Tek gerçek var, o da imtihan olduğumuz gerçeği..
Allah bizleri, mallarımız, canlarımız ve sevdiklerimizle, kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir. Başınızda Peygamber de olsa bu böyle.
Bizi gören, duyan, bilen, hüküm sahibi bir Allah var. Yeter ki, cahillerden ve zalimlerden olmayalım ve Allah’ın ipini bırakmayalım. Gün doğmuşsa batacaktır. Batmışsa doğacaktır. Bu dünyada her şey geçicidir. “Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!” Öyle inanmıyor mu idik!
Hani örnek aldığımız kişi öyle dememiş mi idi “Bir elime Ay’ı, bir elime Güneş’i verseniz, tapmam sizin taptığınıza!” Para, makam, birilerinin ihtirasla istediği o şey her ise, onu Allah yolunda fedaya nefsinizi hazırlamadıkça halimiz yaman. Eğer dininizden taviz vererek dünyamızı imar, mal ve makamınızı korumaya çalışırsak o şey bizim imtihanımız olur.
İstanbul Sözleşmesi, Covid, 5G, Ayasofya, savaş, terör, iyi ya da kötü olan her şey bir imtihan. İmkanları nasıl kullandığınız, tehdit ve tehlikeler karşısındaki tutumunuz ahiret yurdu için bir imtihan vesilesi oluyor bizlere.. Her şart altında, bir Peygamberin hayatı bizim için örneklik ve rehberlik edecektir. Öyle ise, onların ayak izlerinden yürürseniz varacağınız onların vardığı yer olacak. Eğer bu olaylar karşısında heva ve heveslerinize kapılırsanız, gideceğiniz yer bellidir.
Kınayanların kınamasına aldanmayalım. Dikkat edelim, Şeytan bizi Allah ile aldatmasın. Melek maskeli, biz “ıslah edicilerdeniz” diyen “bozguncular”ın yalanlarına kanmayalım. Kafamızı kiraya vermeyelim. Bilenlere danışalım, insanlarla konuşalım. Nasıl din büyüklerimizi İlah ve Rab edinmeyeceksek, dikkat edelim, İlim sahibi gibi görünen, “Ebul Hakem” unvanı ile tanınan, “kitab yüklü eşek” hükmündeki, “Ebu Cehil” kılıklı, Belam’ların da tuzaklarına düşmeyelim. Bunlar her yerde varlar. Ekonomi, bilim, siyaset, insan olan her yerde varlar.
Kim olursak olalım, biz “Abd-i aciz” konumdayız. Gücümüz, Kadir-i mutlak ve bir olan, Kader’e, Rızg’a ve Ecel’e hükmeden, “ol” deyince olduran, “öl” deyince öldüren Allah’ın rızasının tecellisinin vesilesi olmakta gizlidir. Bu anlamda çaresiz değiliz.
Sabırlı olacağız.. Merhametli olacağız.. Akıllı olacağız.. Dürüst olacağız.. Cesur olacağız..
Allah şöyle buyurdu: “Rabbinizden mağfiret dileyin, sonra O’na tövbe edin. Allah da sizi belirlenmiş bir süreye kadar dünya nimetlerinden güzelce yararlandırsın, fazlasını yapan herkese de iyiliğinin karşılığını versin. Eğer yüz çevirirseniz, ben sizin başınıza gelecek o dehşetli günün azabından korkarım.” (Hûd Suresi - 3)
Sakın, şöyle yapmazsak böyle olmaz, şöyle yaparsak böyle olur gibi İlahi iradeyi hesaba katmadan kurgular yapacak olursanız, hele rızayı da bir kenara bırakır ve ihtirasla arzularınızın peşine düşerseniz, o şey sizin imtihanınız olur. Unutmayalım ki, bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir.. Yoksa siz, birileri Tanrıyı kıyamete zorlarken, siz de O’nu kendi arzularınızı gerçekleştirmeye mi zorluyorsunuz!? Bu yapıp ettikleriniz ya da sessizliğinizle sonuçta, her topluluk, tencere yuvarlanıp kapağını bulacak misali müstehakınızı bulacaksınız. Bu şekilde, ya kendi cennetinize sırtınızda tuğla taşıyor olacaksınız ya da kendi cehenneminize sırtınızda odun taşıyor olacaksınız. Unutmayalım ki, ameller niyetlere olduğu gibi, bazan da cehennemin yolları iyi niyet taşları ile döşeli olabilir. Bilelim ki, “Şöyle olmasaydı, böyle olurdu ya da olmazdı gibi geçmişe dönük akıl yürütmeler Şeytandandır. Allah’ın takdirini şarta bağlayan müfsit senaryolardan ibarettir. Allah “ol” der ve o olur. Allah (cc) o oluşla birlikte, onun esbabını da yaratır.
Herkes eteğindeki taşı dökecek. Böylece gerçekten iman edenlerle iman etmeyenler belli olacak. Sadece “iman ettik” demekle, yakamızın bırakılıvermeyeceğini de hatırlayalım tekrar. Bu imtihanlar sürecinde “Bizden öncekilerin başına gelenlerin benzerleri bizim de başımıza gelecek”. İsterseniz açın bakın kitaba. Her ne yaparsanız yapın, usul ve esas olarak Kitaba bakın. İstişare ve şûradan ayrılmayalım. Eğer haksızlıklar karşısında susanlardan olmazsak mahzun olmayacağız. Unutmayalım ki, Allah sabredenlerden yanadır. Bakın, gelecek günler geçen günleri aratabilir. Tabii afetler, ekonomik kriz, siyasi kriz, terör eylemleri ve suikastlar, yeni salgınlar, dalgalar, mutasyon haberleri gelebilir. Zor bir süreç. Bunlar sadece Türkiye’nin sorunu değil. Bölge ve dünyada da ciddi krizler yaşanıyor. Siyasette ve ekonomide yaşanan kriz ailede, dernekte, şirkette de yaşanacak. Cemaat yapılarında da yaşanacak. Sabır.
Ben her halûkârda, sabredenlerden, şükredenlerden, yanlışlara karşı direnenlerden olacağım inşallah!. Allah bizi zor bir imtihana da sokabilir, işler bir şekilde yoluna da girebilir. Benim duam hep, Allah’ın bize güç vermesi ve işimizi kolaylaştırması yönünde olacak. Bu süreç sonunda yine Allah’ın dediği olacak ama birileri cennete, birileri de cehenneme gidecek. Ya Rab bizi nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanların değil. Amin. Selâm ve dua ile.