Büyük taktisyen Gül
Abdullah Gül ve eşinin Çankaya Köşkü’nde verdiği iftar Abdullah Gül’ün ne kadar büyük bir taktisyen olduğunu tekrar göstermiş olmalı bize.
“Hayrünnisa Hanım başörtüsü ile Köşk’e çıkamaz, resmi davetlerde bulunamaz”, diye giden ve kaybetmeye baştan mahkum olan söylem var ya; birkaç akıllı küçük hamle ile bitip tükeniverdi iftar saatinde
Meslek yaşamımda geldiğim noktada bir siyasetçiyi konuşarak, yakınında durarak tam anlamaya imkan olmadığını, uzaktan dikkatli incelediğinizde muhakkak iyi tanıdığınızı sandığınız bir insanın bile farklı yönlerini keşfedebileceğinizi anlamış durumdayım.
‘Tecrübe bu basit gerçeği sana daha önce göstermeliydi’ diye düşünenler olabilir. Aslında onlar da haklı. Bazen gördüklerinizin, yaşadıklarınızın aslında öyle olmadıklarını ve görünenin altında çok başka yönlerin de olduğunu fark ediyorsunuz ama kendinize itiraf edemeyebiliyorsunuz bunu.
Bazen konuştuğunuz siyasetçi hakkında umutlarınız olabiliyor ve her davranışını da olmasını istediğiniz gibi, umutlarınız doğrultusunda değerlendirebiliyorsunuz.
Bu tür ilişkilerde kabahatli bir taraf varsa bu siyasetçi değil daima gazeteci. Çünkü siyasetçi belki de hep olduğu gibi davranıyordu ve siz ona başka gözle bakmak istediğiniz için beklentileriniz doğrultusunda davranmaya başlıyabiliyorsunuz.
İşim gereği Abdullah Gül’ü siyasi yaşamının çeşitli anlarında görüp, konuşma imkanım olmuştu. Onun ne kadar plancı ve önemli bir taktisyen olduğunu daha önce kavrayamamıştım. Gerçi arada bir onu tanıyanlar, hakkında değerlendirmeler yapıyordu medyada, ama ‘saman altından su yürütecek bir zekâ’ olarak tanıtan yorumlar beni etkilemiyordu.
Yeniden görüştüğüm her defasında onun centilmen tavrı ve konulara yumuşak yaklaşımından etkileniyordum. Bunu benim bir mesleki hatam olarak kabul edenler olabilir ama bence sadece insani bir hataydı, malum önce insan sonra gazeteciyiz biz.
Önceki akşam Abdullah Gül ve eşinin Çankaya Köşkü’nde verdiği iftar Abdullah Gül’ün ne kadar büyük bir taktisyen olduğunu tekrar göstermiş olmalı bize.
“Hayrünnisa Hanım başörtüsü ile Köşk’e çıkamaz, resmi davetlerde bulunamaz”, diye giden ve kaybetmeye baştan mahkum olan söylem var ya; birkaç akıllı küçük hamle ile bitip tükeniverdi iftar saatinde.
Cumhurbaşkanı, şehit aileleri ve gazilere davet verdi. Onların bir kısmı da başı örtülü eşlerini, yakınlarını alıp geldiler davete. Hayrünnisa Hanım da gayet güzel karşıladı. Buyurun bakalım haydi sıkıyorsa karşı çıkın buna da... Hangi boyutuna karşı çıkacaksınız; iftara mı, Hayrünnisa Hanım’ın şehit aileleri ve gazilerle ilgilenmesine mi, askerlerin ailelerinin başörtülü olmasına mı?. Hiçbirisine tabii ki...
Zaten karşı çıkış daha önce neden vardı ki; o da belli değil...
Önceki akşam verilen iftardan gelen resimlere bakıyorum. Eşi açık olan gaziler de var. Kapalıyla başı açık olan yan yana oruç açıyor. Hayrünnisa Hanım da masaları dolaşıp hepsiyle sohbet ediyor.
Bu manzaradan sonra da cumhurbaşkanı eşinin örtünmesini konu haline getirmek mümkün mü, daha önce getirilmesi de hata değil miydi?
Bu konularda sert tavır almak gereğinde olanlar bundan sonra ne yapacaklar, özeleştiride bulunacaklar mı?...
Cumhurbaşkanı Gül çok akıllı bir hamle yaptı. Eşini de çok akılıca konumlandırdı ve lüzumsuz yere uzatılmış bir tartışmayı da sona erdiriverdi.
Sayın Abdullah Gül’ü hamle zekâsı nedeniyle çok takdir ettim. Yazımın girişinde hafif hayal kırıklığı tonu hissediliyorsa, bu sadece taktik zekâyı anlayamamış olmaktan dolayı kendime duyduğum kızgıınlıktan kaynaklanıyor.
Bu arada çok önce Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığının engellendiği günlerde atmış olduğumuz bir manşeti aklıma getirdim ister istemez. O günlerde Sayın Gül ile TBMM’de sohbet etmiştik. Sorularımın gidişatından neyi aradığımı da anladığına emindim. Sonunda adı etrafındaki tartışmalara en çok karısının üzüldüğünü söyledi. Benim duygularım da buna işaret ediyordu, manşete çektim bunu.
Şimdi diyorum ki; acaba Gül o gün bugünleri düşünüp, çıktığı yoldaki aşamaları hesaplayıp bu lafı söylemiş olabilir mi?
Olsa bile vallahi kırılmam, kendimi kullanılmış hissetmem. Sadece saygım artar ona karşı. Bunda da samimiyim.
Serdar TURGUT -Akşam