Hani Hüseyin bir çocuktu, Ali bir gençti anne?

Mehmet GÖKTAŞ

“Hani Hüseyin bir çocuktu ya anne? Sen bize hep öyle anlatmamış mıydın anne? Hüseyin torunlardan bir torun, Peygamberimizin kucağında öpüp durduğu bir torundu hani?” “Peygamberimiz hutbe okurken yuvarlanarak, emekleyerek Hasan'la birlikte mescidin kapısından içeriye giren değil miydi, hutbesini yarıda bırakarak inip bağrına bastığı, koklayıp öptüğü değil miydi anne?” “Sevgili dedesinin omuzuna bindiğinden dolayı dakikalarca secdesini uzattığından dolayı sahabilerin vahiy geldi zannettiği Hüseyin değil miydi anne?” “Anne, Hasan da Hüseyin de cennet güllerinden bir gül, reyhanlarından bir reyhan değil miydi anne? Hüseyin Fatıma'nın kokladığı bir gül değil miydi anne?” “Ama şimdi birileri Hüseyin'in büyüdüğünü anlatıyor, Kerbela diyorlar, susuz çöller diyorlar, şehadet diyorlar, onun kesilmiş başı diyorlar anne! Doğru mu bütün bunlar anne?” “Ne olur öyle kalsınlar anne, büyümesinler hiç, inmesinler dedelerinin boynundan, inmesinler dedelerinin kucağından anne! Biz hep çocuk olan Hasan'ı, çocuk olan Hüseyin'i istiyoruz anne! Büyümesinler onlar, gitmesinler Kerbela'ya anne!” Her yıldönümünde ve bir çok vesile ile Hz. Hüseyin'i yâd ediyor hayatlarını anlatıyoruz. Şimdi de Hz. Ali Kerremallâhü vecheh. Bakıyorum Hz. Ali de Hz. Hüseyin de bu ümmetin en önemli sembollerinin başında geliyor. Ümmetin gençlerinin, yiğitlerinin, delikanlılarının yegâne sembolüdür Hz. Ali (r.a). Bu ümmetin gençleri hep Ali ile büyümüşler. Hakeza bu ümmetin çocuklarının sembolü ve ufuk zirvesi de Hüseyin, Hasan ve Hüseyin'dir. Hz. Ali ümmetin gözünde hep bir delikanlıdır, yiğittir. Onun yaşlılığını, 63 yaşına kadar vardığını ve o yaşta şehid edildiğini tahayyül bile etmek istemez. Bu yüzden olsa gerek ben de onları anlatırken hep öyle anlatırım, belirli bir yaştan öteye geçmem. Ümmetin tahayyülünde nasıl kalmışsa öyle kalsın isterim. Hüseyin de aynı şekilde. Çocuğun annesine yakardığı şekilde bırakın öyle kalsın, varmasın elli yedi yaşına, gitmesin Kerbela'ya. Biliyoruz onlar Cemel Vakasında da, Sıffin'de de, Nehrevan'da da ve nihayet Kerbela'da da yerden ğöğe kadar haklılardı. Ama yine de o yıllara kadar gitmeselerdi diyoruz. Dogruhaber