Suriye konusunda ortaya koyduğumuz tavrı sistematik ve organizeli bir kampanya ile yıpratmaya çalışan tüm taraflar, eğer içlerinde bir zerre samimiyet var ise, Halid Meşal"in El Cezire"ye yaptığı son açıklamanın ardından umarız ki, kendilerine bir parça olsun çeki düzen verirler.
Şimdiye kadar meseleyi sürekli olarak İran-Hizbullah, Şiilik-Sünnilik argümanları ile saptırmaya çalışanların oluşturduğu sisli-dumanlı ortamın etkisinde kalan samimi kardeşlerimiz ve dostlarımız ise, bizim ortaya koyduğumuz tavrın Meşal"in açıklamalarından farklı bir yanı olmadığını görmüşlerdir sanırım.
Bizleri, İran"ın ulusal çıkarlarını savunmaya çalışmakla suçlayanların da, meselenin İran"ın veya Hizbullah"ın ulusal-stratejik çıkarları gibi denklemlerle ilgili olmadığını, esasta, ortada bir "çıkar" varsa, bunun özelde tüm İslam Ümmeti"nin, özelde de Filistin İslami direnişinin geleceği açısından bir önem taşıdığını idrak ve teslim etmeleri bir vicdan borcudur artık.
Başından beri, Suriye konusunu, Filistin İslami direnişi ve siyonizme karşı mücadelede direniş ekseni bağlamında ele aldığımızda, bu tezimizi çürütmeye kalkan bazı dostların "İsrail"e bir kurşun bile atmadı" "Suriye"nin Filistin"e sağladığı destek aldatmacadır" "Suriye Filistin"in hamisi değil, hainidir" diyenlerin, hatta Filistin İslami direnişine karşı Suriye yönetimi ile siyonist İsrail rejiminin aynı noktada bulunduklarını ileni sürenlerin, eğer varsa bir parça samimiyetleri, eğer Filistin İslami direnişi adına en üst düzeyde yapılan "Elbette biz Suriye rejimine karşı vefalıyız. Çünkü bu rejim, direnişi sınırsız bir şekilde, her yolla destekledi" şeklindeki beyanı onlar için bir anlam ifade ediyorsa, Halid Meşal"in bu açıklamalarından sonra, oturup İslami camiayı yanıltma, yapay düşmanlıklar ve gerginlikler çıkarma yönündeki çabalarından özür dilemeleri gerekir.
Biz Velfecr olarak, bizzat siyonist rejim istihbarat merkezleri tarafından hazırlanan bir çok dosya yayınlayarak, Filistin İslami direnişi ile Suriye yönetimi arasındaki tarihsel bağa işaret edip, bu ilişkinin stratejik bir derinlik taşıdığını ortaya koymaya çalışmıştık.
Bu arada, Filistin davasındaki öncü rolü ve samimiyeti ile her zaman başımızın tacı olan Sayın Ahmed Varol ağabey de, Suriye konusundaki duruşumuzdan dolayı "imaen" de olsa bizleri "Baas"ın medya ordusu" şeklinde tanımlamış ve bizlere Allah"a vereceğimiz hesabı hatırlatmıştı.
Ahmed Varol ağabeyin bizlere göndermede bulunarak "bugün zulüm rejiminin bileğini güçlendiren en önemli araçlardan biri medyadır. Baas'ın medya ordusunun askerlerinden olmamak, olanları da uyarmak gerekir. İman ve sorumluluk bilinci sahibi insan bağlı olduğu, biat ettiği makamdan önce Allah'a vereceği hesabı düşünmelidir" şeklindeki ifadeleri, -ki bazı kardeşlerimiz bir değerlendirme oturumunda bu ifadeleri bizim yüzümüze hatırlatmıştı- umarız ki, yeni baştan bir muhasebe konusu olur.
Biz Ahmed Varol ağabey ile Tahran"daki Uluslararası İslami Uyanış Konferansı sırasında, Suriye konusunu konuştuğumuzda, hem ümmetimizin, hem de Filistin İslami direnişinin çıkarı açısından, Suriye"deki dikta rejiminin değiştirilmesinin tek yolunun "reform" olduğunda görüş birliğine varmıştık.
Bir sünni olarak, Filistin İslami direnişi adına, "bizim değerlerimiz budur. Herkese de bunu tavsiye ediyoruz. Belki bu metodumuzdan bazıları memnun olmayabilir. Ama önemli olan bizlerin Rabbimizi memnun etmektir. Vicdanımızı razı etmektedir. Değer ve ilkelerimizle uyum içerisinde olmaktır" diyen Halid Meşal"in bu açıklamaları, ne İran"ın ulusal çıkarları ne de Hizbullah"ın Suriye yönetimi ile mezhebi bağlantılarını savunma anlamına gelmiyor elbette.
Görüldüğü üzere Meşal açıklaması ile "bizim için önemli olan Allah"ın rızasını gözetmek, değer ve ilkelerimiz ile uyum içinde olmaktır" diyor.
O halde, meseleye "Allah"ın rızası, değerler ve ilkeler" cihetinden bakıldığında, Meşal örnekliği ile karşılaşabiliyoruz. Acaba burada Halid Meşal"e de aynı "iman ve sorumluluk bilinci"ni ve "Allah"a verilecek bir hesap" hatırlatması gerekiyor mu?
(Bu arada Halid Meşal'in bu açıklamasının birileri tarafından ısrarla nasıl örtüldüğünü da hatırlatmakta yarar vardır diye düşünüyorum. Mesele üzüm yemek miydi, yoksa sağcıyı dövmek mi, bu da az çok anlaşılmıştır sanırım.)
İran"ın da, Hizbullah"ın da dediği ve istediği buydu. Hizbullah lideri Seyyid Hasan Nasrullah konuşmalarında, Suriye"nin direniş açısından taşıdığı stratejik öneme vurgu yapıp Suriye"de yapısal reformların bir an önce hayata geçirilmesi çağrısında bulunması ile, Filistin İslami direniş hareketi Hamas"ın lideri Halid Meşal"in açıklamaları arasında hiçbir fark yokken, ne yazık ki Suriye üzerinden Hizbullah"ı ve Nasrullah"ı yıpratma ve karalama operasyonları durmaksızın devam etmişti.
Öylesine bir atmosfer oluşmuştu ki, esasta aynı hassasiyeti paylaştığımız bazı kardeşlerimiz de, bizden Suriye konusundaki tavrımız ve üslubumuzu revize etmemizi istiyordu. Çünkü "vesvasu'l hannas" sinelere öylesine rüzgarlar üflüyordu ki, "euzu birabbinas, melikinnas, ilahinnas min şerri'l vesvasu'l hannas" diye duadan başka da yolumuz kalmıyordu...
Daha önce de çeşitli vesilelerle gündeme getirdiğimiz üzere, "eğer bizler gerçekten bu konuda duruşumuzun nasıl olması gerektiğini belirlemek istiyorsak, bunu direnişe soralım; onlar neredeyse biz de orada olalım, onlar nasıl bir tutum içindeyse biz de aynı tutum içinde olalım" demiştik.
Kendisiyle katıldığımız bir panel sonrasında, Timetürk haber sitesi Genel Yayın Yönetmeni Turan Kışlakçı kardeşimiz, Suriye yönetiminin Filistin İslami direnişine saldıracağını, Suriye baas güçleri ile Hamas mensupları arasında çatışmalar çıkacağı yönünde haberler aldığını söylediğinde kendisine aynen şunu söylemiştim:
"Biz bugün eğer bu tutum içindeysek, baas rejimi adına değil direniş adına bu duruşu sergiliyoruz. Eğer Suriye rejimi Filistin İslami direnişine bir kurşun sıkacak olursak, and olsun Allah"a, baas rejimine ilk kurşunu sıkan da ben olurum ve bunu da Türkiye'de yaparım."
O halde, iman ve sorumluluk bilinci ile hesabını yalnız ve yalnız Allah ile, ümmet ile yapan bütün samimi kardeşlerimize ve dostlarımıza bir çağrı yapıyoruz:
"Gelin, Halid Meşal"in bu açıklaması bizim için bir miyar olsun; ne bir kelime eksik, ne bir kelime fazla!"
Rabbim hepimizi kendi rızasından gayri her şeyden uzak eylesin.
NOT: Kendisini Mavi Marmara'nın onuru ve mihriban kalbi olarak tanıdığımız ÇİĞDEM TOPÇUOĞLU bacımıza, Velfecr'e yazdığı yazılarından, Suriye konusundaki aydınlatıcı beyanlarından dolayı şükran ve minnetlerimizi sunmayı bir borç biliyoruz.
nureddin@velfecr.com