27 Mayıs 2002’de Pakistan İstihbaratı, Peşaver’deki evini bastıklarında Sudan pasaportu taşıyan ve öğretmenlik yapan Salim Mahmud Adem, bunun onu, tam 6 yıl kalacağı Küba Körfezi’ndeki Amerikan ordusunun denetiminde bulunan kötü imajlı Guantanamo tutukevine sürükleyeceğine dair en ufak bir düşüncesi yoktu.
“Kapıyı açar açmaz beni kelepçelediler. Eşimin ve üç çocuğumun o geceki çığlıklarını ve göz yaşlarını hala unutamıyorum” Evet Salim Mahmud Adem(44), Guantanamo’da başından geçenleri anlatmaya bu sözlerle başlıyor.
Peşaver’de, Kuveyt merkezli bir sivil yardım kuruluşunun yönettiği ve yetim çocukların eğitim gördüğü bir okuldan sorumlu olan Salim o geceyi şöyle anlatıyor: “Eve baskın yaptıklarında saat gece yarısı biri gösteriyordu. Eşim o zaman hamileydi. Ancak gelenler en ufak bir merhamet göstermediler.”
Bundan sonra Salim elleri kelepçeli ve gözleri bağlı olarak bir Pakistan tutukevine gönderilir. Afganistan’daki Amerikan Askeri Hava Üssü “Bagram”a gönderilmeden önce burada 12 saat boyunca sorgulanır.
İşkenceye hoş geldin!
Salim’in işkencelerle dolu zor yolculuğu Bagram’da başlar. Burada kendisine ve müslüman kardeşlerine uygulanan kötü muameleyi anımsayarak şöyle der: “Hepimizi bir arada olacak şekilde çırılçıplak soydular. Sorgulamalar bazen üç ya da dört saat sürüyordu”
Tutuklanmasından üç ay sonra cehennem çukurlarından biri olan ve binlerce kilometre ötede bulunan “Guantanamo” denilen yere sevkedilir.
Maalesef Salim Guantanamo tutukevinden bahsederken, “İnsanlık anlamıyla çelişen bir yer” nitelendirmesinde bulunuyor. Sorgucuların sertliğini, tutuklu arkadaşlarının maruz kaldığı darp olaylarını, ağlamalarını, çığlıklarını ve namaz vakitlerinde sağır edici volümde çalan müziği anımsıyor.
Salim’in eziyeti fiziki acıyla sınırlı değildi, daha şiddetli bir aşama olan psikolojik acı vardı: “Bazı sorgucular bana benim suçsuz olduğumu, içinde bulunduğum durumun siyasi bir oyundan başka bir şey olmadığını söylerlerdi.”diyor Salim.
Cehennem çukurunda 275 mazlum!
Amerikan Başkanı George Bush yönetimi 2002 yılından bu yana Guantanamo’da yüzlerce tutuklu bulundurmakta. Bu tutukevi geçen yıllar boyunca hukuk dışı idare edildiği gerekçesiyle önde gelen uluslar arası insan hakları örgütlerinin tepkilerine maruz kalmaktadır.
Şu anda 275 tutuklunun bulunduğu Guantanamo’da tutuklu bulunanların bir çoğu hiçbir kanıt olmadan ya da belirli bir suçlama olmadan sadece “terörizm” denen olayla ilişkileri vardır şüphesiyle tutuklu bulundurulmalarından dolayı ya intihar teşebbüsünde bulundu ya da çok uzun süren açlık grevlerine girişti.
Seri suçlamalar
Tıpkı Salim Mahmud Adem gibi Sudan vatandaşı Adil Hasan Hamid de Peşaver’de bir hastanede müdür olarak çalıştığı dönemde 18 Temmuz 2002 tarihinde Pakistan’da tutuklanır.
“islamonline.net”e verdiği demeçte Adil olayı şöyle anlatıyor: “Amerika’nın Afganistan işgali başladığı zaman bütün yabancılar Pakistan’ı terk etti” Adil de karısı ve dört kız çocuğuyla 2002 yazında Sudan’ı ziyaret eder. Adil aynı yılın 16 temmuzunda eşini ve çocuklarını Sudan’da bırakarak tek başına Pakistan’a döner. Tek amacı “Afgan ve Pakistanlı mültecilere yardımcı “ olmaktı.
Peşaver’e döndükten iki gün sonra Pakistan İstihbaratı tarafından tutuklanır.Tutuklanma öyküsüyle ilgili olarak Adil şöyle der: “ Beni Pakistan İstihbaratından subaylar uyandırdı, benden kıpırdamamamı ve kimlik belgelerimi göstermemi istediler.”
Adil’i dehşete düşüren olay ise Pakistanlı bir subayın Amerikalı bir yetkiliye yaklaşarak sorduğu sorudur. O soru Sudan vatandaşı olan Adil’in hayatını sonsuza dek değiştirecekti.
Adil diyor ki: “Subay Amerikalı yetkiliye belgelerimin sağlam olduğunu söyledi. Onu tutuklamamız gerekiyor mu? Yanıt evetti”
Bundan sonra Adil’i alıp Pakistan’da bir tutukevine götürürler. Burada 6 ay 15 gün kalır. Burada İstihbarat subayları tarafından sorgulanır.
Tıpkı Salim gibi Adil de üç kişiyle birlikte elleri ve gözleri bağlı bir şekilde Afganistan’da bulunan Amerikan Hava Üssü “Bagram”a götürülür. Burası Guantanamo’ya götürülecek olan ve ister Afganistan içinde ister dışında tutuklanmış olan bir çok tutuklu için transit geçiş noktasıdır.
Adil öyküsünü anlatmaya devam ediyor: “Buraya ulaşır ulaşmaz bizi dövmeye başladılar. Burada beni Amerikalı asker ve yetkililer sürekli sorguladılar, çoğu zaman sorguda darba, küfüre ve tehditlere maruz kaldım. Uyumama da izin vermiyorlardı. iki ay süren sorgu ve sürekli işkenceden sonra diğer tutuklularla birlikte bir kargo uçağıyla kelepçeli bir şekilde Guantanamo’ya sevk edildim. Yolculuğumuz 20 saat sürdü” diyor Adil.
Adil Guantanamo’da hakkında resmi hiçbir suçlama olmadan her gün hatta bazen günde iki defa sorguya maruz kalır.
Adil “Beni Afganistan’daki Taliban Hareketine ve El Kaide örgütüne yardım etmekle suçladılar. Onlara bu nasıl olur? diye sordum. Bu gizli bir bilgidir dediler. Ayrıca hiçbir gün dahi silah taşımama rağmen beni militan bir düşman olmakla suçladılar” diyor.
Washington Guantanamo’da bulunan tüm tutukluları yasadışı militan düşmanlar olarak nitelendiriyor. Bu durum tutukluların Amerikan hukuk düzeni çerçevesinde yasal haklarından mahrum olmalarına neden olur.
2002 yılında açıldığından bu yana Guantanamo’ya gönderilen 750 tutukludan sadece üçüne suçlamalar yöneltilmiş. Sadece geçen iki yıl boyunca Amerikan makamları tutuklanmalarını gerektirecek hiçbir neden ve tevil olmadan demir parmaklıklar ardında duran tutuklulardan 400’nü salıverdi.
Kaybolan yıllar
Adil 2004 yılında olağandışı askeri bir jüri önünde ifade verir ve “militan düşman” suçlamalarından beraat eder. Eylül 2007 yılında ise askeri mahkeme onu ABD’yi tehdit etme suçlamalarından beraat ettirir.
Bundan üç ay sonra 13 Aralık’ta Salim’le birlikte “Guantanamo cehenneminden” ülkesine nakledildiğinde rahat bir nefes alır. Ancak her ikisi de ülkelerinde yaşayacakları psikolojik işkenceden habersizdir.
Adil’i(50) kötü bir sürpriz bekliyordu: Guantanamo’da tutuklu bulunduğu dönemde küçük kızı Fayde ölmüştü. Çünkü ailesi, tutuklu bulunduğu dönemde maddi koşullarının yetersizliği nedeniyle kızı tedavi ettirememişti.
Öte yandan Adil, Pakistanlı karısıyla beraber Peşaver’de bulunan üç çocuğundan oluşan ailesini toparlamaya çalıştığını tutuklu bulunduğu dönemde doğan küçük kızı Emine’yi hiç görmediğini söylüyor.
İki adam birkaç insan hakları kuruluşu vasıtasıyla ABD’yi mahkemeye vermeye çalışıyor. Amaç Guantanamo’nun duvarları ardında maruz kaldıkları eziyetlerden ötürü ABD’nin kendilerinden özür dilemesi ve bu ülkeden tazminat kazanmak.
Konuşmasının sonunda Salim göz yaşlarını silerken şöyle diyor: “Guantanamo insan haklarının çiğnendiği bir yerdir, hemen kapatılmalıdır.”
Timeturk