Hakan Albayrak Kardeşim; Siyonistler Suriye'ye Niçin Düşman Kesilmişlerdi?
Türkiye"de siyonist rejime karşı özgürlük mücadelesinin en önde gelen isimlerinden biri de Hakan Albayrak kardeşimizdir. O, hem Lübnan"daki Hizbullah direnişine hem de Gazze'deki İslami direnişe verdiği destek ile büyük roller ve sorumluluklar üslenmiş, o bu müstesna rolünü yazılı ve sözlü desteğin ötesinde her zaman fiili destek alanlarına taşımıştır.
Bu noktada, Hakan kardeşimizle Temmuz 2006 tarihinde, Hizbullah ile dayanışma amacıyla "Filistin Gönüllüleri" adı altında Suriye"ye gittiğimiz sırada, Hizbullah direnişine destek bağlantılarını bize bildirerek Suriye içindeki bazı dostlarla irtibatımızı sağlamıştı. Ayrıca kendisi de bu desteğin fiilen içinde yer almış bunun için de Suriye"ye gitmişti.
Nitekim, Temmuz 2006"da Hizbullah"ın siyonist rejime karşı kazandığı bu büyük tarihi zafer sonrasında "Zaferimiz Mübarek Olsun" adlı kitabını yazmış, sonrasında da Hizbullah"ın yanında yer almıştır.
Bugün Hizbullah konusunda farklı bir düşünce içinde olmasını, onun meselelere farklı pencereden bakmasından kaynaklandığını, özde hiçbir zaman Hizbullah karşıtlığı içine girmediğini, bugün Hizbullah konusundaki eleştirilerinin de farklı öncüller üzerinden yapılan "yanlış siyasal içtihatlar" kabilinden olduğunu düşünüyorum.
Bunu şunun için yazıyorum:
Siyonist İsrail rejiminin 65 yıldır Filistin toprakları üzerinde kuruluşundan bu yana, işgal altındaki Filistin topraklarının kurtuluşunu her zaman önceleyen, bunu dünya Müslümanları açısından ilk hedef olarak addeden ve sonuçta siyonist rejimin ortadan kaldırılması yönünde verilen mücadeleleri baş tacı eden Hakan kardeşimizle, ortaya koyacağımızı belirttiğimiz delillerin ikincisi olarak, Siyonist rejim güvenlik uzmanlarından Prof. Alex Mintz tarafından hazırlanan "stratejik bir sunum"u paylaşmak istiyorum"
Siyonist rejim güvenlik ve strateji enstitüsü Herzliya"da 6 Şubat 2011 tarihinde 11. Herzliya Konferansı"nda "Ulusal Güvenlik Dengesi: Zaman İsrail"den Yana mı?" başlığı altında grafiklerle birlikte sunulan bu sunumda, siyonist rejimin 1948"de kuruluşundan bu yana geçirdiği evreleri ortaya konuluyor.
(Bu raporun orjinalinin bulunduğu sayfa)
İŞTE RAPORDA BELİRTİLEN TEMEL NOKTALAR
1- Uzun yıllar boyu zaman hep İsrail"den yanaydı. 6 Gün savaşlarında İsrail topraklarını genişletti. Arap devletlerine karşı askeri açıdan nitelikli bir üstünlük kazandı. Birbirlerine karşı rakip olan Arap liderler 1973 savaşında İsrail"e karşı sürpriz yapmış olsalar da, savaş alanında İsrail"e galip gelemeyeceklerini anladılar.
2- Şimdi ise tarih İsrail"in aleyhinde döndü.
Bunun için Ortdadoğu"daki güçler dengesine bakmamız lazım:
a- Ilımlılar Kampı
b- Radikaller ekseni: İran, Suriye, Hizbullah, Filistin
3- İran"daki İslam devrimi ile birlikte stratejik bir değişim yaşayan Ortadoğu"da radikaller kampının oluşmasıyla birlikte, İsrail"i savunmasız bırakan "füze dönemi" başladı. İsrail"i gayri meşru gösteren bir kampanya başlatıldı. Amerika Afganistan ve Irak"ta başarısız oldu. Artık "Amerika sonrası dünya" konuşulmaya başlandı.
4- Önceden Araplar ittifak kursalar bile İsrail"i yenilgiye uğratmaya imkan yoktu. Şimdi ise bizi yenebileceklerini düşünüyorlar. Bu radikal değişimin başını çeken ve yürüten İran"dır.
5- Bu gidişatı durduracak olan da Şii-Sünni ayrımıdır.
6- İkinci Lübnan savaşında (Temmuz 2006) radikal eksenin füze saldırıları İsrail"in güvenlik açığını ortaya koydu. Düşmanın elinde İsrail"in her noktasını vuracak on binlerce füze var.
7- Caydırıcı askeri gücüne rağmen, alan bakımından ufak ve dar olduğu için İsrail savunmasız durumda.
8- Bu kötü gidişatı durdurmak için öncelikle yapılması gereken jeo-stratejik bir tazyik ile düşmanın temel sütununu hedef almaktır.
a- İran"ın nükleer programını durdurmak için mümkün olan her şey yapılmalıdır
b- Suriye bu radikal eksenin dışına çıkartılmalıdır, aksi halde çok geç kalınmış olunacak ve geri dönülmez bir hal alacak.
c- İsrail ile Türkiye arasındaki ilişkileri bir süre önceki doğal konumuna döndürmek için büyük çaba harcamak.
9- Arap dünyasındaki radikalleşme, Amerika"nın bölgedeki zayıflığı, radikal Arapların on binlerce füzeye sahip olması, İran"ın bölgede çok etkin bir güç olarak ortaya çıkması gibi süreçlerden dolayı zaman İsrail"in aleyhine işliyor."
İşte Prof. Prof. Alex Mintz"un sunumundaki ana noktalar.
Burada açıkça görüleceği üzere, siyonist rejim kendini yok oluş sürecinden kurtarabilmek için önüne dört temel hedef koyuyor:
1- İran-Suriye-Lübnan-Filistin direniş ekseninin dağıtılması
2- İran"ın nükleer enerji programının durdurulması
3- Suriye"nin bu eksenin dışına çıkartılması
4- Şii-Sünni ayrılığından yararlanılması
Ve diyor ki:
Eğer bu kötü gidişat durdurulamazsa, hem Amerika"nın hegemonya dönemi kapanacak, hem de İsrail ortadan kalkacaktır.
Bu raporun orjinalini PDF dosyası olarak şu sayfadan indirebilirsiniz:
Görüldüğü üzere, siyonist rejim kendi geleceğini garanti altına alabilmek için somut hedefler belirliyor. Yine kendilerinin ifadesiyle, bunun için de temel hedef olarak "direniş ekseninin dağıtılması" öngörülüyor.
Bu yazımıza iki ayrı delil daha eklemek istiyoruz:
ÜÇÜNCÜ DELİL:
Siyonist rejim eski askeri istihbarat şefi Amos Yadlin, Knesset"te yaptığı konuşmada Suriye"deki yönetimin yıkılışının İsrail"in güvenliği açısından pozitif bir gelişme olacağını belirterek Suriye"deki son gelişmelerin İsrail için iyi haber olduğunu ve Suriye"nin önünde beş seçenek bulunduğunu söylüyor.
Yadlin bu beş seçenekle ilgili olarak şunları söylüyor:
"Bir; Esad Türkiye ve İsrail karşıtlığından geri durarak Rusya"nın korumasında varlığını sürdürebilir. İki; iç savaş sürekli bir hal alabilir. Üç; Suriye Alevi, Sünni ve Kürt olmak üzere üç parçaya ayrılabilir. Dört; büyük bir Sünni devlet ortaya çıkabilir. Beş, tamamen dağılarak Somali gibi yapıya dönüşebilir. Bunlardan hangisi olursa olsun, sonuçta iki yıl öncesine nisbetle İsrail"i en az tehdit eden bir Suriye ortaya çıkar."
Diğer yandan siyonist rejim Amerikan büyükelçisi İsrail"in Washington"daki büyükelçisi Michael Oren, Amerika"da Fox News televizyonuna yaptığı açıklamada, Suriye krizinin İsrail"e büyük menfaat sağladığını ve Tel Aviv"in "Cihatçılar" diye tanımladığı gurupları Beşşar Esat"a tercih ettiğini belirtiyor.
İsrailin Beşşar Esat yönetiminin devrilmesini çok arzuladığını söyleyen Oren, Siyonist rejimin bu talebinin çok eski olduğunu ve bunu Amerikalı yetkililere defalarca iletildiğini belirterek şunları söylüyor:
"Suriye Cumhurbaşkanının devrilmesi ve düşmanca eylemlerinin önlenmesi için uzun zamandan beri gayret sarf ettik ve Amerikan idaresine Beşşar"ın pervasız olduğunu ve gitmesi gerektiğini söyledik Zira Esad yönetimi bütün bölge için tehdit unsurudur. Beşşar"ın gitmesini olumlu buluyoruz çünkü o İran ve Hizbullah"la müttefik, biz cihatçıların Suriye"ye gelmelerini hoş görmüyoruz ancak şimdikinden daha kötü olacağını düşünmüyoruz."
İlk yazımızda, Amerikan Dışişleri Bakanı Clinton"un Suriye"deki rejim karşıtı muhalefetin büyükelçi Robert Ford tarafından nasıl örgütlendiği yönündeki açıklamalarına yer vermiştik.
Bu yazımızda ise, siyonist rejim güvenlik uzmanlarından Prof. Alex Mintz"in Şubat 2011 tarihli sunumuyla, siyonist rejim yetkililerinin iki açıklamasına yer verdik.
Kısacası, İslam Devrimi lideri İmam Hamenei"nin "emperyalizm ve siyonizmin müdahil olduğu hareketlerin karşısındayız; emperyalizm ve siyonizme karşı olan hareketlerin yanındayız" şeklindeki beyanının Suriye gelişmelerine uyarlanması durumunda, nasıl bir tablonun ortaya çıktığını görebiliyoruz.
Bizim Suriye konusundaki tavrımızın arkasında, Suriye halkının haklı ve meşru taleplerinin göz ardı edilmesi değil, emperyalizm ve siyonizmin Suriye üzerinden gerçekleştirmeye çalıştıkları projenin boşa çıkarılması arzusu yatmaktadır.
Amerikan emperyalizmine karşı "Bana bir daha Amerika"dan bahsetmeyin. Amerika size sihir yapmış" Amerika tamamen bir vesvese. Her sabah bol bol Felak-Nas sûrelerini okuyun." diyen Hakan Albayrak kardeşime diyorum ki; Amerika Suriye konusunda "uzaktan üfleyen" değil, bilakis bizzat baştan ve içten müdahil olandır. Uzaktan üfleyen "Amerika"ya karşı bol bol Nas ve Felak sürelerinin okunması gerekiyorsa, bu şekilde işin içinde olan Amerika karşısında nasıl bir duruş sergilenmesi gerekir diye, vicdanlara soruyorum"
velfecr