Hamenei'nin Devrim Muhafızlarına Hitabı

İslam İnkılabı Rehberi ve Silahlı Kuvetler Başkomutanı Seyyid Ali Hamenei, İmam Hüseyin Üniversitesi'nde devrim muhafızlarına hitaben yaptığı konuşmanın tam metni:

Bismillahirrahmanirrahim

 

Siz aziz gençlerimizi ve bu milletin gözünün nuru olan oğullarının İslam İnkılabı'nın değerlerinin muhafızları olma safına katılmanızı tebrik ediyorum. Subay okulu aynı anda hem ilim, hareket ve cihad merkezi hem de kararlı, demir iradeli insanların yetiştirildiği yerdir. İlim, cihad, iman ve sağlam irade hepsi bir araya geldiklerinde, dünyanın bu kişilerin bereketiyle kendi geleceğinden ümitli olmasını sağlayacak insanlar yaratırlar. Dünyanın bilim çağındaki sorunu, modern dünyanın temel meselesi şu idi. Bu dünyada bilim fesad, tuğyan ve tecavüzün hizmetine koşuldu. Bilgi, ilahi bir hediyedir. Bu ilahi mevhibe karşısında yapılacak olan en büyük şükürsüzlük; bilginin bir nesil, millet ve topluluk tarafından tarih boyunca zulüm, tuğyan, saldırganlık ve insani değerleri ortadan kaldırmak için kullanılmasıdır. Dünyada son 2-3 yüzyıl içersinde, özellikle de son birkaç on yıldır gerçekleşen şey budur. Bazı milletler bilgiye ulaşmışlar, bu doğaldır, tarih boyunca bilgi elden ele dolaşmaktadır. Bir zamanlar bilginin merkezi dünyanın doğusuydu, bir süre sonra da bu merkez dünyanın batısına kaydı. Bu milletler bilgiye ulaştıklarında bilgiyi sömürü yolunda kullandılar. Halkların başını ezmek için kullandılar. Dünyanın doğusundaki ve batısındaki kalabalık nüfuslara sahip pek çok ülke -Afrika ve Asya'da- Batı ülkeleri tarafından, bilimlerinin yardımıyla sömürge yapıldılar. Nesiller boyu esir alındı insanlar. Amerika'nın bugünkü siyahları, o gün batılı sömürücüler tarafından Afrika'daki yurtlarından esir alınan mazlum insanların çocuklarıdırlar. Bu insanları kendi evlerinden, bahçelerinden, yaşadığı yerlerden hayvanlar gibi sürerek zor işlere koştular, avare ettiler. Bu iş bütün dünyanın her tarafında, Asya ve Hind kıtasında, bu kara zamanlar boyunca sürdü gitti. Elde ettikleri bilgi ile, büyük bir ilahi nimet olan ilim ile Allah'ın kullarını, Allah'ın yarattıklarını zelil kıldılar, zulüm ve siteme mahkum ettiler ve bu insanların hayatlarını uzun devirler boyunca mahvettiler.

 

Sonra da elde ettikleri bu bilgiyi –ki her bilgi bir basamaklar topluluğundaki ayrı bir basamaktır, insan bir basamak yukarı çıktığında diğer basamaklara çıkmak için de fırsat ve imkan elde etmektedir ve bu da doğal bir durumdur- ilim basamaklarında yükselerek atom bombası yapmak, kimyasal silahlar elde etmek ve nesillerce insanı yok etmekte kullandılar. İnsanlar sevdiklerinin yasına gömülmüş ve dünya, sizlerin bugün siyasi coğrafyada tanığı olduğunuz dünya haline gelmiştir: dünyanın zulmedenler ve zulmü kabul edenler şeklinde ikiye ayrılması. Aradaki uzun mesafeye rağmen dünya son karanlık devirlerde bu hale gelmiştir.

 

İnkılabımız İslam'ın tevhidin ve adaletin feryadı idi

 

Azizlerim! İran milletinin büyük İslam İnkılabı, insanlığın bu durum karşısında attığı büyük bir adımı idi. İnkılabımız İslam'ın feryadı idi, tevhidin feryadı, adaletin ve insan kerametinin feryadı idi, ilahi nimetlerin insanların ezilmesi yolunda kullanıldığı bu baştan aşağı zulüm ile dolu olan dünyada. İnkılab böyle bir vaziyet karşısında gerçekleşti. Bugün İran milletine ve İslam Cumhuriyeti nizamına küresel dünya sistemine dönüş yapma çağrısında bulunanlar, bir milletin bağrından böyle büyük bir hareketin, hem de böylesi hassas bir dönemde ortaya çıkmasından rahatsız olan kişilerdir. "Küresel nizama dönün" demek, "bu adil olmayan sisteme teslim olun, siz de bu adil olmayan nizamın bir parçası olun" demektir. İran milletinden bunu istiyorlar. İran milleti 30 yıldır kudret ile, kendine güvenerek gerçek ve derin imanına dayanarak bu cahilane, delice ve mantıksız isteğe hayır cevabı vermiştir. İran milletine ve İslam Cumhuriyeti nizamına 30 sene içersinde uygulanan baskıların amacı bu inkılabı bu yüksek konumundan ve manevi, melekuti ve insani duruşundan aşağı indirmektir. Elbette bunu yapamadıkları ve yapamayacakları çok açıktır. "Ağızları ile Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar, Allah nurunu kafirlerin hoşuna gitmese de tamamlayacaktır." Allah'ın nuru, tevhidin ve adaletin nuru, Allah'a ubudiyetten şeref duymanın nuru insanların ve bir milletin kalbinde parladığı zaman hiçbir el onu söndüremez.

 

Gençler, siz mukaddes bir hakikatin muhafızlarısınız

 

Aziz gençlerim! Sizler böylesi bir yüce hüviyete sahip mukaddes bir hakikatin muhafızlarısınız. Bununla iftihar edin. İslam İnkılabı Muhafızları Ordusu bu ülkenin en pak gençlerinin arasından İnkılabın ilk günlerinde ortaya çıktı ve kendisini gösterdi. Siz azizlerim, o günlere tanık olmadınız. O gençler sizin şimdiki yaşlarınızda gençlerdi. 18, 20, 22 yaşında gençler idiler, İslam İnkılabı Muhafızları Ordusu'nu çelik iradeleri ile yüce ve ilişilemez bir iman ile ortaya çıkardılar ve daha ilk günden itibaren mücadele meydanlarında boy gösterdiler. Düşman, savaşı, İnkılabı susturmak için devreye soktu ama bu savaş İnkılabın gücünün ve ruhunun daha da güçlenmesine neden oldu. Bu aziz gençler savaş meydanlarında kendi büyüklüklerini keşfettiler, temiz ve aydınlık kalplerinde gizli olan yeteneklerinin gözeleri kaynamaya başladı içlerinde. Bu kişileri o genç yaşlarında büyük komutanlar, mücahitler ve tefekkür ehli insanlar haline getirdi. İslam Cumhuriyeti nizamı bu gençlere ve yaptıklarına sonsuza kadar borçlu kalacaktır. Sizler o azizlerin yollarının takipçilerisiniz! O ön safın yolcularının yerlerini alanlarsınız. "Her gün Aşura ve her yer Kerbela" denmesinin anlamı "Zaman geçiyor fakat insan hayatındaki hadiseler ve yaratılışın hakikatleri el değmeden kalmıştır" demektir. Her devrin insanlarının ayrı bir rolü var. Eğer o rolü doğru ve münasip zamanda, doğru bir şekilde ifa ederlerse her şey yoluna girecektir. Halklar rüşde erecekler, insaniyet gelişecekir. O gençler böyle yaptılar ve kendi sorumluluklarını ifa ettiler. Bunun sonucunda, aradan geçen birkaç on yılın ardından İmam Humeyni'nin hekimane tavsiyeleri sayesinde millet basamakları birer birer aşarak fethetmiş ve yolunda ilerlemiştir. Savaş günlerini, özellikle de ilk günlerini göz önüne alırsanız, silah ve bütçedeki fakirliği, tecrübe azlığını ve bugünün gelişmelerini, ilmi, tahkiki ve tecrübi gelişmelerini karşılaştırırsanız bunu anlarsınız.

 

Gençlerimiz Allah'a ve hidayet yoluna yönelmişlerdir

 

Sizler üniversitede eğitim görüyorsunuz, kendinizi fikir ve düşüncenin yanı sıra ruhiye ve irade yönünden yetiştiriyorsunuz ve çok büyük bir yola adım atıyorsunuz. Bu üniversite böyle bir yerdir. Bu üniversitede bulunmaktan ve buradan mezun olmaktan iftihar edin, bunu büyük bir ilahi nimet sayın ki öyledir, bunu hıfzedin ve yolunuzda ilerleyin. Ülkenizin genç insanlara ihtiyacı var. Bugün Allah'ın inayetiyle düşmanın bütün çabalarına rağmen -ki bu telaşları özellikle de gençler üzerinde yoğunlaşmıştır- gençlerimiz Allah'a ve hidayet yoluna yönelmişlerdir. Gençlerimiz mümindir. Günümüzün mümin gençleri inkılabın ilk döneminin ve savaş döneminin gençlerinden ileride değillerse eğer, gerilerinde de değiller. O savaşın yakıcı ve büyük tecrübesi ki istidatların ortaya çıkması için fırsattı, bu seçkin ve yetenekli bir nesil karşısında mucizelere neden olacaktır.

 

Bugün sizler başka bir alandasınız. İlim, ülkenin gelişmesi ve kendinizi ruhi yönden yetiştirme ve kendinizi savunma için hazırlama dönemindesiniz. Düşmanlar, büyük güçler, dünya müstekbirleri ki bunlar sadece İran halkının değil bütün dünya milletlerinin, insaniyetin ve değerlerin düşmanlarıdırlar; bunlar diğer milletler üzerinde korku yaratmak suretiyle işlerini yürütüyorlar, bu korku ile onları yollarının üstünden kaldırmak istiyorlar. Süper güçlerin heybetinden korkmayın. Sizin onların kalbindeki manevi heybettiniz, onların milletlerin kalbindeki maddi heybetinden daha çoktur. Sizler, imanınıza, hazırlıklarınıza, bilginize, akıllı ve tedbirli idareciliğinize dayanırsanız ve İslam İnkılabının değerlerine bağlı olursanız bütün dünyanın kalbindeki cazibeniz, onların habersiz milletler üzerindeki etkilerinden daha çok olacaktır.

 

Allah'ım devrim muhafızlarını sana emanet ediyorum

 

Bugün düşman bilmektedir ki bu genç müminler, bu kararlı insanlar ve değerlere bağlılıklarıyla iftihar eden devlet yöneticileri gibi hazinelere sahip olan İran milleti hiçbir zorba güçten çekinmemektedir. Bunu biliyorlar. Sizler bu mukaddes Devrim Muhafızı elbisesi içersinde düşmandaki bu kabulü daha da arttırın. Kendinizi manevi açıdan yetiştirin. Allah'a kulluk, O'nun karşısında huşu insanın hiçbir zorba karşısında korkuya kapılmamasına neden olmaktadır. İlahi muhabbet ve izzeti derk eden bir kalp kendinde öyle bir izzet duygusu hisseder ki en büyük güçler bile bu kudret karşısında duramazlar. Kulluğunuzu gün be gün arttırın.

 

Rabbimiz! Bu aziz gençleri, bu İslam savaşçıları topluluğunu, silahlı kuvvetleri, ordu, polis, besiç ve sipahı (Devrim muhafızları), bu mümin toplulukları Sana emanet ediyorum. İlahi, lütuf ve bereketini üzerlerine yağdır!

 

Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berakatuh"

 

İslam İnkılabı Muhafızları Ordusu Genel Komutanı Muhammed Ali Caferi'nin İmam Hamanei'ye sunumu:

 

Bismillahirrahmanirrahim

 

Sübhan olan Allah'ın adı ve zikri, İslam İnkılabı'nın büyük rehberinin pak ruhuna selam ve sonsuza dek başları dik kalacak olan İnkılap ve mukaddes savunma yıllarının şehidlerinin yadı ile İslam İnkılabı'nın Rehberine hoş geldiniz diyor ve bu üniversitedeki devrimci oğullarını ziyaret etmekle bizi onurlandırdıkları için teşekkürlerimizi sunuyorum.

 

Yüce Allah'a şükrediyoruz ki bizlere Velayet'in gölgesinde yaşama nimetini, İslam İnkılabı nimetini derk etmeyi ve muhafızları olmayı bahşetti ve hekim bir Önder ve zeki ve fedakar bir halka sahip kıldı. Ve kendi yolunda canlarımızı sunarak mücadele, fedakarlık ve özverimizi gösterebileceğimiz pek çok alan bahşetti bize.

 

İnkılabın 4. on yılına, istikbarın 30 yıl süren bütün düşmanlığına ve kavga aramasına rağmen İslam İnkılabı mucizesinin iktidar, selabet ve aydınlığını gün be gün daha da aşikar kıldığına tanıklık ederek girmekteyiz. O İnkılap ki Firavnilerin sihrinin batıl kılıcısı olmuş ve mustazafların kalbinde ümit ve sevinç doğurarak istikamet yolunu mazlum milletlerin yüzlerine açmıştır ve bu yüzden, İslam İnkılabının hekimane rehberliği altında peyder pey ilahi yardımlara ve dünya istikbarı ile yapılan geniş savaşım meydanlarının değişik alanlarındaki zaferlere  şahit oluyoruz. Şüphesiz İslam İnkılabı'nın 4. on yıllık devresi, adalet alanında gelişme ve daha büyük zaferler dönemi olacak ve inkılabın fidanları yeni meyveler verecektir ve durum İmam'ın ve şehidlerin yolunun sürdürülmesini garanti altına alacaktır.

 

Bu şartlar altında İslam İnkılabı Muhafızları Ordusu, milletin uyanık gözü ve nizamın düşmanı vuran eli olarak Yüce Allah'a dayanmak ve o hekim kişinin rehberliğinin gölgesinde olmak suretiyle, basiret ve açık fikirlilikle hazırlıkları arttırıp kapasitesini takviye ederek İslam Cumhuriyeti nizamının savunma doktrininin tahakkuku için amadedir. İslam Devrimi Muhafızları, sınırsız olan ilahi kudrete tevekkül ederek ve geniş halk seferberlik güçlerinin yardımı (besiç) ve maddi manevi yetenekleriyle ve ülkenin diğer silahlı güçleriyle birlikte, onca tehditlerine ve yavelerine rağmen içi boş olan ve maddi kudretleri  kolayca zedelenebilir olan düşmanlara gereken cevabı vermeye kadirdir. Sipah (Devrim Muhafızları) geçmişten de şeffaf olarak, kendi hüviyetini oluşturan temel özelliklerini İslam İnkılabı'nı koruma yolunda muhafaza etmeyi ve kendi yeteneklerini -özellikle uzmanlık ve manevi alanlarda- geliştirmeye kararlıdır.

 

İslam İnkılabı Muhafızları Ordusu'nun bu 4. on yıl dönemindeki rolü; Allah'a tevekkül, maneviyatı geliştirme, ihlas ve İslam İnkılabı rehberine aşıkane itaat suretiyle şu iki önemli etkenin geliştirilmesini gerektirmektedir:

 

1-)  Mümin, Velayet'e bağlı, genç ve devrimci, uyanık ve cesur insani kuvvetlerin varlığı ki bu Sipah'ın değeri ölçülemez sermayesi hükmündedir.

 

2-)  Düşünce, geleceğe dönük olmak, bilgi ve araştırma merkezlilik ve üst düzey bilgilere ulaşma peşindelik; bu da İslam İnkılabı'nın akıllıca savunulması için gerekmektedir

 

Sizin Devrim Muhafızları'ndan haklı beklentileriniz ve Devrimin gelecekteki ihtiyaçları kurumsal yapımızda değişiklik ve İmam Hüseyin Üniversitesi'nin hedeflerinin ve görevlerinin tekrar belirlenmesini kaçınılmaz kılmıştı. Ve bu iki alanda yoğunlaşma zarureti ve bunların her birinin iktiza ettiği şeylerin farklı oluşu, İmam Hüseyin Üniversitesi'nin Subay ve Eğitim Okulu ve Genel Üniversite olmak üzere ikiye ayrılmasını gerektirmişti. Bu şekilde birinci üniversite genç subayları yetiştirecek ve Himmet, Bakıri, Harrazi ve Kazimi gibi şehitlerin yolunu sürdürecekleri terbiye edecek, diğer üniversite de tıpkı sizin buyruğunuz gereği İslam İnkılabı Muhafızları Ordusunu'nun savunma alanında merciiyyet halini alma, bütün sahalarda kendine yeterlilik ve ilmi sınırları delme gibi  görevlerini müyesser kılabilecek."

 

Farsçadan çeviren: Kemal Saral

 

VELFECR

İran Haberleri

İran’dan Kirmanşah’ta askeri tatbikat
İran'dan Kritik Rusya Açıklaması
İran'da Yargıtay hakimlerine suikast
Trump'a sunuldu! İran için 100 günlük Plan Hazırladılar!
İran savunmasında büyük hamle