Erzurumlu İbrahim Hakkı’nın Tevfizname’sinden yola çıkarak onun ikaz ve uyarılarını açıklayan bir makale yazayım dedim. Aşağıda bu makaleyi bulacaksınız. Okuyalım, inşallah ders alırız. Allah ondan ve diğer ilim ve hikmet sahibi zatlardan, öğüt verenlerden ve öğüt alanlardan razı olsun. Hak şerleri hayr eyler, Zannetme ki ğayr eyler, Ârif ânı seyr eyler, Mevlâ görelim neyler, Neylerse güzel eyler. Sen Hakka tevekkül kıl, Tefvîz et ve râhat bul. Yani bir işle ilgili onun sebebini araştırıp gerekeni yaptıktan sonra sonuç olarak işin neticesini Allah-ü Teâlâ’nın rızasına havâle etmek, helâl ve faydalı şeyleri kazanmaya çalışıp da, bunlara kavuşmayı Allahü Teâlâ’dan bekle. Sabırlı ol ve takdire rıza göster. Göreceksin güzel şeyler olacak. Yeter ki sen kalbini sağlam bir şekilde O’na bağla. Her şeyi kendi istediğin gibi olsun diye, tedbir alacağım diye kendini helak etme, her şey olacağına varacaktır, sen üzerine düşeni yap ve Allah’ın takdirine razı ol yeter. Unutma Hallâk-ı Rahîm Oldur, Rezzâk-ı Kerîm Oldur, Fa’âl-i Hakîm Oldur. Her şeyi yaratan O’dur, Rızgı ikram eden, her işin oluşu hakkındaki hüküm sahibi de O’dur O! Bütün ihtiyaçları yerine getiren hüküm sahibi bir Allah var. Sen O’na münacaat eyle. Sen kendi aklınla düşünü bulduğunu sandığın, akıbetinin hayır mı şer mi olduğunu bilmediğin murat ettiğin, beklediğin şeylerden vazgeç! Çünkü Allah, sana hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde hayır murat etmiş olabilir. Sen bilmezsin, Allah bilir. Bir işi murâd etme, Rabbım, ben Senin hükmünden razıyım de, Ondan Onun rızasını iste. Bir şey olduysa inâd etme, ısrar etme, bekle gör neler olacak. O olan Haktandır, hemen onu red etme. O, şerleri hayra çevirendir. Esbaba tevessül et ve sabret, Hak Teala ne isterse o olacak! O gam, keder, karışık, bulanık, insanı telaşa sevk eden işler boştur. O işlerin gerisinde bizim bilmediğimiz Allah’ın bir sırrı, hikmeti vardır. Allah’ın her hükmü, onun her işi yaratılmışlardan münezzeh üstün, ileri ve yüksektir. Ve bütün işleri birbiriyle muvafık, uyumlu ve ahenklidir. Sebebler ve sonuçları birbirine layıktır ve birbirini tamamlar. O zaman gönlünde bu gam, keder, telaş niye. Onları gönlünden uzaklaştır. Rabbine tevekkül et ve Onun rızasına sığın ve huzur bul. Dünya işlerine itibar edip değer verme sen bir işle ilgili olarak aklını kullanıp, bilenlere danıştıktan üzerine düşeni yaptıktan sonra artık sen yapacağını yaptın. Unutma seni gören, duyan, bilen hüküm sahibi bir Allah var ve artık hüküm O’nundur, onu bekle. Kalbinden gamı kederi çıkart at. Kadere, rızga, ecele hükmeden, kadir-i mutlak ve bir olan, “ol” diyince olduran, “öl” diyince öldüren bir Allah’ın var senin. Sen O’nun rızasına tabi ol ve gönlün huzur bulsun. Herkes yaptığının karşılığını bulacak, başımıza gelen işlerin çoğu kendi günahlarımızın kefaretidir, bu da adalet gereğidir, onun için adalet zulüm değildir ve din günü de herkes iyilik ya da kötülük ne yaptı ise karşılığını görecektir. Herkes, her şey Allah’ın iradesine tabidir. Sen O’nun rızasına tabi ol. Allah’ın rızasına teslim olanlar ateşten kurtulacak olanlardır. Sabırlı ol, sakın bıkıp-usanma, diren. Her güçlükten sonra bir kolaylık vardır. Gecenin en koyu anı, aydınlığa en yakın olduğu zamandır. Dünya işlerine aşırı bir şekilde dalıp, kafa yorup, Allah’ı bir şeye zorlayacağını O’nun iradesine yön vereceğini sakın düşünme, bu anlamda deme şu niçin şöyle, yerincedir ol öyle. Sen sabret ve o işin sonuna bak. Sakın hiç kimseye, fakir, zayıf diye hor bakma. Sakın hiç kimseye haksızlık etme, kötü söz söyleme, kimseyi haksız yere incitme, gönül yıkma. Kendi nefsini yüceltip, kendin ve seninle birlikte olanlardan yana olma, Haktan yana ol! Müminin işi ala bula, gah öyle gah böyle olmaz. Farklı fikirler sebebi ile insanlar kavga etmemeli, akıllı insan aklını kullanarak fikri ihtilaflar sebebiyle kavga etmek sulh eder. İrfan sahibi insanların akıl ve ilmi seviyeleri itibarı ile ortada muhkem bir nas ve risaletten kaynaklanan bir öğüt yoksa, insanlar aynı konuda fikri olarak aynı düşünceye sahip olmayabilir. Bundan dolayı kavga etmeyin. İttifak edince birlikte hareket eder, içtihadınızla ihtilaf ederseniz birbirinizi mazur görürsünüz. Bu dünyada tartışıp durduğunuz şeylerin hakikatinin size gösterileceği bir gün var. Sabredin hele. Olan şey her ne ise sabrı cemil gösterelim. Hasbunallahu veniğmel vekiyl. Onun takdiri her ne ise o takdiri bizim kefilimizdir. O ne güzel bir vekildir. İyya kenağbudu ve iyya kenestaiyn! Her an dilimizde O’nun adı olsun, her canda O’nun yâdı olsun, kendine iltica eden her kul’a imdâd eylesin. Çaresizlik yok bu yolda, Nâçâr kalıcak yerde, bir anda, birden bire, ansızın O’nun yardım eliyle esenliğe açılan bir perde açılır ve dertlere derman olur. O her an, her kuluna, her nerede olur ve hangi şart altında olursa olsun ona yardım eder ve ihsanda bulunur. O’nun mazlumların arasında perde yoktur. Mazlumları koruyan Allah zalimleri de kahru perişan edecektir. Onun şanı böyledir ve O ne yücedir. İtaat etsinler ya da etmesinler, darlık ya da bolluk içinde olsunlar, mal ve evladı itibarı ile zengin ve fakir olanlar kim olursa olsun, onları yükselten, dilediğine şeref bahşeden, yücelten, dereceler bahşederek istediği kulunu, diğer kullarından üstün kılan Allah’a iltica edin. O, insanları malları canları sevdikleri ile kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir. Her kuluna her anda bazan lütufla, bazan kahrederek, her an ve her şekilde Allah kendi iradesi çerçevesinde hükmünü icra edecektir. O bizim Mevlamızdır, bakalım bizim için takdiri nedir ve o herhalukarda güzel şeyler yapacaktır. O bazan verir, bazan engel olur. Bazan zarar verir, bazan fayda verir. Allah bizi mallarımızı canlarımızı ve sevdiklerimizi, kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek imtihan edecektir. Bazan bazılarını alçaltır ve bazan bazılarını yüceltir. O’nun hikmetinden sual edilmez.. Kalblere hükmeden Allah’dır. Kimini ârif, kimini gâfil yapar, kimine muhabbetini nasîb eder, kiminin kalbini de korkuyla doldurur. Allah kimini sâde ve süssüz, kimini süslü püslü yapar. Allah kimini taş kalbi yapar, kimini neşeli kimini derdli yapar. Bu dünya dertleri ile dertlenmeyi bırak da Gönlünü Hakk’ın tecellîyâtına mazhar kılarak bir gül bahçesine çevirmek istiyorsan nefsinle mücâhede et. Az ye az uyu az iç, Bedenin çöplük değil senin. Gönlün gülşen olsun, dünya metaına gönül bağlama, tutkularından sıyrıl ve gönül bahçesine göç. İnsanlarla dünya metaı için cedelleşerek vakit geçirip kendini yorma. Nefsinle de baş başa kalma. “Beni bana bırakma Rabbim” de. Nefsi insanın en büyük ve en yakın düşmanıdır. Kalbinin sesini dile, Mü’min’in kalbi Allah’ın evidir. Kalbini imanla, merhamet ve şefkatle diri tut. Geçmişe dalıp bugünü, Bugüne dalıp yarını unutma, ama yarın endişesi ile de hayatını berbad etme. Sen en iyisi her an Allah’ı an. Hakkın rızası istikametinde yürü, hakkı söyle. Her şeyi çabucak kavrarım, ben anlayışlı, uyanık ve zekiyim diye çok da kendine güvenme. Sen Allah’ın yarattığı şeylere bak, hayret edeceğin şeyler var ve geçmişte öyle şeyler oldu ki, insan aklı onları anlamaktan acizdir. Bu azamet karşısında nefsini unut ve O’nun rızasına teslim ol. O’na dayan, sa’ye sarıl, hikmete ram ol. Kainata bak, hayran olacağın ve karşısında acze düşüp, tefekküre dalacağın nice güzellikler göreceksin. İnsanoğlu ne kadar cahil, nankör, bütün bu gerçeklerden uzak ihtirasları uğruna ömür tüketiyor. Her söz ve işten kendine bir nasihat, öğüt çıkart, Aslında her şeyde bir güzellik bulabilir insan, bakması gereken şekilde bakarsa. Aslında her işte gizli bir ganimet, bir fırsat da var, akleden insanlar için. Yeter ki, onu fark edecek aklının yanında, hakikati görecek bir kalp gözün olsun. Bu derin gerçeklerin işaretlerin her yerde var, gören gözler için, bütün bunlar arayan insan için bir işaret vardır. Bunlar Allah’ın akıl sahipleri için inayetidir. Bunları ancak Allah’ın muttaki kulları, gönül ehli, Allah’a tevekkül edip, O’nun rızası peşinde koşanlar görüp anlayabilir. Her kim dinlemeye değer bir söz söylüyorsa söyleyeni dinleyip, o sözü söyleteni düşünerek amel etmek gerek. Onlar sözü dinler, doğrusunu kabul eder ve yanlışına karşı çıkar denmiştir zira. Cenâb-ı Hakk’ın sıfatlarının yansımasını yaradılmışlar üzerinde gör! Mahlûkât hâl diliyle Hakk›ın esmâsından, sıfatından ve fiillerinden haber vermektedir. Böylece güzel huylu olmayı öğrenip güzel ahlak sâhibi ol! Evet: Görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler. Hak şerleri hayreyler, sen sanma ki gayreyler, Arif anı seyreyler. Görelim Mevlam neyler! Vallâhi güzel etmiş, Billâhi güzel etmiş, Tallâhi güzel etmiş, Allah görelim netmiş, Netmişse güzel etmiş. “Ey huzura kavuşmuş insan! Sen O’ndan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön. (salih) kullarım arasına katıl ve cennetime gir!” (Fecr, 27-30) Selâm ve dua ile. Yeniakit