Dünya, İsrail'in işlediği acımasız katliamlardan birine daha şahit oldu. Asıl itibariyle insanlığa yönelik olan bu saldırılara, tüm dünya tepki verdi. Ülkemiz insanının Filistin hassasiyeti de gerek maddi, gerek manevi anlamda kendini gösterdi. Doğusundan batısına ülkemizin her bölgesinde inancı ve düşüncesi ne olursa olsun milyonlarca insanımızın katılımıyla gerçekleştirilen mitinglerde İsrail sert bir şekilde protesto edildi. Filistin Halkına yönelik olan destek sadece bu boyutta kalmadı, yardım kuruluşları aracılığıyla bölgeye ayni ve nakdi yardımlar da gönderildi. Biz de bu süreç sonrasında, Ortadoğu'daki gelişmeleri yakından takip eden Gerçek Hayat Dergisi Muhabiri Adem Özköse ile bir röportaj gerçekleştirdik.
- İsrail' in vahşice saldırılarına bir kez daha tanık olduk. Bu süreçte siz de oradaki durumu yakından takip ettiniz. Gazze'de bugünlerde neler yaşanıyor, savaş sonrası Gazze'de nasıl bir tablo meydana geldi?
-Ekonomik ortam nasıl? Gazze'ye yönelik ambargo halkın yaşamını ne şekilde etkilemiş?
İsrail, ABD ve Mısır Hükümetleri başta olmak üzere Hamas karşıtı bütün güçler halkı Hamas Yönetimine karşı ayaklandırmak için Gazze'ye yönelik acımasız bir ambargo uyguluyorlar. İnsanlar aç, susuz, elektriksiz, ilaçsız, benzinsiz bırakılarak teslim alınmaya, Hamas'a karşı kışkırtılmaya çalışılıyor. Mısır tarafında 1.5 Cüneyh olan bir kilo domates tünellerden Gazze'ye geçirilince 10 Cüneyh'e satılıyor. Evlerde kullanılan büyük tüpler ise Gazze'de 100 dolara alıcı buluyor. Fakat bereket orduları Gazzelileri yalnız bırakmıyor ve Allah dinine yardım eden insanların evlerine bereket yağdırıyor. Gazzeliler yediden yetmişe şükür ehliler ve Allah'ın dinine yardım edenlerin Allah tarafından asla sahipsiz bırakılmayacağına inanıyorlar. Paylaşma, dayanışma, ikram etme hasletleri Gazzelilerin sofralarını bereketlendirmiş. Gazze ziyaretim öncesi zihnimde canlandırdığım fakirlik tablolarıyla Gazze'de pek fazla karşılaşmadım. Gazzelilerden hep ambargo sonrası sofralarının bereketlendiğine dair sözler işittim.
Hamas'la birlikte Gazze'de her şey değişmiş. Gazze'de bulunduğum süre içerisinde Manavil Musallam isimli Katolik bir papazla röportaj yapmıştım. Gazze'de yaşayan 4 bin Hıristiyan'ın en önemli liderlerinden biri olan Manavil Musallam'ın Hamas sonrası Gazze'de meydana gelen değişimle ilgili söylediklerini izin verirseniz sizinle paylaşmak istiyorum.
-Buyurun"
Papaz Manavil Musallam diyor ki: "Hamas Gazze'ye huzur ve güven getirdi. Hamas'tan önce Gazze'de geceleri sokakta rahat bir şekilde yürüyemiyorduk. Ayrıca bazı güçlü aileler zor kullanarak insanların paralarına, arazilerine el koyuyorlardı. Hamas'dan önce devlet dairelerinde rüşvetsiz iş yaptıramıyordunuz. Fakat Hamas gelince her şey değişti. Şu an hiçbir devlet memuru rüşvet alamaz. Uyuşturucu, hırsızlık gibi adi suçlar da sona erdi ve hepimiz son derece güven içindeyiz." Kamuoyuna resmi olarak ilan edilmese de Gazze aslında İslam'la yönetiliyor. Hamas Hükümeti'nin bir çok uygulamasında İslam'ın adaleti, eşitliği, merhameti hemen göze çarpıyor. Gazzelilerin kendi aralarındaki sorunları âlimler ve ehil kişiler tarafından İslam Hukukuna göre çözülüyor. Başta Başbakan İsmail Heniye olmak üzere Hamas'ın bakan ve liderleri mülteci kamplarında yaşıyorlar. Hamas Hükümeti benim de İslamcılığa, İslam'ın siyasal değerlerine karşı olan sevgi, muhabbet ve umudumu daha da arttırdı. Çok şükür ki İslamcıymışız; çok şükür ki Muhafazakar Demokrat, milliyetçi veya Liberal değilmişiz.
-Türk Medyası'nda sık sık Hamas'ın Filistinlilerin desteğini kaybettiğine, Hamas'ın olası bir seçimde başarısız olacağına dair haberler çıkıyor? Bu haberlerin doğruluk payı nedir?
Bu haberler yalan haberlerdir ve bu haberlerin hiçbir şekilde doğruluk payı yoktur. Geçenlerde Filistin Politika ve Araştırma Merkezi Gazze ve Ramallah'da bir seçim anketi yaptırmıştı. Bu ankete göre de bugün seçim olsa hem Gazze'de, hem Ramallah'da Hamas oylarını arttırıyor. Gazze'de solcu bir Filistinli'ye "Gazze Halkı Hamas'ı niçin bu kadar çok seviyor?" diye sormuştum. Solcu arkadaşım da "Hamas solculardan daha fazla halkçı ve bu nedenle Filistinliler Hamas'ı gün geçtikçe daha da fazla seviyorlar ve benimsiyorlar" demişti. Bana göre Filistin'in geleceğine damga vuracak tek hareket Hamas'tır. Ayrıca Hamas uzun vadede dünyadaki İslami Hareketleri metod, dil, siyaset ve tarz olarak da etkileyecek, İslam Dünyası'nda yaşanacak dönüşüme büyük katkı sağlayacaktır.
-Türkiye'deki İslami hareket sizce Hamas'ın başarısından ne tür dersler çıkarmalı?
Hamas her şeyden önce tarihiyle, kültürüyle, halkıyla barışık bir hareket. Asla radikal, aşırı, uç, dayatmacı, halktan uzak bir tarza sahip değiller. Okul, hastane, yetim evleri açmışlar ve çeşitli sosyal faaliyetler aracılığıyla Filistin Halkı'nın gönlünü, güvenini kazanmışlar. Hamas toplumun ihtiyaç duyduğu her alana el atabilecek ve bu alanlarda İslami değerlere göre düzenlemeler yapabilecek bir kadroya sahip. Siyaset, ekonomi, diplomasi, iletişim ,din ve askeri alanda yetişmiş çok kalifiye elemanları var. Hamas Türkiye'deki bir çok İslami Hareket gibi asla kişi merkezli bir hareket değil. Daha çok fikir, mücadele ve dava merkezli bir hareket. Bir önceki lider şehid olduğunda onun yerini dolduracak yüzlerce lidere sahipler. Maslahat fıkhını iyi biliyorlar ve hedeflerine ulaşmak için gerektiği zaman silahları , gerektiği zaman da siyasi alanı çok iyi kullanıyorlar. Dar, bağnaz ve günlük düşünmüyorlar. Hamas mensupları ayrıca mescidleri birer sosyal faaliyet alanı haline çevirmişler. Gazze'deki camiler cıvıl cıvıl ve insanlar camileri çok seviyorlar . Mescidler başta davet, konferans ve eğitim faaliyetleri olmak üzere her türlü sosyal çalışma için kullanılıyor. Hamas savunduğu değerlerden, dünya görüşünden taviz vermeden halk hareketi olmayı başarabilen dünyadaki ender İslami hareketlerden biri. Sanırım Türkiye'deki İslami Hareketler de Hamas'ın en çok bu yönünü kendilerine örnek almalılar.
- Gazzeliler İsrail saldırılarına karşı yediden yetmişe direndiler. Gazze'deki direniş ve cihad bilincinin bu kadar diri ve güçlü olmasını neye bağlıyorsunuz?
Gazzeliler halk olarak cihadı ve şehadeti çok seviyorlar. Cihad, mücadele, şehadet bu insanların hayatlarına en çok anlam katan kavramlar. Gazze'de en büyük övünç kaynağı ise bir şehidin babası, annesi veya kardeşi olabilmek. Gazzeli anneler mücahid olmaları için çocuk doğurduklarını söylüyorlar ve çocukları için en iyi geleceğin, en iyi makam ve mevkinin şehadet olduğunu ifade ediyorlar. Gazze'de bir çok şehidin ailesini ziyaret ettim. İnanın bir kere bile ağlayan, sızlayan, üzüntülü olana birine rastlamadım. Şehid aileleri son derece mutlu ve mütebessimler. Bence Gazzelilerin İsrail'e karşı olan en etkili silahları da bu denli bir direniş ve cihad bilincine sahip olmaları. Ölümü, dinleri ve vatanları için şehid olmayı bu denli çok seven bir halkın önünde hiçbir güç ve silah duramaz. Ayrıca Gazzelilerin İsrail gibi İslam Dünyası'nın genelinin nefret ettiği bir düşmana sahip olmaları ve Kudus'ü geri almak için mücadele etmeleri de bölgedeki direniş ruhunu sürekli diri tutan diğer etmenler olarak not edilebilir.
-İsrail'in acımasız saldırıları tüm dünyada, özellikle de Türkiye'de büyük tepkilere neden oldu. Türkiye'de mitingler ve çeşitli etkinlikler vasıtasıyla İsrail'e karşı gösterilen bu tepkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye'deki resmi ideoloji "Bir Ümmetten yeni bir ulus çıkarma" projesi, düşüncesi üzerine kurulmuştur. İsrail'in Gazze'ye yönelik düzenlediği saldırılar esnasında resmi ideolojinin yıllardır halkımıza dayattığı ulusçu projenin çöktüğüne bir kez daha şahit olduk. Türkiye Halkının farklı coğrafyalardaki Müslüman Halklarla olan dayanışması, sınırlara, asılsız propagandalara rağmen dipdiridir. Türkiye Halkı, Misak-ı Milli sınırları ile çizilen ulusçu propagandalara değil; İslam Ümmeti'ne inanıyor ve kendini İslam Milleti'nin bir parçası olarak görülüyor. "Bağdat'ın, Şam'ın, Gazze'nin, Kahire'nin, Kudüs'ün; İstanbul'dan, Bursa'dan, Konya'dan, Trabzon'dan farkı yoktur." anlayışı Türkiye Halkı'nın kalbimde her geçen gün daha da güç kazanıyor. İslam Ümmet-i, başta Türkiyeli Müslümanlar olmak üzere Gazze'ye yapılan saldırılar esnasında çok güzel bir sınav verdi. Çağlayan'da 1 milyon insanın "Hepimiz Gazzeliyiz, hepimiz Filistinliyiz " diye haykırması muhteşem bir andı. İstanbul'daki İstanbul Konsolosluğu'nun 22 gün boyunca kuşatılması ise Gazze'ye yönelik İsrail saldırıları esnasında dünyada düzenlenen en anlamlı eylemdi. Türkiyeli İslamcılar tarafından organize edilen ve başta Gazze olmak üzere bütün İslam Dünyası'nda büyük bir ses getiren bu eylem tarihi bir çıkıştır. İsrail'in bundan sonra gerçekleştireceği saldırı ve katliamlarda Türkiye Halkı tarafından gösterilecek öfke ve tepki zannımca daha büyük olacaktır.
-Türkiye'de düzenlenen İsrail karşıtı eylem ve mitingler Gazze'de nasıl karşılandı?
Büyük bir coşku ve memnuniyetle karşılandı. Gazze'de geçirdiğim 5 hafta içinde yüzlerce Gazzeli'den "Allah Türkiyeli Müslümanlardan razı olsun. Bu savaşta bize en büyük destek Türkiye Halkından geldi. Türkiyeli Müslümanlara bizden selam söyleyin" ifadelerini duydum. Türkiye'den geldiğimizi öğrenen şoförler, lokantacılar, büfeciler bizden para almadılar. Gazze'de tanıştığımız herkes bizi evlerine davet edip, ikramlarda bulunmak istedi. Filistinli direnişçiler, İstanbul'daki konsolosluk kuşatmasının savaş boyunca kendileri için büyük bir moral kaynağı olduğunu ifade ettiler. Gazzeliler "Türkiye Halkı 22 gün boyunca tıpkı bizim gibi İsrail'e karşı direndiler" dediler. Türkiye'de atılan her slogan, yazılan her döviz, akıtılan her gözyaşı, yapılan her dua Gazze'de yankı buldu.
-Gazze'ye yönelik boykot bütün şiddetiyle sürüyor. Mısır Refah Kapısı'nı kapalı tutuyor. Şartlar böyleyken Türkiye'den çeşitli yardım kuruluşları aracılığıyla Gazze'ye gönderilen yerlerine ulaşıyor mu?
Evet ulaşıyor. Başta İHH olmak üzere Türkiyeli yardım kuruluşları ne yapıp edip halkımızın gönderdiği yardımları yerlerine ulaştırıyorlar. İHH,Yardım Eli, Deniz Feneri , Cansuyu Derneği Gazze'de gerçekten çok güzel çalışmalara imza atıyorlar. Gazze'de kaldığım süre boyunca Türkiyeli Yardım Kuruluşlarının yaptıkları hayırlı işlere bizzat şahid oldum.
-Gazze'de kaldığınız 5 hafta boyunca sizi en çok etkileyen olayı bizimle paylaşır mısınız?
Beni etkileyen bir çok olay oldu. Özellikle birini sizinle paylaşmak istiyorum.
Buyurun.
Gazze'den ayrılmadan 1 hafta önce Aksa Televizyonu'nda çalışan sevgili dostum Ahmet'in evini ziyarete gittik. İzzettin Kassam Birlikleri'nin mücahitlerinden olan Ahmet'in kardeşi savaşın ilk günü şehid düşmüş. Bombardımanın şiddeti nedeniyle şehidin vücudu parçalara ayrılmış ve ceset parçaları kartonların üzerinde taşınmış. Biz Ahmet'in babasıyla sohbet ederken Ahmet elinde bir karton parçasıyla bulunduğumuz odaya geldi. Karton parçasını bana uzattı ve benden kartonun ortasında bulunan kanı koklamamı istedi. Bunun üzerine ben de yaklaşık 45 gün önce şehid olan Ahmet'in kardeşinin kanını koklamaya başladım. İnanın hayatımda böyle güzel bir koku kokladığımı hatırlamıyorum. Kandan etrafa öyle güzel bir koku yayılıyordu ki, kokunun güzelliği nedeniyle bütün vücudumun rahatladığını hissettim. Öyle güzel bir koku ki en fazla 10-15 saniye koklayabiliyorsunuz ve 10-15 saniyeden sonrasına dayanamıyorsunuz. Odada bulunan diğer Filistinli gençler de kartondaki kanı kokladılar. Onlar da benim gibi en fazla 10 veya 15 saniye koklayabildiler. Şehidin kanını koklayan herkes kendinden geçiyordu. Filistinli gençlerden biri; "Arkadaşlar! Vallahi bu koku ahiretten geliyor, bu koku cennetin kokusu" dedi ve odada bulunan bazı arkadaşlarımız gözyaşlarını tutamadılar. Bu olay beni gerçekten çok etkiledi.
-Gazze direnişi ile Dünya Müslümanları saflarını sıklaştırma, Ümmet olabilme yolunda bir hayli umutlandı. Sizce Müslümanlar aralarındaki sınırları kaldırıp tarihte olduğu gibi tekrar birleşerek Ümmet olmayı başarabilirler mi?
Ben buna bütün kalbimle inanıyorum. Bir gün gelecek İslam Ümmeti'ni birbirinden ayıran bu kahrolası sınırları, bu hudutları darma dağın edip kardeşlerimizle kucaklaşacağız. İttihad-ı İslam Davamız bana göre en asil, en şık, en şiirsel, en devrimci davadır. Bu Ümmetin çocukları artık İstanbul'a, Kahire'ye, Şam'a, Beyrut'a sığamıyorlar. Her geçen gün Misak-ı Milli sınırları edebiyatının bir masaldan ibaret olduğunu anlayan yeni bir arkadaşımız daha aramıza katılarak saflarımızın güçlenmesini, kuvvetlenmesini sağlıyor. Şu an İslam Dünyası ile ilişkilerimizi arttırmamızın, İslam Ülkelerine ziyaretler yaparak bu ülkelerdeki Müslümanlarla sıkı dostluklar kurmamızın tam sırası. Onlara da İttihad-ı İslam davamızdan bahsetmeliyiz ve İslam Ümmeti'nin arasındaki sınırların kalkması için ortak faaliyetler, organizeler gerçekleştirmeliyiz. Gazze, Aziz İslam Milleti'nin, İslam Ümmeti'nin evlatları olduğumuzu, Filistin'de bir Müslüman'ın canı yansa bizim de canımızın yanacağını bir kez daha hepimize öğretti. Gazze hepimize insanlık ve onur dersi verdi. Bu nedenle Gazze'ye ve Gazzelilere müteşekkiriz.
İHYA DERGİSİ