İç ve dış basında, Türkiye'nin Suriye'ye askeri müdahalede bulunabileceği yolunda yazılar çıkmaya başladı.
Beşşar Esed yönetiminin katliamları yüzünden Türkiye'ye büyük bir mülteci akını olduğu takdirde, Türk Silahlı Kuvvetleri tampon bölge oluşturmak için Suriye topraklarına girebilirmiş.
Dün görüştüğüm Suriyeli bir rejim muhalifi bu senaryoyu yetersiz buluyor; "Sınır bölgesi yetmez; Türkiye ordusu Suriye topraklarında ilerleyip Şam'a da girmeli ve Baas rejimini yıkarak bizi bu çocuk katillerinin elinden kurtarmalı" diyor.
Çocuk katilleri...
"Terörle mücadele" yaftası altında taammüden hem de en akıl almaz işkencelerle- çocuk öldüren aşağılık caniler!
* * *
13 yaşındaki Hamza Ali El-Hatib, 29 Nisan günü Der'a şehrinde düzenlenen "Öfke Cuması" nümayişine katılmıştı.
Yaşına-başına bakılmadan tutuklandı.
Ailesi kendisinden haftalarca haber alamadı.
Nihayet 25 Mayıs'ta çocuğu ailesine teslim ettiler; ama korkunç bir ceset olarak.
Vücudunun her tarafında işkence izleri, kurşun delikleri...
Tenasül uzvu kesilmiş...
Kelimelerin tarife yetmeyeceği müthiş bir vahşet, sapıklık, alçaklık!
* * *
Ne diyordu Beşşar Esed'in sağ kolu Buseyna Şaban?
"Kökten dinciler, kaçakçılar ve sorun çıkarmaya alışık eski mahkûmlardan oluşan terörist bir güruhla mücadele ediyoruz. Bunlara yumuşak davranmamızı bekleyemezsiniz."
Demek ki Hamza El-Hatib, maruz kaldığı muameleyi hak etmiş bir teröristti!
Humus yakınlarında askerlerin ateş açtığı bir okul otobüsünde can veren kız çocuğu Hacer El-Hatip de öyle!
* * *
Hamza Ali El-Hatib ve Hacer Teysir El-Hatib...
İki Hatib...
Şehadetleri birer hitabe...
Suriye halkına ve hepimize...
"Zulüm ayyuka çıktı, bütün tahammül sınırları aşıldı, bu rejim ne pahasına olursa olsun yıkılmalı!" diye haykırıyorlar lisan-ı hal ile.
Ve rejim pervasız yalanlarına devam ededursun, Suriye halkı onlara değil şehitlerine itibar ediyor.
* * *
Hacer için açılan Facebook sayfasında Hacer'in bir öğretmeni şunları yazmış:
"Sana bir şey öğretmiş olabilmekle hayatım ve mesleğim şereflendi Hacer. Senin o masum ellerinin dokunduğu sayfalara dokunmuş olmakla ellerim şereflendi. Parmaklarım hep defterine onunla imza atmam için ısrar ettiğin kalemi tutmakla şereflendi. Gözlerim bir şehide bakmakla şereflendi..."
Hacer'in bir başka öğretmeni şunları yazmış:
"Ömrünün baharında çocuklar özgürlük kelimesinin bedelini ödüyor. Hepimiz Hacer'iz! Hepimiz Hamza'yız! Hepimiz tüm şehitleriz!"
Başka katılımcılar şunları yazmışlar:
"Kendime, aileme ve tüm Suriyelilere, tüm onurlu ve özgür Müslümanlara taziye dileklerimi sunuyorum. Ey Rabbim onu şehit olarak kabul et, cennetinin göklerine koy. Buna sebep olanları cezalandır, lanetini onların üzerine yağdı. Allah, Beşşar'ın da onun elini sıkanların da belasını versin. Yakında inşaallah sana kavuşacağım kardeşim Hacer."
"Allah sana rahmet eylesin ey cennet çiçeği. Ey Allah'ım, o bu gece senin misafirin, ona en iyi şekilde muamele et. Onu şehitlerin arasında kabul et. Ey Allah'ım; o, gökyüzünde kanat çırpan, üzerimizde dolaşan güzel bir kuş. Ey Allah'ım, canımız Hacer'e ikramda bulun. Ey Allah'ım, o Humus'lu. O Halid bin Velid'in torunu."
(Kaynak: timeturk.com)
* * *
Hamza'nın, Hacer'in, binlerce Suriyelinin katili Baas rejimine lanet olsun!
Türkiye ordusu da o lanetin bir vasıtası olsun!
yenişafak