Hemen her hafta olduğu gibi, bu hafta da “geçen hafta”ya bakacak hem “haftanın özeti”ni sunacak, hem de “aslında ne oldu?” sorusuna cevap bulmaya çalışacağız?..
Neler oldu geçen hafta?..
l Büyük tartışmalara yol açan “MİT Kanunu” Meclis’ten geçti ve MİT “Avrupa standartları”na kavuşturuldu.
l Başbakan Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi’nin çifte standardını göstermek için, “bireysel başvuru”da bulundu... Bu arada, Türkiye’ye gelen Twitter heyeti, temaslarda bulunup, gitti...
l Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TÜSİAD Genel Kurulu’nda konuştu ve işadamlarına, adeta “ders” verdi...
l Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kütahya ziyareti sırasında, 10 Ağustos’ta yapılacak “Cumhurbaşkanlığı seçimleri” konusundaki görüşlerini açıkladı.
l Başbakan Tayyip Erdoğan, geçen hafta Salı günü AK Parti Grubu’nda yaptığı konuşmada “Paralel Yapı”ya yüklendi ve onlar için “düşmandan da namertler” dedi.
l Adana’da “MİT’in TIR’larına operasyon” yaptıran, daha sonra da bu soruşturma kapsamında “tutuklanan 6 polis” için; “yakında çıkacaklar” diye görüş açıklayan Savcı Aziz Takçı, HSYK tarafından Adana’dan alınıp, Trabzon’a atandı.
l AK Parti Genel Merkezi’nde geçtiğimiz Çarşamba günü düzenlenen “milletvekilleri istişare toplantısı”nda, AK Parti Tüzüğü’ndeki “3 dönem” kuralı ve “Köşk adaylığı” meselesi masaya yatırıldı, “anket”ler yapıldı.
GÜL, NE DEMEK İSTEDİ?
Geçen hafta yaşananlar özetle böyle... Bunlardan, en çok öne çıkan konu ise, şüphesiz ki, “Cumhurbaşkanlığı seçimleri” idi... Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Kütahya ziyareti esnasında sarfettiği; “Bugünkü şartlarda siyaset plânım bulunmuyor... Putin-Medvedev formülü demokrasiye yakışan bir uygulama değil... Cumhurbaşkanlığı seçimleri üzerinden benimle ilgili spekülasyonlar yapılıyor... Ülkenin üzerine siyasî riskler yüklenmesin... Biz, Sayın Başbakan’la bir araya geldiğimizde konuşup, bunları değerlendireceğiz... Çünkü ben, bağımsız bir şekilde siyasete girmedim” şeklindeki sözleri hafta boyu çok tartışıldı, üzerine çok çeşitli yorumlar yapıldı...
Kimi gazeteler, Cumhurbaşkanı Gül’ün “Ben yokum” dediğini, kimi gazeteler de “Gül’ün Köşk’te kalmak istediğini” iddia ettiler?..
Peki, Gül, ne demek istedi?..
Gül’ün; “Kriz yaşanmayacak” ve “AK Parti ile istişare” sözlerinden hareketle değerlendirmelerde bulunan siyasî çevrelere göre; Gül’ün verdiği “mesaj”ları şöyle okumak gerekiyor:
l Erdoğan’la aramızda çatışma yok, fitne çıkarmak isteniliyor. Aramıza fitne sokamazsınız.
l AK Parti’nin mensubuyum, bu siyasi hareketin ahlakından taviz vermem.
l Başbakan Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı’na itiraz söz konusu değil. Köşk’e çıkmak sonuna kadar hakkı ve istediği Başbakanla çalışabilir.
l Erdoğan’ın başbakan olarak devam etmek istemesi durumunda, cumhurbaşkanlığı adaylığıma parti ile istişare sonucunda karar veririm.
BURADAN SİZE EKMEK ÇIKMAZ!
Evet, “Gül’ün mesajları”nı böyle okumak gerekir... Çünkü Gül, “sıradan bir siyasetçi” değil, “devletin her kademesinde” görev yapmış “tecrübeli bir devlet adamı”dır... Ama, hepsinin ötesinde; bir “AK Parti kurucusu”dur ve Başbakan Tayyip Erdoğan’la da; “yol ve dâvâ arkadaşı”dır...
Dolayısıyla; Abdullah Gül’ün son sözlerinden, bir “Gül-Erdoğan kavgası” çıkarmak ve “Gül’ü, Erdoğan’ın karşısına dikmek” isteyenler bir defa daha hayâl kırıklığına uğramışlardır.
Oysa, birileri;
Gül ve Erdoğan’ın “kapışmasını” bekliyorlardı... Bu birileri; çıkacak kavgada “Gül’ün yanında” yer alacaklar ve “iflâh olmaz derecede düşman oldukları” Erdoğan’a, “Gül üzerinden” saldıracaklardı...
Ama Gül, oyunları bozdu...
“Gül’ün sözleri” üzerine görüşü sorulan Başbakan Erdoğan da; “Sayın Cumhurbaşkanı ile görüşmeden bir şey söyleyemem” deyince, hevesleri hepten kursaklarında kaldı.
Anladılar ki;
“Buradan bize ekmek çıkmaz!”
Gerçekten de çıkmaz!..
Haydi, başka kapıya!..
ERDOĞAN’IN KARARI NE OLACAK?
“Madalyonun bir yüzü” böyle... Peki diğer yüzünde ne var?.. Başbakan Tayyip Erdoğan ne yapacak?.. Tüzükteki “3 dönem” şartını değiştirip; “Bir dönem daha Başbakan” olarak mı kalacak, yoksa 10 Ağustos’ta “halkın seçeceği bir Devlet Başkanı” olmayı mı tercih edecek?..
AK Parti milletvekilleri arasında yapılan “anket”te, büyük çoğunluk “Tayyip Erdoğan’a Devlet Başkanlığı yakışır” demiş ve Erdoğan da; “Millet, 10 Ağustos’ta Başkan’ını seçecek... Eski sisteme göre değerlendirme yapılmamalı... Cumhurbaşkanı’nı artık halk seçiyor... Anayasa’daki tüm yetkilerini kullanabilir” diyerek, “eğilim”ini ortaya koymuş olsa da; “kamuoyu”ndaki görüşler farklıdır!..
İnsanlar, “mantık”larıyla düşündüklerinde, Erdoğan’ın “Devlet Başkanı” olmasını istemekte ama bir yandan da “Özal-Yılmaz örneği”ni hatırlayıp, “ANAP’ın çöküşü” gibi, AK Parti’nin de çöküşe sürüklenebileceği ihtimalinden “endişe” etmektedir!..
İnsanların bir kısmı ise, “gönüllerinden geçenleri” dillendiriyor ve “dünya lideri” olarak gördükleri Erdoğan’ın “bir dönem daha Başbakan olarak kalmasını” arzu ediyorlar... Bu arzu, sadece “duygusal” bir talep değil... Erdoğan, “Başbakan” olarak kalmalı ki; “Paralel Yapı ile mücadele”ye kararlılıkla devam etsin, onların “in”lerine girsin, “ihanet”lerini cezasız bırakmasın!..
İnsanlar; Erdoğan’ın, “Başbakan” olarak kalmayıp, “Köşk”e çıkarsa, “Paralel Yapı’ya karşı verilen İstiklâl Mücadelesi’nin akim kalacağını” düşünüyorlar...
Son seçimde, AK Parti’ye verilen “yüzde 46 oy”un, kesinlikle “belediye başkanları”na değil, “Paralel’le mücadele” sözü veren “Tayyip Erdoğan’a” verildiğini söylüyorlar.
Anlayacağınız;
Halkın “mantığı” başka şeyler söylüyor, “gönlü” başka şeyler...
Tabiî, “son kararı” verecek olan, elbette Tayyip Erdoğan’dır... Ama Tayyip Erdoğan, son kararını verirken, “halkın beklentileri”ni de karşılıksız bırakmayacak ve onları “tatmin” edecek girişimlerde bulunacaktır.
Ne olacaksa;
“Hayırlısı” olsun!..
CHP FOKUR FOKUR!
Geçen haftanın “en çok konuşulan” konularından biri de, elbette “CHP’nin 30 Mart hezimeti” idi...
“Kılıçdaroğlu’nun yumruklanması” olayı ve hemen ardından gelen “Cumhurbaşkanlığı” tartışmaları, “CHP’nin hezimeti”ni arka plâna atsa da; CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal’ın; “Yerel seçimlerde çılgınca hatalar yapıldı, tazelenmek gerekiyor” sözleri, geçen haftaya damgasını vurdu...
Deniz Baykal’ın yanı sıra; CHP’deki “Ulusalcılar” da harekete geçti ve “Olağanüstü Kurultay” çağrısı yapmaya başladılar.
Kılıçdaroğlu’nun, tüm bu eleştirilere; “Cemaat ile ittifak yapmadık” karşılığını vermesi ise, “haftanın en komik sözü” olarak kayıtlara geçti!.. Çünkü Kılıçdaroğlu, bırakın “Cemaat ile ittifak” yapmayı, “MHP tabanı”na şirin görünmek için “Bozkurt” işareti bile yaptı!..
Tüm bu gelişmeler, siyasî kulislerde, “Kılıçdaroğlu’nun suyunun ısındığı” şeklinde yorumlandı.
Gelişmeleri takip edeceğiz...
TTB’DEN DENSİZLİK!
Geçen haftanın bir tartışma konusu da, “1 Mayıs kutlamaları”nın nerede yapılacağı konusu idi...
Malûm, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’dan sonra, İçişleri Bakanı Efkan Âlâ da; Taksim’i bir “tabu” haline getiren sendika ve derneklerin “ısrar”larına, “Taksim kutlama yeri değil” deyip, adres olarak “Yenikapı Meydanı”nı gösterdi...
Ne var ki;
“Taksim Dayanışması” ile birlikte hareket eden ve “Gezi kalkışması”nda öncü rolü üstlenen Türk Tabipler Birliği, inatla Taksim demeye devam etti... Bu arada; “densizce bir açıklama” yapıp, dediler ki; “Taksim yerine başka bir yer gösterilmesi, inananların Hac ibadetini başka bir yerde yerine getirmelerini istemek gibi bir şeydir!”
Bu açıklama; sadece “densizlik” değil, sadece “küstahlık” değil, aynı zamanda “saygısızlık” ve “cehaletin zirvesi”dir!..
Bu insanlara; halk niye itibar etmiyor, bu zihniyete niye “iktidar” yüzü göstermiyor, işte ortada... Sen “halktan, onun inanç ve değerlerinden bu kadar kopuk, halka bu kadar yabancı” olursan, ne “itibar” görürsün, ne de “iktidar!”
AKİT’İN ÖZEL HABERLERİ
Geçen haftaki gelişmeleri özetlemeye çalışırken, “Akit’in gündemi”nden söz etmeye yer kalmadı...
Ama, Akit’te yer alan “özel haber”lerin “özet”lerini sunalım..
lGeçen hafta; Said Nursi Hazretleri’nin talebelerinden 78 yaşındaki Abdülkadir Badıllı’ya dâvâ açan Fetullah Gülen’e yönelik tepkilere yer verdik... Nur Cemaati’nin önde gelenleri dediler ki; “Gülen, Deccalizm’e hizmet ettiyse, bunu elbette Badıllı da bağıracak, biz de bağıracağız!”
lGeçen hafta, muhabirimiz Murat Alan; illegal dinlemeler yapan “Paralel Örgüt”e ilk darbeyi vuran Adana Emniyet Müdürlüğü ekiplerinin, operasyonlarda elegeçirilen bilgisayarlardaki “silinmiş verileri” kurtardığını haberleştirdi ki; “ihanetleri belgelenen” Paralelci’ler şimdi şokta!..
lYargıtay eski Başkanı Sami Selçuk’un, 16 Nisan günü katıldığı Samanyolu Haber kanalında, “Terör Devleti İsrail”in eski lideri Şimon Peres’i övüp, ondan; “Deneyimli, kültürlü, usta ve kibar adam” diye bahsetmesi, ardından Başbakan Erdoğan’ın Peres ile başa çıkamadığı için ‘one minute’ diyerek, ‘hırçınlaştığı’nı söylemesi, kamuoyundan büyük tepki gördü... Akit de, bu tepkileri; “İsrail aşıklarına büyük öfke” başlığı ile verdi...
Daha nice olay var ama, bu haftalık da bu kadar...
Selâm ve saygılarımızla...
yeniakit