Osman Özsoy/Haber7
Bugün sizlerle 6 ay arayla çekilmiş 2 fotoğrafı paylaşmak, ardından da kısa bir soru sormak istiyorum?
Bu konuda ben bir yorum yapmayacağım. Sorunun cevabını ve yorumunu tamamen siz değerli okuyucularıma bırakıyorum.
İlk fotoğraf 30 Ağustos 2006 akşamı çekilmiş.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, 30 Ağustos 2006'daki Zafer Bayramı resepsiyonuna katılan Tercüman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ufuk Büyükçelebi'nin bir yandan yanağını okşarken, öbür yandan "Her şey çok güzel olacak Ufuk'um" demiş. Bugün sizlerle paylaşacağım ilk fotoğraf tam da o sırada çekilmiş.
Malum, Tercüman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ufuk Büyükçelebi, Ergenekon soruşturması kapsamında 1 Temmuz'da kelepçelenerek gözaltına alındı. Vatan gazetesi gözaltı haberini, "O gazeteci sorguda" başlığıyla verdi. Haberde, Sayın Büyükanıt'ın gazeteci Ufuk Büyükçelebi'nin yanağını okşarken gösteren fotoğrafla birlikte, Genelkurmay Başkanı Sayın Büyükanıt'a yakınlığı ile tanındığı bilgisine yer verdi.
Ufuk Büyükçelebi sorgusunun ardından sevk edildiği mahkeme serbest bırakıldıktan sonra, 6 Temmuz Pazar günkü Tercüman gazetesi, "Her şey güzel olmadı Paşam" manşetiyle çıktı.
Haberde, Büyükanıt'ın 2 yıl önceki o fotoğrafı basıldı, yanına ise tutuklanan emekli paşaların fotoğrafları verildikten sonra "Her şey güzel olmadı Paşam" denildi. Böylece Büyükanıt'ın iki yıl önce işaret ettiği Türkiye ile bugünkü Türkiye manzarasının çok farklı olduğu belirtildi. Doğrusu Büyükanıt Paşa Sayın Büyükçelebi'de gönül ferahlığı oluşturacak neler yapabilirdi, bilmiyoruz.
Sizlerle paylaşmak istediğimiz 2. fotoğraf, Orgeneral Büyükanıt'ın gazeteci Büyükçelebi'nin yanağını okşamasının üzerinden 6 ay geçtikten sonra, Anadolu Ajansı muhabiri Salih Zeki Fazlıoğlu tarafından çekildi.
Bu sefer roller biraz değişikti. Bu defa gazeteci okşanan değil, okşayan durumundaydı.
Başbakan Erdoğan 2007 yılı Şubat ayında düzenlenen "Fırsatlar Ülkesi Türkiye" konferansındaki konuşmasını yaptıktan sonra salondan ayrılırken gazeteci Mehmet Barlas'la karşılaşmış. Barlas'ın yöneteceği panele katılamayacağı için özür dilemiş. Sayın Barlas da Başbakan Erdoğan'a konuşmasını beğendiğini söyleyerek, elini yanağına koymuş ve "Aman ekonomide bu çizgiden sapmayın" demiş.
Başbakan Erdoğan ile Sayın Barlas arasında yaşanan bu diyalog sırasında çekilen o fotoğraf o dönem uzun süre tartışıldı. Lehte aleyhte yorumlar yapıldı. Mehmet Barlas eleştirilere "Yanak da okşanabilir kulak da çekilebilir..." başlıklı bir yazıyla cevap verdi.
Eleştirilerin dozunun arttığı günlerde gazeteci Ayşenur Aslan Mehmet Barlas'ı arayarak, "Sayın Barlas sakın sinirlenme, yanak okşayan gazetecilerden değil, yanağı okşanan gazetecilerden ürkmek gerekir' dedi.
Yazının başında konuyla ilgili yorum yapmayacağımı söylemiştim.
Öyleyse sorumuzu sorarak yazımızı sonlandıralım; Türkiye'nin yakın tarihinde olan bitenleri hepimiz ibretle seyrediyoruz. Ergenekon'la ilgili güncel tartışmaları da göz önünde tuttuğumuzda, sizce yanağı okşanan gazetecilerin bollaştığı bir medya ortamı mı daha tehlikelidir, yoksa gazeteciler tarafından yanağı okşanan siyasetçilerin olduğu ülke mi?
Ne dersiniz?
(Not: Cuma günkü yazımda sizlere, merhum gazeteci Şakir Süter'den iktibas nefis bir emekli paşa anekdotu aktaracağım. Günümüzdeki tartışmalara ışık tuttuğunu göreceksiniz.)