Bugün size 3 arif insanı konuk edeceğim. Aliya İzzet Begoviç, Ahmet Vefik Paşa ve Ziya Paşa.
Ulvi Saran geçen gün Ahmet Vefik Paşa’nın “yönetici olacak kişiler”de aranması gereken 16 meziyeti yazdı. Bunlara da M16 formülü demiş.
Bu konularda adaylara not verin, sonunda bakalım ne çıkacak. Damat, gelin alırken de bu cetveli kullanabilirsiniz. 1-MUTEBER (İtibar gören, Saygın), 2-MUTEDİL (Ölçülü), 3-MURTEZİM (Kararlı), 4-MUTLİF (Bağışlayıcı), 5-MUVAKKİT(Zamana uyan), 6-MUVAFFAK (Başarılı), 7-MUZAFFER (Galip), 8-MÜCEDDİT(Yenilikçi), 9-MÜEYYİD (Kurallara uyan), 10-MÜDEBBİR (Tedbirli), 11-MÜTEFEKKİR (Düşünen, imali fikr eden), 12-MÜFERRİH (Ferahlatıcı), 13-MÜLTEFİD (İltifat eden), 14-MÜMEYYİZ (Temyiz eden, iyiyi kötüden ayıran), 15-MÜNEVVER (Arif, nurlandırılmış), 16-MÜMTAZ (İmtiyazlı, seçkin).
Aliya İzzet Begoviç’in Müslüman kardeşlerine birkaç sözü var. O bunları yaşarken söyledi. Biz de bu sözleri alkışladık. Şimdi bu sözlerin gereğini yapmamız gerekiyor: “Müslümanlar, Kur›an hayatta nasıl uygulanacak sorusundan kaçmak için, Kur’an’ın, nasıl okunması gerektiği hususunda geniş bir ilim ürettiler. Kur’an ve İslam, sadece hocalara bırakılmayacak kadar önemlidir. İlimle din, birbirinden ayrıldığı takdirde, din insanları geri kafalılığa, ilim ise ateizme sürükler. Yer yüzünün öğretmeni olmak için gökyüzünün öğrencisi olmak lazım! İyi insan olmadan iyi Müslüman olamayız. Bütün yücelik ve şükran Allah’a aittir ve insanların gerçek kalitesini ancak Allah tespit eder! Din, hurafeleri yok etmezse, hurafeler dini yok eder. Ben olsam Müslüman Doğu’daki tüm mekteplere ‘eleştirel düşünme’ dersleri koyardım. Batı’nın aksine, Doğu bu acımasız mektepten geçmemiştir ve birçok zaafın kaynağı budur. Bir şahsın yüceltilmesi hadisesi, geçmişte ve bugün var ama İslam’a kesinlikle yabancıdır! Çünkü bu bir çeşit putçuluktur! Sanat için soyunana alkış tutanlar Allah için giyinene neden zulmeder? Hayvanlar aç iken tehlikeli olur. İnsanlarsa tok iken tehlikeli oluyorlar. Biz de zalimlerden olursak, zulme karşı savaşmamızın bir anlamı kalmaz. Kitaba uyacağız. Düşmanına benzediğin zaman, savaşmanın anlamı kalmaz. Çok yaşadım, çok yoruldum! Şimdi Sevgilime kavuşmak istiyorum!” Bu sözler aslında farklı zamanlarda ve yerlerde yazılmış ve söylenmiş sözler. Bir dost derlemiş, ben de size aktarıyorum.
Sahi, bu sözler, hangi partiye, hangi politikacının ya da yöneticinin sözlerine veya işlerine benziyor. Karar verirken bunlar anahtar cümleler, hakikatın şifresi olarak aklınızda bulunsun diye yazıyorum.
Ziya Paşa’nın şikayet ettiği konularda sanırım dünden bugüne fazla bir iyileşme olmamış: İkbâl için ahbâbı siâyet yeni çıktı / Bilmez idik evvel bu dirâyet yeni çıktı (Yüksek mevkilere erişebilmek için dostlarını çekiştirmek moda oldu; eskiden bu tür çirkinlikleri bilmezdik, bu çeşit hüner ve beceriler yeni çıktı.) Sâdıkları tahkir ile red kâide oldu / Hırsızlara ikram-ü inâyet yeni çıktı(Vatanına, milletine bağlı olanları aşağılamak ve onları reddetmek kural haline geldi, hırsızlara ikramda bulunmak ve yardım etmek ise yeni çıktı.) Hak söyleyen evvel dahi menfur idi gerçi / Hâinlere amma ki riâyet yeni çıktı (Gerçi eskiden de doğruyu söyleyenlerden nefret edilirdi ama hainlere saygı göstermek, onları koruyup kollamak, onların emirlerine uymak yeni çıktı.) Eyvah bu bâzîçede bizler yine yandık / Zîra ki ziyan ortada bilmem ne kazandık (Eyvahlar olsun ki bu oyunda yine bizler yandık; çünkü zarar ortada bu konuda ne kazandığımızı bilmiyoruz, daha doğrusu hiçbir şey kazanmadık.) Sirkat çoğalıp lâfz-ı sadâkat modalandı / Nâmus tamam oldu hamiyyet yeni çıktı. (Hırsızlık çoğalıp sadakat sözü moda haline geldi, namusu bitirdik, hamiyet yeni çıktı). Düşmanlara ahbâbını zemm oldu zerafet / Dildardan ağyâra şikâyet yeni çıktı. (Düşmanlara dostları yermek bir incelik oldu; başkalarına gönül dostlarından şikayet yeni çıktı). Sâdıkları tahkîr ile red kaide oldu / Hırsızlara ikram ü inayet yeni çıktı.(Sâdık kişileri aşağılama, reddetme benimsenir oldu; hırsızlara ikram ve yardım yeni çıktı). Hak söyleyen evvel dahi menfûr idi gerçi / Hainlere amma ki riayet yeni çıktı. (Her ne kadar doğruyu söyleyenler de önceleri nefretle karşılanmışsa da ancak hainlere uyma yeni çıktı). Evrak ile ilân olunur cümle nizâmât / Elfâz ile terfîh-i ra’iyyet yeni çıktı. (Bütün düzenlemeler bazı kâğıtlar ile ilan olunur, söz ile halkın refaha eriştirilmesi ise yeni çıktı) Âciz olanın ketm olunur hakk-ı sarihi / Mahmîleri her yerde himâyet yeni çıktı. (Güçsüz olanın en belirgin hakkı saklı tutulur, himaye görenleri her yerde korumak yeni çıktı). İsnâd-ı ta’assub olunur merd-i gayura / Dinsizlere tevcîh-i reviyyet yeni çıktı. (Gayretli kişiler taassubla suçlanırken dinsizlere özgü derin düşünce yeni çıktı). İslam imiş devlete pâ-bend-i terakki / Evvel yoğ idi işbu rivâyet yeni çıktı. (Devletin yükselmesine engel olan İslamiyet imiş, önceleri yoktu, bu rivayet yeni çıktı). Milliyeti nisyan ederek her işimizde / Efkâr-ı Firenge tebaiyyet yeni çıktı. (Her işimizde millî benliğimizi unutarak Batı düşüncesine körü körüne bağlılık yeni çıktı). Eyvah bu bâzîçede bizler yine yandık / Zîra ki ziyan ortada bilmem ne kazandık. (Eyvah bu oyunda bizler yine yandık, çünkü zarar ortada bu konuda bilmem biz ne kazandık). Milyonla çalan mesned-i izzette ser-efraz / Birkaç kuruşu mürtekibin cây-ı kürektir. (Yüksek ve şerefli mevkilerdeki güçlerine güvenip milyonları çalanlar başı dik, alnı açık dolanırken; birkaç kuruş çalan hırsız kürek cezasına çarptırılır).
“Âyinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz / Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde” der Ziya Paşa bir bend’inde, (Kişinin aynası yaptığı işlerdir, laflarına bakılmaz; çünkü kişinin aklının seviyesi ancak yaptığı işlerle ortaya çıkar.) Onlar ki verir lâf ile dünyaya nizâmât / Bin türlü teseyyüp (ihmal ve düzensizlik) bulunur hânelerinde.
“Yıldız arayıp gökte nice turfa müneccim / Gaflet ile görmez kuyuyu reh-güzârinde”. (Birçok acemi müneccim, gökte yeni yıldızlar keşfedeyim derken gaflete dalarak yollarının üzerindeki kuyuyu görmez.) “Bed-asla necâbet mi verir hiç üniforma / Zer-dûz palan vursan da eşek yine eşektir” (Kötü yaradılışlı birine üniforma ya da gösterişli, pahalı giysiler soyluluk verir mi hiç; eşeğe altın işlemeli semer vursan da eşek yine eşektir.) “Erbâb-ı kemâli çekemez nâkıs olanlar / Rencide olur dîde-i huffâş ziyadan”. (Nasıl ki yarasanın gözü güneş ışığından, aydınlıktan rahatsız olursa eksiği olanlar, cahil olanlar da olgun ve bilgili insanlardan hoşlanmaz, onları çekemezler.)
Ve son bir söz: “İnsana sadâkat yaraşır görse de ikrah / Yardımcısıdır doğruların Hazret-i Allah”. Selâm ve dua ile.
Not: Bu makalenin oluşmasında, büyük ölçüde internetteki açık kaynaklardan yararlandım.