti güçlüyse, o parti aday çıkarsın.
- Öteki partiler aday çıkarmasın... Herkes AKP adayının karşısındaki tek adayı desteklesin.
- Diğer ilçelere ve beldelere gelince... Oralarda ne yapılacağına partilerin yerel örgütleri bir araya gelip, karar versinler.
Şöyle:
Herkes bildiği, tanıdığı siyasetçiyi etkileyecekti. Kamuoyu oluşturulacaktı.
Gazetelerde yazılar çıkacak, TV'lerde programlar yapılacaktı. Tabii parti başkanlarıyla da temas aranacaktı.
4- Destek arayışları
Önce Deniz Baykal'a gitti.
Proje AKP karşısındaki "en güçlü partinin desteklenmesi" olunca...
Bu işten "CHP' nin kârlı çıkacağı" belliydi.
Baykal "projeye sıcak baktı."
Yaşar Okuyan'a "itibar ve iltifat etti."
Eski Bakan Yaşar Okuyan DP Genel Başkanı Süleyman Soylu'nun da kapısını çaldı, ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu'nun da. DSP Genel Başkanı Zeki Sezer'e de gitti, Saadet Partisi Genel Başkanı Recai Kutan'a da.
Okuyan'a "bu çok iyi bir proje, biz varız" diyen de oldu... "Konuyu yetkili kurullarımızda görüşmeliyiz" diyen de...
"Biz sağda bir partiyiz, soldaki CHP ile seçim işbirliğine tabanımız acaba nasıl bakar" diyen de.
5- İlginç bir görüşme
Süleyman Demirel'i de ziyaret etti, Rahşan Ecevit'i de. Onlara "bilgi sundu."
Demirel de, Rahşan Hanım da "aktif siyasetin dışındaydılar ama..."
Okuyan yine de "bilgileri olsun" istedi.
Yaşar Okuyan'ın son durağı ise "yine aktif siyasetin dışındaki bir isimdi."
Prof. Dr. Necmettin Erbakan.
Görüşme Hoca'nın Balgat'taki evinde oldu. Vakit akşamdı. Mevsim kıştı, dışarıda kar yağıyordu. Okuyan 2 saat Hoca'nın evinde kaldı.
Prof. Erbakan "projeye çok büyük bir ilgi" gösterdi. "Arkadaşlarınıza selamlarımı, sevgilerimi, saygılarımı, muhabbetlerimi götürün" dedi. Yerel seçimde AKP karşısına "tek adayla çıkılması fikrini" gönülden destekledi.
Görüşmenin sonuna doğruydu.
Prof. Erbakan "aziz ve muhterem Yaşar bey kardeşim" dedi:
- Siz Anavatan Partisi'nde çok üst görevlerde bulundunuz.
- Evet Hocam.
- Muhterem Erkan Mumcu beyefendiyi yakından tanırsınız.
- Elbette.
- DYP'de de bulundunuz... Sayın Süleyman Soylu beyefendi ile de hukukunuz var.
- Elbette Hocam.
- Sizden çok rica ediyorum... Gidiniz, ikisini de kulaklarından tutunuz, benim önüme getiriniz.
- Anlamadım Hocam.
- Ben ikisine de gerekeni söylerim... Bu muhteşem projenizi desteklemelerini sağlarım.
Okuyan başladı gülmeye...
Soylu ile Mumcu'ya "Hoca sizinle görüşmek istiyor" denebilirdi de...
"Kulaklarından tutup getirmek" de neyin nesiydi?
Okuyan gülünce Prof. Erbakan da güldü.
"Yaşar bey kardeşim" dedi:
- Biz eski dostuz.
Okuyan "hem de nasıl" diye Hoca'nın sözünü kesti:
- 12 Eylül 1980 İhtilali'nden sonra hapishane arkadaşlığımız bile var.
6- Şener "Patalya'ya sıcak bakmadı"
Evet, aylardan şubattı.
"Faaliyet, toplantı ve projeleri, olanları bitenleri, planları, isimleri" Abdüllatif Şener'e söyledik.
Abdüllatif Şener'le yaptığımız görüşmeyi de yazdık. (29 Şubat 2008)
Tabii 29 Şubat'ta "başka şeyler de" yazdık. "Pek çok ayrıntı" verdik. Ama bugün, Şener'le yaptığımız "o görüşmeyi" hatırlatalım.
"Diğerlerini" yarına bırakalım.
Abdüllatif Şener'in "şubat sonunda" bize söylediklerinden bir demet:
- Herkesin hesabı kendine.
- Bahsettiğiniz veya bahsetmediğiniz grup, plan, program ve arayışların hiçbirinin içinde değilim.
- Herkes kendine göre bir şey kurguluyor ve çerçevenin içine de beni koyuyor.