Hama katliamı... Yeniden...

Hakan Albayrak

Aşağıdaki yazıyı bitirip gazeteye göndermiştim ki, Suriye'den bir telefon: "Hama'da katliam yapıyorlar... Sokaklar cesetlerle dolu... Tanklarla eziyorlar insanları... Yeni Hama'lar olmasın diyordunuz, Hama'da aynı şeyi yine yapıyorlar işte!... Neredesiniz?... "

Cuma akşamı, saat 19:13. Hama'da şehit sayısının en az 120 olduğu bildiriliyor. Şu ana kadar 75 şehidin ismi geldi.

"Genel af" ilanından sonra böyle bir katliam...

Beşşar Eşer'in samimiyetsizliğinin şimdiye kadarki en kanlı resmi...

Allah ıslah etsin; ıslah etmezse öyle bir kahretsin ki âleme ibret olsun.

Devrim! Devrim! Devrim!


SÜMEYYE ERTEKİN'İN GAZZE'YE YOLCULUK GÜNLÜĞÜ

Eski TV-Net (yeni El-Cezire) muhabiri Sümeyye Ertekin, Mısır üzerinden Gazze'ye giden –ve yolda İsrail işbirlikçisi Hüsnü Mübarek rejiminin saldırılarına uğrayan- "Gazze'ye Özgürlük Konvoyu"nun Türkiye medyasındaki sesiydi.

Sonra, "Gazze'ye Özgürlük Filosu"nun kaptan gemisi Mavi Marmara'nın sesi oldu.

Dünyanın dört bir yanından gelen Filistin gönüllülerinin mesajlarını iletti, haletiruhiyelerini anlattı, keder ve sevinçlerini aktardı kamuoyuna.

Onlardan biri olarak yaptı bunu.

Paylaşarak, içine işleterek yaptı.

Ariş'te taş yağmuruna, Akdeniz sularında kurşun yağmuruna bizzat şahitlik etti.

Şahitlik ederken 'Benim burada ne işim var?' diye ağlayıp sızlanmadı, 'Tam da olmam gereken yerdeyim' dedi.

Ürpermemiş midir?

Herhalde ürpermiştir.

Fakat üzerine sabır yağdı ve ayaklarını yere sağlam bastı.

Gördüğü, yaşadığı her şeyi layıkıyla ve HAKKANİYETE UYARAK anlattı televizyon ekranında.

Bu arada, 'Bunların kitabını yazmalıyım' diyerek not tutmayı da ihmal etmedi.

Davaya Fransız kalan gazetecilerin Mavi Marmara hakkındaki kitaplarını okudukça Sümeyye Ertekin'e yalvarıyordum, "Şu kitabını bir an önce bitir de yayınlat" diye.

Sümeyye kardeşimizin aylardır üzerinde çalıştığı "Dökme Kurşundan Mavi Marmara'ya GAZZE'YE YOLCULUK – Bir Gazetecinin Günlüğü" nihayet piyasaya çıktı. (Pınar Yayınları / İstanbul)

Tek kelimeyle enfes.

Günlerdir elimden düşürmüyorum, bazı yerlerini tekrar tekrar okuyorum.

"Hakan beğendiğine göre militanca bir kitap olmalı" diye düşünebilirsiniz; hiç öyle değil.

Slogan atmıyor Sümeyye.

Fazla yorum da yapmıyor.

Yaşananları yalın bir şekilde anlatmakla yetiniyor.

Netice, çarpıcı.

Niye?

Çünkü Sümeyye hakikati anlatıyor...

Kendisi de hakikatli...

Ve hakikatin kendisi zaten yeterince çarpıcı.


* * *
Kitabın final cümlesini okuyunca gülümseyip "Benim narin delikanlı kardeşim" dedim.

Eline gönlüne sağlık, Sümeyye.

Ceddine rahmet.

yenişafak