Hamas 'ın Suriye'ye Dönüş Serüveni

Kudüsgünü .com yazarı Kemal Kamahlı Hamas'ın yeniden Suriye'ye dönüş kararını yazdı.

Bismillah

11 yıl aranın ardından köprünün altından hangi sular aktı da HAMAS yeniden Suriye’ye dönme kararı aldı?

Bilindiği gibi, 23 Ağustos 1999’da Ürdün, Amman’daki HAMAS bürosunu kapatacağını duyurduğunda, teşkilatın o dönemdeki siyasi lideri Halid Meşal büroyu Şam’a taşıma kararı aldı. O kritik dönemde Suriye’nin dışında hiçbir Arap devleti Hamas’ı ülkesine kabul etmiyordu. Tabi ki Şam’ın bu stratejik ve hayati kararında İran İslam Cumhuriyeti’nin özellikle de o tarihlerde Kudüs Gücü Komutanlığına yeni atanan şehit General Kasım Süleymani’nin ve Hizbullah’ın büyük rolü vardı.

HAMAS, 2011 yılında Suriye’de çıkarılan fitneye kadar o topraklarda Esad yönetimi tarafından en iyi şekilde ağırlandı. Suriye Arap Cumhuriyeti, Hamas’a hiçbir Arap devletinin sağlamadığı kadar siyasi, askeri ve mali imkanlar sağladı. Fakat sözde Arap Baharı’nın etkisiyle ülke kaosa sürüklendiğinde Hamas’ın siyasi büro başkanı Halid Meşal, Şam’ı terk etme kararı aldı.

Tabi Meşal’in bu yanlış kararı almasında hem teşkilat içinden ve hem de dışarıdan gelen büyük baskının etkisi vardı. Özellikle Körfez’deki Arap krallıkları tarafından fonlanan bazı alimler, aydınlar, gazeteciler, İhvan’ın içindeki basiretsiz kadrolar ve medya organları Hamas’ı Beşşar Esad yönetimine karşı sürekli kışkırttı. O dönemde özellikle İstanbul’da Katar’ın maddi desteğiyle düzenlenen uluslararası Filistin konferanslarında bu durum çok yakından müşahede ediliyordu. Ayrıca sadece Arap dünyasında değil Türkiye’de de herkesin malumu STK’lar ve medya organları da HAMAS yönetimini bu konuda baskı altına aldı. (Bu baskı henüz de devam etmektedir. Daha geçtiğimiz aylarda Dünya Müslüman Alimler Birliği’nden bir heyet, İstanbul’da İsmail Heniyye ile bir toplantı yaparak Hamas’ı Suriye’ye dönme kararından vazgeçirmeye çalıştı.)

Hamas’ın içindeki aklı selim isimler (İsmail Heniyye, Mahmud Ez-Zehhar, Salih El Aruri vd.) ve hareketin askeri kanadı olan Kassam Tugayları’nın önde gelen komutanları (Yahya Es-Sinvar, Muhammed Ed-Dayf vd.) yönetimin aldığı bu karara şiddetle muhalefet ettiler ve fakat sonucu etkileyemediler. Neticede HAMAS, 2012 yılında Şam’ı terk etti.

Peki! Şimdi ne oldu da HAMAS bugün Suriye’ye güle oynaya dönme kararı aldı?

Bu sorunun cevabını alabilmek için, İran ile HAMAS arasında bu 11 yıllık zaman diliminde yaşanan gelişmeleri kronolojik olarak incelememiz gerekir.

Fakat bu incelemeyi yapmadan önce birçok analistin üzerinde hem fikir olduğu şu görüşü aktaralım: 2006 yılından bu yana Gazze’nin kontrolünü elinde bulunduran HAMAS, devlet aklıyla hareket ediyor. Yani konjonktürel ve oportünist davranabiliyor. Mesela HAMAS köken itibariyle Mısır İhvanu’l Müslimin Hareketi’nin bir uzantısı olmasına rağmen, İhvan üyelerini acımasızca katleden diktatör ve zalim Sisi ile ilişki kurabiliyor. Çünkü Gazze coğrafyası Hamas’ı Mısır’a mahkum ediyor. Gazze’nin dünyaya açılan tek kapısı olan Refah sınır kapısı Mısır’ın elinde. HAMAS liderleri sürekli olarak, ‘biz hiçbir Müslüman ülkenin içişlerine karışmayız. Biz tüm ülkelerin desteğine muhtacız’ söylemini dile getiriyor. Ayrıca HAMAS başta Türkiye olmak üzere birçok İslam ülkesinde artık rahat hareket edemiyor. Bu yüzden faaliyetleri için yeni ülke arayışları içine girdi. HAMAS yetkilisi Halil El Hayye’nin dediği gibi, ‘Filistin davası bir ARAP destekçiye ihtiyaç duyuyor.’ İşte! Bu arap destekçi de şu anda Beşşar Esad ve Suriye’den başkası değildir. HAMAS bunu görüyor.’

Bu genel analizi aktardıktan sonra şimdi dönelim asıl konumuza…

Herkesin malumu olduğu üzere, Suriye’nin çok boyutlu bir komplo sonucu iç savaşa sürüklenmesiyle birlikte HAMAS ile Direniş Cephesi’nin diğer unsurları olan Suriye, İran ve Hizbullah arasındaki ilişkiler geriledi.

Suriye’de fitne hortlatıldıktan yaklaşık bir yıl sonra yani 10 Şubat 2012’de İsmail Heniyye başkanlığındaki HAMAS heyeti Tahran’a geldi. Bu heyet, İmam Hamenei tarafından kabul edilmeden bir gün önce, yani İslam İnkılabı’nın yıl dönümünde, devrim kutlaması için Azadi meydanında toplanan milyonlara İsmail Heniyye bir konuşma yaptı.

Bir sonraki gün HAMAS heyetini kabul eden İmam Hamenei, direnişi zayıflatma ve Siyonist düşmanla uzlaşı girişimleri konusunda Heniyye ve ekibinin kulağına küpe olacak şu tarihi uyarıda bulundu: ‘Direnişe, uzlaşmacı unsurların nüfuz etmesinin önlenmesi konusunda her zaman dikkatli olunmalıdır. Çünkü hastalık tedrici olarak ortaya çıkar. Biz; sizin ve direnişteki birçok kardeşimizin kararlılığından şüphe duymuyoruz ve halkın da Filistin direnişinden beklentisi kararlı duruştan başka bir şey değildir.’

Görüldüğü gibi Ayetullah Hamenei, HAMAS heyetine bir baba şefkatiyle nasihatte bulunuyor.

İslam İnkılabı Rehberi Seyyid Ali Hamenei, Heniyye’ye dönüpte şöyle diyebilirdi: ‘Arkadaşlar! Biz sizi yıllarca askeri, siyasi ve mali olarak destekledik. Şimdi sıra sizde! Bu desteğimizin karşılığı olarak müttefikimiz olan ve size de çok faydası dokunan Suriye yönetimini bu zor günlerinde desteklemenizi istiyoruz. Yoksa ilişkimiz burada biter. Artık size yardımı keseriz. Size ayırdığımız bütçeyi, Filistinli diğer direniş gruplarına aktarırız.’

Tüm bağımsız analistlerin de belirttiği gibi, İran İslam Cumhuriyeti, Filistin’deki direniş gruplarına hiçbir zaman hiçbir konuda emri vaki yapmadı. Onlara kendi ajandasını dayatmadı. Sadece görüş belirtti ve nasihat etti. Dışlayıcı olmadı. Bu gerçeği başta HAMAS olmak üzere Filistin direniş gruplarının liderleri de defalarca ifade ettiler.

Eğer İran’ın yerinde başka bir ülke olsaydı, Suriye konusunda Hamas’a çok ağır bir fatura keserdi.

6 yıl sonra Suriye’deki fitne ateşine odun taşıyan Arap ülkelerinin siyonist İsrail ile tek tek uzlaştığını ve anlaştığını gören HAMAS yönetimi, İran’a hak vererek ilişkileri onarma yoluna girdi. Tabi bunda, İsmail Heniyye’nin Halid Meşal’in yerine siyasi büro liderliğine seçilmesinin büyük etkisi oldu. Ayrıca hareketin Gazze liderliğine, Siyonistlerle girilen her savaştan ve kazanılan zaferden sonra İran İslam Cumhuriyeti’ne teşekkür eden Yahya Es-Sinvar’ın seçilmesi de Heniyye’nin ve Direniş Cephesi’nin elini güçlendirdi.

20 Ekim 2017 tarihinde, Heniyye’nin yardımcısı Salih El Aruri başkanlığında üst düzey bir HAMAS heyeti Tahran’a geldi. Heyet, Tahran’da İmam Hamenei’nin uluslararası ilişkiler baş danışmanı Dr. Velayeti ve meclis başkanı Dr. Laricani ile görüştü.

Daha sonra 1 Kasım 2017’de korsan İsrail’in Gazze’de direnişe ait tünelleri bombalamasının ardından Salih El Aruri Beyrut’ta Nasrallah ile görüştü.

Bu görüşme, HAMAS liderliğinin Suriye’de çıkarılan fitnenin ardından Hizbullah ile zayıflayan ilişkileri güçlendirmesi olarak değerlendirildi. O gün içinde, Nasrallah, Heniyye’yi arayarak beş Kassam mücahidinin şehit olması münasebetiyle taziyelerini iletti.

Hamas’ın İran ile ilişkilerini düzeltme yönünde attığı diğer bir adım da, İsmail Heniyye’nin İslam İnkılabı Rehberine yazdığı mektuptur.

4 Nisan 2018’de Ayetullah Hamenei bu mektuba verdiği cevapta, Hamas’a ve diğer Filistinli direniş gruplarına tavsiye ve uyarılarda bulundu.

2019 Temmuz’unda ise, Salih El Aruri başkanlığındaki üst düzey HAMAS heyeti Tahran’da İmam Hamenei tarafından kabul edildi.

İsmail Heniyye, bu ziyaretten önce Türkiye medyasına yaptığı açıklamada şunları söyledi: ‘Bu ziyaretin önemli neticeler doğurmasını bekliyoruz. HAMAS, Suriye’nin iç işlerine asla müdahale etmemiştir ve etmeyecektir.’

Bu ziyaret ve Heniyye’nin açıklamaları, Hamas’ın İran ile ilişkileri tamir etme yönündeki son girişimi olarak değerlendirildi. Özellikle Veliyyi Emri Müslimin Ayetullah Hamenei’nin HAMAS heyetini kabulü, siyasi açıdan son olumlu adım oldu.

Ardından General Kasım Süleymani’nin şehit edilmesi, Hamas’ı İran’a daha da yaklaştırdı.

Tahran’a gelmek için 10 gündür Katar’ın başkenti Duha’da Kahire’nin iznini bekleyen İsmail Heniyye ve heyeti, bu olağanüstü gelişme üzerine apar topar Tahran’a geldi ve Heniyye şehit Süleymani’nin teşyi merasiminde tarihe geçen o ünlü konuşmasını yaptı.

Tabi ki Heniyye’nin Kasım Süleymani’yi ‘Kudüs Şehidi’ olarak ilan etmesi İran düşmanlarını aşırı derecede rahatsız etti. Hatta bazıları tepki göstermekte o kadar ileri gittiler ki, Heniyye’ye sosyal medyada ‘Pis Şii’ diye hakaret ettiler. Bu hal, hakaret eden şahısların zihin ve inanç kodlarındaki tekfirci düşüncelerini de gözler önüne serdi.

Temmuz 2021’de, yani Kudüs Kılıcı savaşının ardından Nasrallah ve Heniyye biraraya geldiler. Bu görüşmede, Suriye ile HAMAS arasında buzların erimesi için gerekli adımların atılması da ele alındı.

Böylece bu günlere, yani 19 Ekim 2022 tarihine gelinmiş oldu. Halil El Hayye’nin başkanlığındaki HAMAS heyeti Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esad tarafından kabul edildi.

El Hayye görüşme sonrası yaptığı açıklamada, ‘Daha önce Suriye’ye karşı bireysel kararımızın yanlış olduğunun farkındayız. Bugün çok önemli bir gün. Biz Suriye’deki faaliyetlerimize yeniden başlıyoruz.’

Bugün gelinen noktada geçmişte alınan yanlış siyasi kararlardan dolayı artık Hamas’ı suçlamanın bir anlamı kalmamıştır.

Ümidimiz ve beklentimiz Direniş Cephesi’nin tüm unsurlarının İmam Hamenei’nin tavsiye, uyarı ve hikmetli yol göstericiliği etrafında kenetlenmesi ve Kudüs’ümüzü siyonist işgalden kurtarma yolunda kararlı adımlarla ilerlemesidir.

Artık İslam ümmetinin bundan sonra hiçbir yol kazasına tahammülü yoktur. (Kudusgunu.com)

Kemal Kamahlı

Medya-Makale Haberleri

Abdurrahman Dilipak: Bize yalan Söylediler
Mücahit Gültekin: Suriye Tartışmaları, "Kökü Dışarıda Olmak" Söylemi ve Politik Hafıza Üzerine
Abdurrahman Dilipak: Suriye İsrail’le karşı karşıya gelirse!
Abdurrahman Dilipak: Suriye’deki halk devrimine nasıl bakıyorum
Abdurrahman Dilipak: Allah’a ve ahiret gününe inanmak!