Günlük hayattan küçücük (!) yansımalar..

Selâhaddin Çakırgil

İst.- Sirkeci’de bir hafta boyunca düzenlenen İslamcı Dergiler Fuarı’ndaki panelde 14 Mayıs öğleden sonra, yapmam gereken konuşmadan sonra, akşam, Malatya’ya müteveccihen yola çıkmam gerekiyordu. Çünkü, orada da bir Kitab Fuarı tertib edilmişti ve orada da bir proğramım vardı.

***

Sirkeci’deki ‘İslamcı Dergiler Fuarı’nda, adından da anlaşılacağı üzere, sadece İslamî muhtevaya sahib ya da İslam karşıtı olmadığına inanılan yüzlerce dergi toparlanmıştı. Ve böyle bir derlemeyi yıllardır başarıyla yapanları tebrik etmek gerekiyor. (Resmî ideolojiyi ve onun ikonlaştırılmış sembol ismini aslî kaynak bilen Szc, Cmh. ve diğer gazetelerin orada yaptığım konuşmayı veriş tarzları ilginçti. Biz onları bir asra yakındır istemiyerek dinliyoruz; şimdi de biraz onlar dinlesin..)

***

Malatya’de Valilik ve Belediye’nin destek ve himayesinde ve çağımızın büyük ‘bilge müslüman’ı merhûm Ali İzzet Begoviç’in hâtırasına düzenlenen bu yılki Malatya Kitab Fuarı’na ilginin oldukça yoğun olduğu görülüyordu.

Bu arada, bir kardeşin Orduzu mıntıkasındaki bağevlerinde dostlarla saatlerce süren 
sohbetler..

***

16 Mayıs akşamı, İst.-Üsküdar- Bağlarbaşı Kültür Merkezi’nde, iki etkinlik vardı.

Birisi Emir Edib Hoca’nın öncülüğünde 12 senedir faaliyetlerini sürdüren Hedef Platformu’nun proğramı idi. (Aynı platformda geçen hafta da ‘fakir’in, ‘Selman-ı Pâk ve Kut-ul’Amare Zaferleri’nin 100. yıldönümü münasebetiyle, ‘Bir yenilginin zaferi veya Bir zaferin yenilgisi’ başlıklı bir sunumu vardı.)

Bu proğramda, Suriye’ye 23 TIR dolusu yardım götüren ekibin yapılan hizmetleri anlatılıyor ve çekilen videolar gösteriliyordu. Orada yaşanan birçok sahneler gösterilmediyse de, gösterilen kısımlar bile insanı kahretmeye yetiyor; izleyenler gözyaşlarını tutamıyorlardı.

***

Öteki salonda ise, Çaykur’un malî desteğiyle verilen bir müzik konseri vardı. On metre aralıklarla iki salonda sergilenen iki ayrı dünya.. (Çaykur Gn. Md. İmdad Bey’den, Suriye’li mazlûm kardeşlerimize de bu gibi mâlî desteklerini esirgememesini istesek mi?)

Biraz da bu konseri izleyeyim dedim.

Ancak, bir-iki noktaya dikkati çekilmesi gerekli, önce..

Her salonda, Üsküdar Belediyesi tarafından asılmış bir bayrak..

Haydi, bu, ‘devlet hâkimiyetinin sembolü’, anlaşılabilir..

Ama, bayrağın hemen yanıbaşına, resmî ideolojinin ‘ikon’/ put’laştırdığı bir ismin resminin konulması ne oluyor? (Üsk. Belediye Başkanı Hilmi Türkmen, ne der?)

***

Kadınlı-erkekli 250’ye yakın kişi tarafından izlenen sözkonusu konser, öteki salonda sergilenenlerle hiç ilgisi olmayan ve bir müzik proğramı.. ‘Vur patlasın, çal oynasın..’  

Hele de, ‘ülkenin bugün içinde bulunduğu atmosferde, zamanı mıydı?’  sorusu, ayrı bir konu..

Her şarkı bitiminde, dinleyici hanımların yarısına yakın kısmının örtülü olanlar da dahil, ayağa kalkıp dakikalarca alkışlıyorlar.

Öbür salondaki gözyaşlarından uzakta bir dünya..

***

Hele konserin sunucusu olan kadının dekoltesi..

Kezâ, korodaki hanımların yarısından fazlası da, sunucu gibi.. İnsanlar oraya birilerinin kendi bedenlerini teşhir edişlerini seyretmek için değil, musıkî dinlemeye gidiyorlar herhalde.. (İlginçtir, aynı gün, bültenlerde yer alan bir habere göre, B. Amerika’da -bile-, KTLA 5 tv kanalında bir proğram sunucusunun kıyafeti izleyiciler tarafından açık bulunup itirazlar yükselince, o sunucuya canlı yayında hemen bir hırka giydirilmiş.. O sunucunun videosunu gördüm, bu konserdeki sunucu gibiydi. Ama, bizim buralarda böyle bir itiraz geleneği yok..) 

***

Dünyamızı hep büyük hadiseler şekillendirmez; kocaman binalar da küçücük tuğlalardan meydana gelir ve tuğlalar nem kapmaya başlayınca bütün bina tehlikeye girer.

stargazete