Bugün bayramın 2. günü.
Hac ve kurban aslında iç içe geçmiş bir ibadettir. Kâbe ilk mabeddir. Hz. İbrahim tarafından yeniden inşa edildi.
Aslında hacda Hz. Adem ile Hz. Havva’nın buluşması, evlenmesi ve ilk mabedin inşası vardır. Hz. Adem oradan bugünkü Şam bölgesine gelecektir. Habil-Kabil vakası orada yaşanacaktır. Sonra oradan bugün Urfa dediğimiz bölgeye gelecektir ve ömrünün çok uzun bir bölümünü burada geçirecektir.
Hz. İbrahim döneminde, Hz. Adem’in Urfa’ya hicret yolundan bu kez Hz. İbrahim, Urfa’dan Filistin’e geldikten sonra, bugünkü Filistin üzerinden Mekke-i Mükerreme’ye gelecektir. Hz. Haacer ise, Mısır’dan Filistin üzerinden Mekke-i Mükerreme’ye hicret edecektir.
Hz. Haacer hac ve kurbanın hemen her yerinde vardır. Safa ile Merve arasında onun ayak izlerinden koşarız. Kâbe’yi tavaf ederken içeride o var. Zemzem onun duasının bereketidir. Hz. İsmail suyun aradığı adamdır.
Her besmelede Mekke’de gerçekleşen “Şeytan taşlama”ya bir gönderme vardır. Orada Hz. İbrahim, Hz. Haacer ve Hz. İsmail vardır. Haccedenler onların yaptıkları şeyi yaparlar Şeytan taşlarken.
Hz. İbrahim, Makamı İbrahim’de olanlara nezaret etmektedir.
Kâbe’nin duvarları yeniden örülürken, Hz. İbrahim’in yanında Hz. Haacer ve Hz. İsmail vardır. Cemaatte 1 erkek, bir kadın ve bir çocuk vardır.
Ve kurban! Baba, anne ve çocuk! Cebrail bir koçla gelir. Bir mucize gerçekleşir.
Kurban Hz. Adem zamanında da vardı. Hz. İbrahim zamanında da, Hz. Musa zamanında da, Hz. Muhammed zamanında da vardı.
Kurban keserken hepimiz kendi nefsimizi yoklamamız gerek. Şeriati’nin sorduğu gibi kendi nefsimize sormalıyız:
Senin İsmail’in kim?
Hani “Mallarımız, canlarımız, sevdiklerimiz Allah yolunda feda olsun” diyorduk ya! Bu dil ile ikram ettiğimiz şeyi kalb ile tasdik edebilecek miyiz!
Bugünlerle ilgili olarak bizim için bir de “Haram aylar” konusu vardır. Haram aylar Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep aylarıdır. Bu sene 20 Temmuz 2021 “10 Zilhicce 1442”ye, yani Kurban Bayramı’nın 1. gününe tevafuk eder. 1 Muharrem 1443, yani Hicri yeni yıl ve Hicri/Kameri takvime göre haram ayların ilki, 9 Ağustos-2021 Pazartesi, yani 1 Muharrem. 10 Muharrem 1443 ise 18 Ağustos 2021 Çarşamba’ya denk geliyor. O gün de “aşure günü”.
İslam bazı zaman ve mekanları savaştan masun kılmıştır. Silahsız insanlar da, yani muharib olmayanlara karşı da silah kullanılmaz. “Eman” dileyenler de savaşta da olunsa öldürülmez ve esirlerin özel bir hukuku vardır. İşkence kabul edilmez.
Bu aylarda savaşın haram kılınması, işlenen sevap veya günahlara başka zamanlarda yapılanlardan daha fazla mükâfat veya ceza verilmesi ile bu aylar yılın diğer aylarından farklı olarak saygınlığa sahiptir. (el-Bakara 2/217), (el-Mâide 5/2), (el-Mâide 5/97) Tefsirlerde haram aylarla ilgili hükümlerin Hz. İbrâhim zamanında teşrî’ kılındığı kaydedilmiştir.
Bazı kaynaklarda, şu şekilde bir bilgi de bulunmaktadır: “Hz. Peygamber’in haccı, ayların kendi zaman dilimlerine yeniden döndüğü bir yılda (10/632) vuku bulmuş ve Hz. Muhammed (sav) Mina’daki hutbesinde ‘zamanın Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü vaziyetine döndüğünü’ söyleyerek buna işaret etmiştir.”
Hac, içinde “Hicret”i de barındıran tarihi bir arka plana sahiptir. Kurban ise, “can sunma” yanında, aslında ölümün ve hayatın sorgulanması anlamına da gelmektedir.
Sizde farklı bir bilgi daha. Hac ve kurbanın kalbindeki şehir Mekke-i Mükerreme ve Kudüs İstanbul’la arasında derin, kozmik bir bağ vardır.. İstanbul dünyanın sıfır noktasındaki bir şehir olmasının yanında “kıbleteyn noktası”ndadır. Yani Ayasofya’dan yüzünüzü Kâbe’ye döndüğünüzde aynı zamanda Mescid-i Aksa’ya da dönmüş olursunuz. Dahası İstanbul hem Medine-i Münevvere ile arasında özel bir bağ vardır, hem de Ayasofya’nın Mescid-i Aksa arasında derin bir bağ vardır. Medine’yle arasında derin bir bağ vardır, çünkü Hicret olayı ile bağlantılı olarak İstanbul “Belde-i Muhayyere”dir. Ayasofya ile Mescid-i Aksa arasında derin bir bağ vardır, Çünkü Ayasofya, Süleyman Mabedine nisbet olarak yapılan, İmparator tarafından onun yerine ikame edilmek istenen bir mabeddir.
Hemen şunu da belirtmem gerekir ki, hac sıradan bir “Turistik seyahat” değildir. Kurban da “Kebab bayramı” değildir. Kâbe, yerden göğe manevi sütunların yükseldiği bir makamdır. Kutsal olan mekanın kendisidir. İlk kıblemiz olan Mescid-i Aksa da aynı şekilde kozmik yanı olan kutsal bir mekandır ve orası hem Hz. Süleyman’ın manevi mirasıdır, hem de İsra’nın makamıdır.
Hac ve kurban bir ibadet olarak hakkı ile eda edildiğinde şüphesiz ki Allah’ın lütfuna mazhar olmak için bir fırsat olduğu gibi, Bunları şeklen, gösteriş olsun diye, riya ile yapanlar için de gazab ve helak vesilesidir.
Ya Rab! Bize Hakkı Hak, batılı batıl göster, Hak’da toplanmamızı nasib et. Bizi nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanların değil.
Selâm ve dua ile.